Güneşli bir gün...
Sınıfa girip kitap mı okuması gerektiğini yoksa test mi çözmesi gerektiğini düşünüyordu Ho-seok. Okula isteyerek erken gitmişti. Bir süre sessizce sorumluluklarını yerine getirebilirdi.
Okulda az öğrenci vardı. Sınıfın önlerine gelmişti. Bu koridorda diğer katlardan gelen seslerin yankıları vardı. Ve bu onun için rahatsız edici değildi. Ve tam içeri girecekti ki ...
Yeni sıra arkadaşı erkenden gelip...u-uyuyordu.
Ho-seok o an tam olarak böyle görünüyordu. Sınıfta kimseyi görmemeyi umarken (ki bu her zaman böyle olurdu)... ama şimdi biri onu şaşırtmıştı.
6 saniye sonra karışık duygular içinde sırasına ilerledi. Sıranın önünde 3 saniye bekledi ama hareket eden yoktu. Püfleyip sıraya oturdu. Çantasını ses çıkarmaya çalışarak boşaltıyordu. Ve en sonuncu kitap...Suga:
Ahh.. sana da günaydın.
Ho-seok: Burası uyuyabileceğin bir alan değil. Neden sabahın köründe gelmişsin ki..?
Suga: Sabahın körü ya da her ne zamansa... olduğu için uyumuyorum. Ben zaman farketmeksizin gün boyu uyuyabilirim.
Uykulu birinin karşısına geçip bunları demesi Ho-seok'un sinirini daha çok bozmuştu. Rastgele kitabın bir sayfasını açıp arasına kafasını sıkıştırdı. Lanetli bir gün geçireceğini düşünüyordu...
Ho-seok: Bunu lütfen bir daha tekrarlama!
Suga: Sıra gerçekten çok rahatsız edici. Sabahın köründe uyumak için okula gelmek mi..? ASLA!!
Ho-seok biraz olsa da rahatlayabilmişti. Bu bir daha olmayacaktı.°°4 DERS SONRA°°
Matematik dersi olmasaydı cidden uyuyacaktı. Ama sayısal derslerin öğretmenleri daha katı oluyordu. Uyumak imkansızdı örneğin. Bu yüzden asla sayısalı seçmeyecekti. Bunda hemfikirdi mesela.
Suga okulda birkaç zorbaya denk gelmişti. Ve onları mort etmek istiyordu. Ve karşılaştığı zorbalardan onların sınıfında da vardı. Onlara dokunmak istemediğinden kavgaya karışmak istemiyordu. Hem bu ebeveynlerinin kulağına giderse... büyük bir bela onu bekliyor olacaktı.
Matematik dersinde hoca rastgele öğrenci seçmeye başlamıştı gene. Bu Suga'nın hiç hoşuna gitmese de pek sorun değildi onun için. "Bilmiyorum." der geçerdi nasıl olsa.
Hoca önce bu zorbalardan birini kaldırdı. Tahtaya çıkıp soruyu takır takır çözdü lanet olası velet. Suga soruya sadece bakıyordu oysa. Sadece bakabiliyordu...
**🔔**
Suga eve gidince yatağa attı kendini. Ve çok düşündü... Gerçekten hiçbir şeyi yapamamasının sebebi neydi? Oysa onun yaşında herkes yapabiliyorken...Bu onu inceden inceye üzmüştü. Tâki aklına okulun ilk günü gelene kadar...
**H: Kolejin 1.'sinin yanına başka niçin oturmuş olabilirsin ki... aşık değilsen tabii
S: N-ne?
H: Boşver. İşine geri dönebilirsin.**
...
Demek çalışkan biriyle oturuyordu haa... O çocuk Suga için bir mucizeydi adeta.
Yine güneşli bir gün.
Ve Suga sıranın içinde uyumuyor, dışarıda ki güneşe gülümsüyordu. Arada bir kapıya bakmasıyla yeni sıra arkadaşını beklediği anlaşılıyordu. Bugün onunla tanışmalı ve numarasını almalıydı. Ama Suga biraz erken gelmişti. Yine de bu onun için bir sorun değildi. Sadece onu bekliyordu...
Ve gelmişti işte kanatsız ama çalışkan melek... Suga'yı görünce pek mutlu olmuşa benzemiyordu. Ama alışacaktı o da...Zamanla alışacaktı.
Ho-seok: Bana dün ne dediğini hatırlıyor-..
Suga: Senden bir konuda yardım almam gerekiyor. Lütfen bana yardımcı ol.
Birazda olsa sakinleşmişti Ho-seok. Ve yanına gitti...
~