___________
"Senden nefret ediyorum. Duydun mu beni? Bu kadar kalpsiz bir adam olmandan, anlayışsızlığından ve beni görmezden gelmenden nefret ediyorum. Çok eğleniyor muydun bugün herkesin içinde beni utanç bir duruma düşürürken? Ha, söylesene!" derken ellerini sertçe Taehyung'un rahatça oturduğu çalışma masasına vurdu Jeongguk. Çabalıyordu onu dinlemesi için. Ama hepsi boşaydı. Karşısındaki adam her zamanki gibi buz kesmiş suratı ile boş gözlerle onun dolu dolu gözlerine bakıyordu.
Jeongguk düşündü. Gözlerine baktığında gördüğü tek şey kahrolası yansımasıydı. Bir kez daha böyle bir adamın yanında olduğu için kendinden nefret etti. Bu nefretini kusabilmek istiyordu. Biraz olsun canı yansın istiyordu. Ellerini başının arasına alıp odanın içinde volta atmaya başladı. Sinirden ağlamamak için kendini sıktı.
"Seni dışarıdan gören adam sanıyor Taehyung. Bana öyle bakma, ciddiyim. Sanıyorlar ki; ne harika bir adam, kusursuz ve iyi bir eş..." Delirmiş gibi güldü Jeongguk. Bunu yaparken adamın gözlerinin içine bakıyordu. Sonra tekardan ciddileşti ve yüzü tiksinti ile doldu. "Acaba onlar böyle bir adamın gerçekte evli olmasına rağmen başkaları ile yatıp kalkan narsist aşağılık bir herif olduğunu bilselerdi aynı şeyleri söylerler miydi acaba?"
Bu Taehyung için son damlaydı.
Taehyung sakince yerinden kalktı. Bunu yaparken çok sakindi. Yüzünde tek bir mimik oynamadı. Normal olmayan şekilde. Jeongguk öfkeyle boyanmış gözleriyle onun ne yaptığına baktı. Bir kaç adımda Taehyung yanına ulaştı. Ve çok sert bir şekilde eliyle Jeongguk'un ensesini canını feci yakacak şekilde kavradığı gibi kendine yapıştırdı.
Yüzleri arasında santimler varken Jeongguk dolu gözleri ve anın geriliminden hızla inip kalkan göğsü ile dibindeki adama bakmıştı. Boynu acımaya başlıyordu. Taehyung artık mimiksiz değildi. Aksine gözleri ateş saçıyor tek bir saniye gözlerini kırpmadan ona bakıyordu.
"Bitti mi?" diye sordu dişlerinin arasından sızan, kolları arasında tuttuğu erkeğin yüzüne çarpan sert soluğu ile Taehyung.
"Bırak beni."
Jeongguk onun dediğini görmezden geldi ve sadece ensesindeki elden kendini kurtarmaya çalıştı çünkü gerçekten canı yanıyordu ama nafileydi. Taehyung aksine eliyle daha sert kavradı. Tutuşundaki şiddeti hissedebiliyordu Jeongguk. Hassas olan teninde kırımızılıktan ziyade tuttuğu yerin moraracağına adı gibi emindi. Canı yanıyordu. Taehyung'un gözlerinin içine bakıyordu.
"Bir daha..."diye başladı konuşmaya Taehyung. "Bir daha benim hakkımda yalan yanlış şeyler söyleyip benimle düzgün konuşmazsan canını yakarım Jeongguk. Haddini çok aşıyorsun ve sınırlarımı zorluyorsun. Ve ben hayal ettiğinin aksine senin mızmızlanmalarını dinleyecek kadar sabırlı bir adam değilim. Anladın mı? Hala bir çocuk gibi ağlıyorsun, şu haline bir bak." Dedi ve elini aniden çekmesiyle Jeongguk bir iki adım geriye sendeledi. Göğsü hızla inip kalkıyordu ikisininde.
Jeongguk kendine sinirlendi bu defa. Böyle bir adama karşı koyamadığı, dediği gibi göz yaşlarını tutamadığı için. Ne kadar bu kadar bağlanmıştı ona? Yine de eliyle sertçe göz yaşlarını sildi ve başını dik tutmaya zorladı kendini. Eliyle sızlayan boynuna tutunmak istese de bu onu zayıf göstereceği için dokunmadı bile. Taehyung son bir defa karşısında savunmasız ve öfkeyle ona bakan erkeğe bakmış, hiçbir şey yaşanmamış gibi gidip sandalyesine oturmuştu.