Teşekkür: Bu hikayeyi iki kişiye adamak istiyorum. Öncelikle Daisy&Glitter isminin isim annesi DA1SYT4E , bu harika ismi kullanmama izin verdiğin için teşekkürler...İthaf: Bana soft bir arayışta olduğunu söyleyen ve yazdığım onca heartbreaker Taehyung'dan sonra bir tane de lovely Taehyung yazmam için beni fişekleyen kendi PAPATYAM'a climmatte 'e ithaf edilmiştir bu hikaye....
Kim Taehyung, doyasıya yaşamaya çalışan ve ne zaman çevresine baksa gördüğü her şeyde sihir arayan biriydi. Aynı zamanda yalnız yaşadığı ve kendisine kalan miras ile satın aldığı karavanıyla dünyayı dolaşan bir gezgindi.
Geçmişinin pası olarak gördüğü insanları geride bırakmış, yaşamdan alacağı zevki de hırslara ve başarı isteğine feda etmemiş, kendisini ormanların içinde yağan yağmurlarda yıkamaya adamış, taze karlara ayak basan ilk kişi olmayı hedeflemiş, yıldızların ve ay'ın ışığının gölgelenmediği şehirden uzak yerleri de evi bellemişti.
Doğayı okumayı, basit ve huzurlu yaşamayı seviyordu. Fakat ilginç bir kötü alışkanlığı vardı, karavanıyla ne zaman şehirleri ihtiyaçları dolayısıyla ziyaret etse; evlerin bahçelerinden, mezarlıklardan ve hatta dükkanlardan çiçekler çalıyordu.
Kötü biri olmamasına rağmen güzel çiçekler gördüğünde onları kendisinin kılmak istiyor ve bu güdüsüyle de baş edemiyordu. Ailesinden kalan miras onu her ne kadar idare etse de, kimi zaman dağlardan topladığı kır çiçekleri ve çaldığı çiçeklerle geçimini sağlamayı deniyordu...
Bu çelişkili ve ikilemli gibi görünen durumu ise tebessümle karşılıyordu. Dünyada hissedilmesi gereken onlarca duygu varken ve keşfedilmesi gereken yüzlerce tabiat unsuru varken, günlük yaşantısına kaosu olabildiğince az sokmaya çaba gösteriyordu.
Kelebeklerin kanatlarında ışıltı, papatyaların dallarında parıltı, hayvanların göz yuvarlarında ise fısıltılar olduğuna inanıyordu. Attığı her adımda, yaptığı her seçimde ve girdiği her yolda zihninin içindeki güzellikleri muhafaza etmeyi becerebilmişti.
Ailesinden geriye kalan sadece babasıydı, babası dolayısıyla kan bağına sahip olduğu kişiler ise ona zarar vermekten başka bir işe yaramamışlardı. Taehyung, istemediği halde bir üniversiteye gitmiş, istemediği bir bölümü okumuş ve mezun olduktan sonra da babasının zorlamalarıyla istemediği bir işi yapmak durumunda kalmıştı.
Hiçbir zaman kusursuz bir iletişimleri ya da gerçek bir sevgi bağları olmadığı gibi çok derin travmaları da olmamıştı onunla Taehyung'un. Bu sebeple babası vefat ettiğinde ve mirası da kendine kaldığında, para için peşine düşen akrabalarını def etmiş, ona kalan dükkan ile kendisine bir karavan almıştı.
Karavanın içini gönlünce döşemiş, hayatında ilk kez bir pasaport edinip ilk yurtdışı seyahatini de kendi karavanıyla yapmaya karar vermişti. Böylelikle yol boyunca istediği yerlerde durabilir, kendi evini de kendi durağını da kendi yaratabilirdi.
Rotası, alabildiği vize ve kalabileceği süreler ile belirleniyordu ama onun dışında bürokrasinin sıkıcı işleri haricinde kendisine engel olan, onu durduran hiçbir şey yoktu.
Kimi yerde daha uzun kimi yerde daha az kalsa da tamamen yerleşip kaldığı olmuyordu. Kandırmacalardan hoşlanmıyor, tanıştığı insanlara kendisini olduğu gibi anlatıyor ve kendini yargılanmanın korkusuyla kısıtlamıyordu.
Her gün, bir başlangıç oluyordu ona. Ziyaret ettiği şehir merkezlerinde, hep aynı keşmekeşi ve cansızlığı görüyordu. Hiçbir zaman gösterişin ya da lüksün hayranı olmamıştı, dünyanın bozuk düzeninin ruhunu kemirdiği ve ondan çokça şey aldığı vakitlerde bile hayalleri ile ayakta durabilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daisy&Glitter
FanficKim Taehyung'un hayali arkadaşı gerçeğe dönüşür Ay, bir kimliğe bürünür KTH | JJK