Sememin Smuts

Jikook

Jungkook yerinde biraz daha kıpırdandı. Acısını kameralara yansıtmamaya çalışarak gülümsüyordu. Fotoğraf çekimi yapıyorlardı. Bütün grubun olduğu ve tek olarak çekilen fotoğraflar bitmişti. Son olarak ikili, üçlü ve dörtlü gibi gruplara ayrılarak çekilen fotoğraflar kalmıştı.

Son zamanlarda çok yoğundular ve evlerine gidememişlerdi. Aslında birden fazla evinin olmasına rağmen Jimin'in onlar için aldığı ufak daireyi tercih ediyorlardı. Samimi ve sıcak bir evdi. Bir idol veya ünlü evi değil de gerçekten bir aile evi gibiydi. Bam da bu evi seviyordu. Pek belli etmese de bazen Jungkook'u unutup Jimin'le oynamaya dalıyordu. Jungkook bunun için surat asıyor ve Jimin büzdüğü dudaklarını öperek anında gülümsetmeyi başarıyordu. İlişkilerinden üyelere, menajerlere, şirket yada hayranlara bahsetmemişlerdi. İkisi arasında ve oldukça özeldi.

Kendilerine söylendiği üzere Jimin'le birlikte kameranın önünde yerlerini aldılar.

"Biraz daha yakın."

Jungkook Jimin'e biraz daha yaklaştı. Kameralar, hayranlar ve bütün insanların önünde güçlü, sert ve erkeksi görünmeyi seviyordu. O an fazla yaklaştığını hissetti. Jimin'in uyluklarına çarpan kalçalarıyla sızlayan deliği kasıldı. Dudaklarını ısırarak nefes aldı. Jimin dudaklarının arasından mırıldandı.

"Ä°yi misin bebeÄŸim?"

Jungkook başıyla onayladı. Oturdukları yerden göremeyeceklerine emin olduğunda minik elini Jungkook'un kalçasına koydu. Jungkook Şaşkınlıkla ceylan gözlerini araladığında kameraya, Jimin ise yarım ağız sırıtarak ona bakıyordu. Jimin bu fotoğrafın Jikooker'ların aklını başından alacağını biliyordu. Onlar ufak tefek söz veya dokunuşlarla bile çıldırabiliyorlardı. Ahh... Yatak odalarını bilmeye kalpleri dayanmaz.

Jungkook kasıkları yanarak mırıldandı. Deliği kasılıyordu. Tanrı aşkına çıldırmak üzereydi. Yerinde biraz daha kımıldandı. Oturdukları yerde hareket ettikçe kalçaları Jimin'in uyluğuna sürtünüyordu. Jimin derin bir iç çekti. Onları izleyen diğer üyeler garip bir şekilde onlara bakıyordu.

"Ne halt oluyor? Ne bu ifadeleriniz sizin?"

"Bir şey olduğu yok hyung. Sadece çok yorgunum."

Jimin Jungkook'a bir bakış atarak Yoongi'yi cevapladı. Kameraman bu pozla işlerinin bittiğini söyleyerek hızla birkaç fotoğraf daha çekmişti. Jungkook işkence çekiyor gibi hissediyordu. Kendisininin son çekimleri Taehyung'laydı. Şirket fanlar tarafından çok sevilen bir ship olan Taekook'a ayrı bir özen gösteriyordu. Jimin ve Jungkook'un anlık gelişen olayları, konuşmaları ve fotoğraf yada videoları kaldırılırken Taehyung ve Jungkook için çoğu şey planlanmış oluyordu. Hatta bazen bu durum çok ileri gidebiliyordu. Taehyung'tan Jungkook'un kalçasına hatta deliğine dokunmasını istemek veya Jungkook'un Taehyung'un kucağına oturmasını istemek gibi. Tüm bu durumlar Jungkook için çok rahatsız ediciydi. Bir sevgilisi varken bunları yapmaya zorlanmak ve bunları sevgilisinin önünde yapmak gerçekten çok kötü hissettiriyordu. Bazen bu durum ve şirketten nefret ediyordu. Jimin de öyle. Sevgilisini başka bir erkekle görmek karnının hırs ve sinirle kaynamasından başka bir işe yaramıyordu. Bu durum bazen onlar arasında tartışmalara yada sert şeylere sebep olabiliyordu. Jimin de aynı şekilde Yoongi ile yakınlaştırılmaya çalışılıyordu ama Yoonmin için Taekook kadar ileri gitmiyorlardı.

Çekimler için verilen talimatlarla Taehyung elini Jungkook'un beline atmıştı. Jimin çenesini kasarak kıstığı gözlerle, kararan ve yoğunluk dolan, Jungkook'a bakıyordu. Jungkook bu bakışları biliyordu. Sertçe yutkundu. Eve gittiklerinde hiç iyi şeyler olmayacaktı yine. Yakın ve bakışmalı çekimlerin ardından son olarak Taehyung, Seokjin ve Namjoon'un, onlara Kim line da deniyordu, fotoğrafları çekilmişti. Çekim boyunca Jimin'in elleri rahat durmamıştı. Jungkook'un kalça yanağını kavrayarak avcunun içinde sıktı. Jungkook acıyla hafif bir inilti kaçırdı ağzından. Kendisine dönen gözlerden önce çığlığımsı iniltiyle Jimin elini çekmişti. Böylece herkes Jungkook'a meraklı bakışlar atmıştı. Jungkook kaşlarını çatarak Jimin'e baktı.