Uyandığımda saat 10'u gösteriyordu. Gözlerimi ovup, yatağımın yanındaki komidinin üstünden telefonumu aldım. Saat 12'de buluşacaktık. Daha doğrusu Minho ile buluşup, diğerlerinin yanına gidecektik.
Zamanın geçmesi için telefonumla oynamaya başladım. Ben telefonumla ilgilenirken, Minho'dan mesaj geldi.
Mesajın üstüne tıklayıp, sohbete girdim.Minho
Minho
Jisung
Uyandin miJisung
Uyandim
Kac gibi hazir olayim
Ve icecekleri sen gelmeden mi alayim birlikte alir miyizMinho
Benle birlikte alirsin bende kafeye ugricam zaten birlikte aliriz
Bide 11 de hazırlanmaya baslarsin
12 de hazir olursun bende seni alirim cikarizJisung
Tamam
Gorusuruzz o zamanMinho
Gorusuruzz***
Sohbetten çıkıp saate baktım. Saat 10.50 olmuştu. Şimdiden hazırlansam daha iyi olur diye düşünüp, ayağı kalktım. Banyonun kapısını açıp duşa girdim. Duştan çıktıktan sonra elime tarağı alıp Saçımı taramaya başladım. Bir yandan da fön makine ile kuruyordum. Amacım saçıma şekil vermekti.Saçımı bitirdiğimde dolabıma gidip, altıma bir şort, üstüme ise bol bir tişört giydim. Kulağıma küpelerimi takıp, boynuma da bir kolye taktım. Çok hafif bir makyaj yapıp odamdaki tekli koltuğa oturdum.
Telefonumu elime alıp saate baktım. Saat 11.56 olmuştu. Bende Minho gelene kadar kilere gidip piknik çantasını alacaktım.
Odamdan çıkıp kilere doğru yürüdüm. Kilere girdiğimde Piknik çantası biraz yukarıdaydı. Uzanmaya çalıştım, elime değiyordu ama alamıyordum. Biraz daha uğraşırken sepetin yanındaki cam kavanoz kafama tam düşecekken belimde bir el hissettim ve geriye doğru çekildim.
Minho eliyle belimi kavramış beni kendine çekmiş, bana bakıyordu.Bir elini burnuma değdirip, " Niye kendine dikkat etmiyorsun?" Dedi gülümseyerek. Eli hala belimde yüzümüz birbirimize bakıyordu.
İnanılmaz heyecanlanmıştım. "Şey bilmiyorum görmemişim."
"Bu sepeti mi alacaksın?"
"Evet onu."
Minho belimi yavaşça bırakıp sepeti aldı. "Hadi gel çıkalım."
Bende başımla onaylayıp yürümeye başladım. Kapının önünde anneme çıkıyoruz diye haber verdikten sonra ayakkabımızı giyip kapının önüne çıktık. Minho'ya dönüp,
"İlk markete gidelim sonra kafeden alacaklarımızı alırız."
"Tamam en yakın markete gidelim."
Konuşmamız bittikten sonra yürümeye başladık. Sohbet ederek yürüyorduk. Zaten kısa bir süre sonra marketin önüne geldik. İçeriye girip elime bir sepet aldım. İçecek kısmına doğru ilerleyip sevdiklerimden birkaç içecek aldım. Sepetin içine koyduğumda Minho sepeti elimden aldı. Kafamı Minho'ya çevirdim.
"Ağır olmuştur yorulma diye aldım."
"Teşekkür ederim."
Gülümseyip önüne döndü. Minho'da kasanın oradan bir top alıp, Kasaya koydu.
Kasiyer kız Minho'yu yiyecek gibi bakıyordu. Bende kaşlarımı çatıp kıza baktım. Minho topu koyarken kız Minho'nun elini tutmuştu. Kaşlarımı iyice çatıp Minho'ya baktım. O da elini çekip, içecekleri koydu. Minho içecekleri poşete yerleştirirken kız "Sevgilin var mı?" Diye sordu gülümseyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cafe / Minsung
Teen FictionÇalıştığı kafeye gelen kişiden hoşlanmayan jisung üzerine bilerek su döker.