Hyunjin~
"Sen şaka mısın Hyunjin?"
"Ne diyorsun gene Jennie..."
Jennie benim en küçük kuzenimdir. Kendisi bir yarı vampir, çoğu zaman yarı vampir olduğu için ailede hor görülen biridir. Halada öyle. Kendisi vampirlerin düşmanı olan cadılardan Lalisa Manobal'a abayı yakmış durumda. Ve bu beni oldukça rahatsız ediyor. Hepimizi ediyor.
Jennie göz devirerek "Kafede gördüğün bir insanın kanını emip bayıltmışsın cidden mi? Hani sen artık kan içmiyodun tiksiniyodun??"
"Orda tutamadım kendimi."
"Hah bu bir bahane mi o da bir insan değil mi? Diğerlerine dayanıyorsun niye buna-"
Jennie bir an duraksadı ve ağzını kapattı.
"YOKSA-"
"Şş sessiz ol. Evet bende öyle olduğunu düşünüyorum."
"Şaka mı bu?"
Jennie saçlarını karıştırmaya başladı.
"Yüzyıllar önce bir daha ortaya çıkmayacağı söylenmişti o kitapta.
"Bilmiyorum Jen bilmiyorum..."
Jennie omuzlarımdan tutup beni kendisine çevirdi.
"Hyun eğer gerçekten o çocuk Awera ise?"
Not: Awera kelimesi Japonca olağanüstü güzellikte hem güzel hem acı verici olması demek bu kelime hoşuma şu sıralar çok gittiği için koydum...
Awera'lar çok nadir dünyaya gelen üstün bir ırk. Tabi ki vampirler için tapılası yaratıklardı. Bazen cadı, vampir, insan hatta hayvanlar dahi Awera olabiliyordu ama bu %1 oranında bile ihtimali çok düşük. Yaklaşık 100 yılda bir yeni Awera doğar. Awera'lar vampirler için çok önemli kişilerdir. Bir vampir topluluğu Awera'ya sahip ise o topluluğun yenilmesi çokta kolay olmaz zayıf vampirler olsa bile. Bilgilendirme bitmiştir 🫰"Bu imkansız değil mi Hyun o bir insan!"
"Sessiz ol Jen düşünüyorum."
İmkanı var mıydı? Elbette vardı. Ama çok nadir olduğu için Awera'nın bir insan olması inanılacak bir şey gibi gelmiyordu.
"Evet mümkün. Ama bir süre daha beklemeliyiz olacakları görmek için belli ki daha gücünün farkında değil ona zaman tanıyalım."
"Hah çocuğu bütün kanını emcükledikten sonra bunu mu diyosun gerçekten tanrım..."
Hyunjin gülümsedi.
"Minho'gili ara Nini."
Jennie koşarak telefonun yanına gitti.
"Lisa'yıda Hyunjin çağırıyor diyim mi?"
Hyunjin kaşlarını çattı.
"Hayır tabiki dediğim gibi onaylamıyorum sizi Jen."
"Sorduk mu?"
Hyunjin nefes verdi.
"Jen."
"Tamam tamam arıyorum."
Felix~
Uyandığım anda bütün bedenim kaskatı kesilmişti. Hareket etmeke zorlanıyordum ve boynum çok ağrıyordu. Sanki biri bütün kanı vücüdumdan çekmiş gibiydi. Olanları hatırlamıyordum. Kafeye gittik, kahve içtik, konuştuk sonra ben tuvalete gittim bir adam gördüm sonrası yok.
"Telefonum nerde, Jisunggil nerde, ben nerdeyim?"
Oflaya puflaya doğruldum ve ayaklarımı soğuk parkeyle buluşturdum. Ayağa kalkamaya çalıştığım an dengemi sağlayamadım ve yere düştüm.