Kesinlikle planladığım gibi bir fic olmadı. Bu final bölümü "final bölümü saçmalıkları" gibi ya da "harika bir final" olacak, size kalmış artık.
Bilinki hayatın acıması asla olmaz, sizi hep beklemediğiniz yerlerden vurur. Bir anda olur idrak bile edemezsiniz. Biri hayatınıza girer "Nasıl gelişti her şey?" dersiniz, biri ölür "Nasıl oldu?" bile diyemeden tabutuna sarılırsınız. Bazı cezalar vardır çekilecek; büyük konuştuğunuz cümleler... "Tanrı seni cezalandırmanın bir yolunu bulur. Kaybettin veya kazandın. Seni artık uzaktan seveceğim, senin sevgine ihtiyaç duymadan uzaktan seveceğim. Senin nasıl hissettiğini bilmeyerek seveceğim. Eminimki böyle ikimizde mutlu olacağız sevgilim. Sen bana değil, ben sana verdim en büyük zararı. Ben bencildim, ben sadece beni sev istedim, sadece yanımda kal istedim, bu ilişkiyi geleceğe sürüklemek isteyerek devam ettirdim, ettiremedim... Bu yüzden en büyük hata benim, kendini suçlama. Zaten suçluydun, bu sana tanrının cezası. Başka cezan kalmayacak ve günahlarından arınacaksın. Ben ise her zaman bencilliğimin cezasını çekeceğim, günahlarım benimle gidecek. Ve ben, ben kişilik bozukluğuna sahibim, sen de öylesin sevgilim. Nefretle başladı ilişkimiz bu yüzden biz devam ettiremezdik. Ben de bitirmeye karar verdim. Hayatımın son şansıydın. Ben şansımı kötü kullandım. Lütfen sevgilim sen kurtar kendini ve güzel hayatını yaşa, benim yerime yaşa. Ben seni gördüğüm her an yaşıyorum. Başucuma geldiğin her an senin için dirileceğim. Bir de seni terkedişimde elinde tek bir şiir kalsın istemedim. Biraz daha yazdım. En beğendiğini gelip bana oku. Belki o şiiri okurken gözlerindeki aşkı görürsem dirilebilirim."
Bitirdi satırları. Yere çökerken sıktı kağıdı. Şiirleri okuyabilmek için sıktı. Ağlarsa göz yaşı düşerdi kağıda. Sevgilisinin güzel yazısını bozabilirdi. Derin bir nefesle şiirleri okudu. Okudukça boğuluyordu. Olur ya hani korkun vardır ve bir okyanusun ortasında, zifiri karanlık bir gecede, teknede dalgaların yükselişini izlersin. Boğulurken görüş alanı azalmaya başladı. Nazikçe katladı kağıtları ve tekrar koydu zarfına. Artık içini dökmeye başlıyordu. Kaç saat ağladığını bilmeden ağladı. Sildi göz yaşlarını kalktı ayağa. "Sana en sevdiğim şiirini okuyacağım." zarftakilerden birini seçmeyecekti.
Oturdu mezarın karşısına. Cebinden çıkardığı kağıdı okumaya başladı.
"Hangi saatim, hangi günümsün?
Söyle o gün, o saate alarm kurayım cesedim uyansın.
Bana nefes aldırıyorsun ama çoktan nefesimi kestin.
Şimdi mezarımın başında ağlıyorsun 'Tanrım lütfen uyansın.'
Üzme kendini sevgilim, ektiğin her çiçek beni diriltiyor.""Sen biliyordun her şeyi. Böyle bitirecektin zaten değil mi? Iyi de olsa kötü de olsa böyle bitecektik. Evet Tanrım lütfen uyandır onu diye ağlayacağım. Göz yaşlarım toprağına düşsün ister misin sevgilim? Kokumdan uzak kalma. Ben kokunu özleyeceğim ama artık sana sıkıntı yaratmayacağım, özletmeyeceğim kendimi, hep yanında olacağım. Özür dilerim yanında olamadım. Olmadım. Her şey benim aptallığımdı. Ben kendi ölümüme odaklanmıştım. Benden başka kimse intihar edemez gibi. Hayatı öğrettin bana ama artık yaşama amacım olamaz. Seni bıraktığım dünyada, bir kez daha bırakmayacağım. Sadece ölmemiş olman yeterli. Çok mutlu olacağız. Umarım yine kıracak bir şey söylememişimdir sevgilim. Gerçi beni hissetmeyeceğini söyledin. Keşke hissetsen, sevgimi... Hissettirebilseydim... Neden son kez cesur olup elime vermedin bu zarfı, kapıma bırakmak yerine? Belki, belki düzeltirdik... Daha fazla ağladığımı izlememen için evini ziyarete gideceğim. Tekrar geldiğimde çiçekle geleceğim. Istediğin o şiir gibi bir son ise gerçekleştireceğim. Lütfen mutlu ol." Sendeleyerek kalktı sevgilisinin karşısından, özür diledi dikkatli davranmadığı için.
Keşke o yaşarken gelseydim dediği eve geldi. Titreyerek hareket ediyordu. Sevgilisinin kendisine bıraktığı anahtarla girdi içeri. Mesajında yazdığı gibi, onu ilk bulduğu haldeydi. Sadece şişe sayıları artmıştı. Her adımında iğreniyordu kendisinden. Keşke hiç var olmasaydım diye düşündü. Belki o daha iyi birini bulabilirdi. Daha fazla dayanamadan çıktı evden. En güzel çiçeklerden aldı ve sevgilisinin yanına döndü. Önüne bıraktıktan sonra "Bensiz yapamazsın sevgilim, bekle beni. Sadece portreni o sergiye bırakana kadar. Mükemmelliğini herkese tanıtana kadar bekle beni. Kavuşacağız."
Hiç, bir bölümü yazarken bu kadar zorlanmamıştım (uzun yazdım).
Umarım severek okuduğunuz bir fic olmuştur çünkü aklımdaki gibi yazamam kötü sonuç vermiş gibi hissediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ambivalans|Fyozai
FanfictionBüyük konuştun, Tanrı seni cezalandırmanın bir yolunu bulabilir.