Şey ben çok erken geldim sanırım...şaka şaka gülün diye
İyi okumalarrr...
...
Geçmiş zaman...
"Anneeee uyuma bak! Çorbanı getiriyorum" Narin son kepçe dolusu çorbayıdökerken tasa annesine seslenmeyi unutmamıştı, çünkü annesi her an uyuyabilirdi. Annesine kıyamadığından uyandıramazdı Narin, babası da öyle yapardı.
Mutfaktan çıkarken duvara asılı olan fotoğraf takıldı gözüne. Elindeki tepsiyi masaya bırakıp babasının fotoğrafına baktı hüzünle, nede çok özlemişti babasını.
Babası şehit olalı yıllar oluyordu, ama hala içinde bir sızı vardı. Bir görev esnasında şehit düşmüştü ve Narin bunu hatırlayamayacak kadar küçüktü. Babasının şehit töreninde tek yaptığı şey elindeki küçük orkide saksısıyla etrafta babasını aramaktı.
Şuan 13 yaşındaydı, büyümüştü... hasta annesine bakıyordu. Annesi kanser hastasıydı ve Narin küçüklükten beri annesine yardımcı olmaya çalışıyordu. Annesine babasının yokluğunu hissettirmemeye çalışıyordu çünkü o hissediyordu ve anneside onun gibi üzülsün istemiyordu.
Dedesi ve Anneannesi köye gitmeleri gerektiği için iki gündür annesine bakmaya çalışıyordu, tabii Zehra teyzesi olmazsa ne yapacaktı bilmiyordu.
Yüzündeki yaşları silip annesinin yanına gitti, annesini uyurken gördüğünde yüzünde küçük bir tebessüm yer aldı. Tepsiyi sehpaya bırakıp annesinin yanına gidip alnına bir buse kondurdu,
"Annecim kalk hadi, çorban hazır" Narin annesinin kısacık kalmış saçlarını okşadığında burnuna dolan çiçek kokusuyla gülümsedi ve yeniden dürttü annesini "Anne kalk hadi"
Eli annesinin buz gibi tenine değdiği zaman ürpererek elini çekti, gülümsemesi yavaş yavaş donarken titrek bir nefes verdi, "Anne..?"
Annesinden bir cevap gelmeyince daha hızlı dürttü ve titreyen dudaklarını ısırdı, "Anne kalk hadi" kulağını burnuna yaklaştırdı nefesini kontrol etmek için, ama...annesi nefes almıyordu. Telaşla ayağa kalkıp titreyen eliyle dudaklarını örttü "Anne!"
Mavilerinden yaşlar akarken bağırmaya başladı "Anne! Kalk!" Hıçkırıkları yüzünden nefes alamayacak raddeye gelince dışarı koştu ve az önce evlerinde olan Zehra teyzesinin kapısını çaldı.
Zehra teyzesi kapıyı açtığında bağırmaya başladı "Zehra teyze! Annem! Annem!" 'Anne' demekten başka birşey diyemeyen kıza baktı Zehra endişeyle.
Telaşla koşmaya başladığında Narin hıçkırıklarının arasında Zehranın arkasından ilerledi. Zehra bembeyaz kesilmiş arkadaşını uyur halde görünce kanının donduğunu hissetti, fakat hızla şokunu atlatarak nabzını kontrol etti.
Parmaklarının altında minik olsa daha bir baskı hissetmeyince yere çömeldi çaresizce ve gözyaşlarının akmasına izin verdi. "Zehra teyze? Ne oldu bir şey söyle!"
Zehra acıyla yüzünü buruşturdu, gözlerini annesinin ayaklarına kapanmış kıza çevirmeye utandı. "Anne! Kalk hadi! Korkuyorum!" Narin hıçkırıkları arasında annesinin yüzünü defalarca öpüp yalvarırken kapının arkasındaki Rüya hıçkırıklarını durdurmak için ağzını eliyle kapatıyordu.
"ANNE! ANNE LÜTFEN BENİ YANLIZ BIRAKMA ANNE! BABAM GİBİ GİTME ANNE YALVARIRIM SANA...!"
O gün Alaca mahallesinde bir kızın annesine olan feryatları duyuldu, herkes evine geçip içindeki hüzünle dua ettiler küçük kıza. Başka hiç birşey gelmiyordu ellerinden. Çok zor bir hayat geçiriyordu ve herkes ona kol kanat olmaya hazırdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECEYE YAKIŞAN KADIN | Yarı texting ✔️
Chick-LitNarin: Abine söyle adamsa adamlığını bilsin Narin: Tamam adamlığına lafım yok ama Narin: O da sınırı açmasaydı yani Ece: Kimsin? Ece: Ben Ecenin ağabeyi ... İşte bu mesaj tam olarak Narinin hayatını değiştirmişti, nereden bilebilirdi ki Ece diye Ec...