Seni bana dokunduğunda seviyorum, beni hissettiğinde değil.
___
"Beni rahat bırak."
Bunu söyledikten sonra onu bırakıp hızlıca odamıza gitmiştim. Lanet olsun.. Neden bu son günlerde beni umursuyormuş gibi davranıyordu? Yine canımı yakmak için mi? O kadar şey yaşanmıştı ki ona artık güvenemiyordum bile. Bu bende hayal kırıklığı yarattı.
Üzerimi değiştirdim ve ışıkları kapatıp, yatağın içinde yalnız bir şekilde girdim. Taehyung'a ihtiyacım vardı ama sadece canımı yakıyordu. Artık bütün umutlarım tükeniyordu. Bu gece bile yanıma yatmaz odadaki büyük koltuklardan birine kıvrılırdı her zamanki gibi eminim.
Gözlerimi sıkıca kapattım. Düşünmek dahi istemedim. Belki yarım saat sonra zar zor uykuya dalarken odanın kapısının açıldığını ve yanıma bir ağırlık çöktüğünü hissettim. Uyku beni kollarının arasına aldı.
Sabah olduğunda ise hiç tahmin etmediğim şeyler yaşanmıştı.
Gözüme çarpan güneş ışığı ile göz kapaklarımı ağırca kaldırmıştım. Aklıma, uyku mahmurluğu ile ilk olarak saatin erken olduğu gelmişti. Gözlerimi tamamen açtığımda ise haklı olduğumu anlamıştım çünkü daha herkesin uyanması için yeterince vakit vardı. İlk saati fark etmiştim uyanınca. Fakat sonraysa bulunduğum durumun farkına varmış ve kas katı kesilmiştim.
Taehyung'un çıplak göğsünde yatıyordum.
Bunun farkına varmamla gözlerim irileşmişti. Başım göğsüne yaşlı olduğu için kalp atışlarını duyabiliyordum. Solukları saçlarıma çarpıyordu, bir eli belime sıkıca sarılmıştı. Teni benimkinin aksine sıcacıktı ve iç içe geçmiş vücutlarımız yumuşak yorganın altındaydı. Aylardır aynı ev içinde yaşadığım ve sözde evli olduğum Taehyung ilk defa sarılarak uyanmama mı şaşırsam yoksa aşık aşık olmama rağmen beni hep üzen bu adamla bu kadar yakın olduğum için hemen kalksam mı bilemiyordum.
Ancak yine de kendimi durduramadım. Bu son günlerde bir kez bile yüzüne bakmamıştım ve hepsini hak ediyordu sonuna kadar. Ondan uzak duramasam bile belki de daha önceden yapmalıydım bunu fakat şuan uyuyordu. Ve beni görmüyordu. Ona nasıl baktığımı görmüyordu. Yüzüne gün içinde bakmasam bile şuan bakabilirdim.
Dediğim gibi yaptım da. Kafamı kaldırıp uyurken bile ciddi olan yüz ifadesine baktım. Normalde hep jöleli ve arkaya yatık saçları; dağınıkça alnına dökülmüş, kirpikleri gözlerini örterken bu görüntüyle midem kasıldı tekrardan. Çıplak olan üst vücudu beni sarmıştı farkında olmadan. Ve kokularımız birbirine karışmıştı. Bunu düşünmemle kasıklarım karıncalanmıştı. Ve kendime inanamamamıştım. Kahretsin... Nasıl ona karşı böyle şeyler hissedebiliyordum?
Ona ilk aşık olduğum günden beri kimse dokunmamıştı bedenime. Çünkü Taehyung hiçbir şekilde bana o anlamda yaklaşmamıştı doğal olarak. Ancak ben sürekli ama sürekli onun bana dokunduğunu düşünüp kendimi tatmin etmiştim. Sabahında yüzüne bakmayacak olsam bile yapmıştım çünkü ona ihtiyacım vardı. Buna, bunu yapmaya ihtiyacım vardı.
Ama en çok ona vardı.
Zaman geçtikçe arzular da tutkularda yerini nefrete bırakmıştı. Ve bir şey hissedemez olmuştum. Bu uzun zamandır böyleydi ve şimdi onu çıplak bir şekilde bedenimi sarmış bir halde bulmak ne kalbime ne de vücuduma iyi gelmişti. Yanaklarımın ısındığını hissediyordum ve bir yandan kendime öfkeleniyordum. Mantığım sana yaptıklarını nasıl goremezden gelebiliyorsun derken kalbim ise düşünme ve bu anıntadını çıkar diyordu.