Day 1
En sonki mesajda Fyodor'un ne demek istediğini anlamayınca yine telefonu bir kenara bırakıp sinirle uyumuştu ve şimdi Fyodor geleceği için hazırlık yapıyordu.
Fyodor ise aylardır yaşadığı yoğun depresyon döneminden dolayı ortaya çıkardığı yaralarını örtmeye çalışıyordu .Nisan ayında olduklarından ince siyah gömlek giydi fakat böyle bile sıcaklatıyordu. Saçını biraz tarayıp Dazai'nin evine gitti.
Dazai kapıyı açınca Fyodor'u süzdü. "Bir şeyin de yokmuş yine yalancılığını konuşturmuşsun."
Fyodor sadece gözlerinden okunan siniriyle bir şey demeden içeri geçti ve nereye geçmesiyle ilgili komut bekledi.
"Balkonda çalışacağız."
Kısa bir süre ikiside sessiz bakıştı. "Sence balkonun nerede olduğunu biliyor muyum Dazai?"
"Gel."
Salondaki kapıdan balkona geçtiler. Dazai'nin balkonu, cam balkondu ve küçük bir koltuğuyla bir masası vardı. Dazai, masanın üzerine çalışma için gerekli olan şeyleri hazırlamıştı.
"Şimdilik tek yapmamız gereken konu bulmak mı?"
"Evet, diğer dönem resime başlarız yoksa senin keyfinden dolayı yetiştiremeyiz."
"Sosyal bir konu bulmak zor olmamalıydı?Chatten de yapabilirdik."
"Neden gelmiyorsun okula?"
"Dazai."
"Fyodor?"
"Bilmen gerekmiyor."
"Tabii."
Yaşanan kısa sessizliğin ardından Fyodor konuşmaya devam etti.
"Bazı insanlardaki dışa yansayan tanrı kompleksini konu alabiliriz."
"Dışa yansayan?"
"Bazı insanlar dışardan kendini üstünleştirmiş bir birey olarak gösterirler buna sebep olan şey içlerinde yaşadıkları yetersizlik hissi. Aslında o kişiler özgüvensizlerdir ve kendilerini asla sevmezler, işte bu yüzden dışarıya sevdirirler kendilerini."
"Kendini tatmin etmek için, başkalarının sevgilerini, kendilerine karşı bulamadıkları sevginin yerine koymak için." Dazai, Fyodor'un kendinden bahsettiğini anlamıştı.
"Bir taç çizelim, ortasındaki daireye de aslında nasıl hissettiğini."
"Direkt seni çizelim Fyodor."
"Ne?"
"Lanet bir dönemden falan mı geçiyorsun ne bu depresiflik?"
"Kes sesini Dazai. Kendinle karıştırma beni."
"Kendinle karıştırma mı? Seninle şurda doğru düzgün konuşmaya çalışıyorum aptal. Seni anlamaya çalışanlara böyle davranırsan tabii yalnız kalırsın."
"Yalnızlıkla ilgili bir şikayetim mi oldu?"
"Bipolar manyak."
"Lavabo nerde?"
"salon kapısının yanında."
Fyodor kalktı, lavaboya gitti. Pantolonun cebinden jiletini çıkardı. Gömleğinin düğmelerini açtı. Kollarında çizecek yer kalmadığından karın bölgesini kesmeye başlamıştı. Daha geçen hafta gelen anlık gerginlikle risk oluşturmayacak yerden bıçaklamıştı kendini. Şuan sadece kendini jiletliyor ve yine davranışları yüzünden kendine sövüyordu. Fyodor dışarda narsist gibi davranmıyor gerçekten öyle fakat kendisi öyle değil. Kişilik bozukluğuna sahip, kendini kontrol edemiyor. Yanlışlıkla derinden kestiği için hemen birkaç parça peçete aldı, ıslattı ve kanı temizlemeye başladı ama fazla akıyordu. Keşke yanıma yara bandı alsaydım diye düşündü.
Dazai, Fyodor'un kapısını tıklattı. "Klozete mi düştün? Çıkmayacak mısın artık."
Fyodor korkuyla hemen cevap vermeye çalıştı." Evimde rahat yoktu burda da mı rahat bırakmayacaksın?"
"Tamam be."
Fyodor elini cebine attı bir umut ve şanslıydı, bir tane yara bandı vardı. Hemen yarasına yapıştırdı. Gömleğini tam giydikten sonra banyodan çıktı.
"Yarın tekrar gelirim bugünlük bu kadar."
"Ne? Hiçbir şeyi konuşmadık bile. Gerçekten seni mi çizeceğiz?"
"Beni falan çizmeyeceğiz Dazai. Yarın gelirim diyorum."
"Bu kadar tahammülün olsa gerek."
Bir yandan konuşup bir yandan ayakkabısını giyiyordu. "Bu kadardı evet, görüşürüz."
Dazai ise başka cevap vermeden kapıyı kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ambivalans|Fyozai
أدب الهواةBüyük konuştun, Tanrı seni cezalandırmanın bir yolunu bulabilir.