O an her şeyi ama her şeyi bir yana bıraktım çünkü uyandığım yer o kadar garipti ki ışık gözümü alıyordu ve biliyordum ki burası benim odam değildi. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırınca her şey daha da netleşti. Kafamı kaldırdığımda gördüklerim beni hayrete düşürdü. Devasa bir oda ve belirli bir sıraya göre dizilmiş binlerce on binlerce hatta milyonlarca yatak. Hepsinde de birisi yatıyor. Ayağa kalkmaya çalıştım. Başım dönüyordu. Yer yön ve zaman kavramlarını resmen kaybetmiştim. Yerimden kalkarsam sanki geri oturma eylemini yapamadan ölecekmiş gibi hissediyordum. Fakat nerede olduğumu anlamak için ayağa kalkıp etrafı gezmeliydim hatta belki de tanıdık birilerini bulabilirdim. Ayağa kalktım zekam bana oyun mu oynuyordu sadece rüya mı görüyordum yoksa? Ama eğer bu bir rüya ise gerçekten çok gerçekçiydi. Yürümeye çalışıyordum aslında oldukça iyiydim ama hislerim beni kötüleştiriyordu. Burası çok garip bir yerdi. Büyüklü, küçüklü, irili, ufaklı bir çok çeşitten insan buradaydı. Sonra düşündüm acaba ben hastahane de miyim diye. Ama hayır burası hastahane olamazdı evet olamazdı. Bu kadar insanın böyle bir hastahane de bu vaziyette ne işi olabilirdi ki? Bir süre yürüdüm. Sonra gözüme bir sima ilişti, ben bu yüzü tanıyordum. “METEHAN” bu benim sınıf arkadaşımdı. Nasıl? Diye geçirdim içimden. O sanki ölü gibiydi sonra yaklaştım. Nabzını kontrol ettim. Hâlâ yaşıyordu ama sanki ölü gibiydi. sonra yanındaki yatakta bir başka tanıdık yüz gördüm. “MELEK” bu Metehan ın kardeşiydi. Sonra onunda nabzını kontrol ettim, o da hâlâ yaşıyordu ama tıpkı Metehan gibiydi; “ölü gibi” sonra yürümeye devam ettim. Artık bunların bir rüya olduğundan emindim gerçek olamazdı çünkü. Bir süre sonra komşularımıza rastladım. Biraz ileride başka tanıdıklara. Kafam yerine geldiğinde ve ortama alışmaya başladığımda bir şey fark ettim. Buradaki tüm yatakların rengi aynı değildi. Mesela Metehan ın yattığı yatak o kırmızıydı. Fakat meleğin yatağı beyazdı. Benim yatağım hangi renkti onu bilmiyordum, hatırlayamıyordum. Bir süre sonra Esra ya rastladım herkes uyuyordu. Tıpkı onun gibi. Birkaç yatak ötesinde İlayda onun karşısında Rümeysa ve Rümeysa nın ilerisinde duygu onun yanın da da Meryem vardı. karşımda Atike duruyordu. Hemen nabzını kontrol ettim. Yaşıyordu tıpkı şimdiye kadar kontrol ettiklerim gibi… onların yataklarının rengi de kırmızıydı. İlerledikçe kırmızı yatakta uyuyan kişi sayısı çoğalıyordu ve bir şey daha fark etmiştim ki burası bölge bölge ayrılmıştı sanki. Bizim mahallenin sınırları bir yere kadar bir diğer mahalle sonra şehir falan… o an aklımdan “ne hayal gücüm varmış ama” diye geçirdim gülmek geldi içimden ama durdum burası sonsuz gibiydi ve nereye kadar ilerleyecektim. Sonra olduğum yere çöktüm ve bir şarkı mırıldanmaya başladım. “yalnızım ben burada, kimse yok yanımda, sadece ben ve sessizlik…” ben şarkıyı söylemeye devam ederken benim sesim dışında sesler duydum. Sonra yanı başımda ki yataktan Atike ayağa kalktı. İkimizde çığlık attık.
Atike; senin burada ne işin var?Fadime; ha, ne?
Esra; olamaz, olamaz. Sen nasıl uyandın?Meryem; oha, dur bekle, işte şimdi bittik.
Atike; ne oluyor lan!
rümeysa; çekilin, çekili… ne, ama, nasıl?duygu; bu gerçekten çok garip.
İlayda; bakın bu garip bir durum nasıl oldu bilemiyorum ama onu bayan harriete götürsek iyi olur.
ben neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Esra ve Meryem kollarımdan tutup beni resmen sürüklemeye başladılar. Bana sert davranıyorlardı ve işin garip olan kısmı sanki ben bambaşka biriymişim gibi davranıyorlardı; “farklıymışım gibi”. Hayır farklı değildim bedenim aynıydı. Üzerime bakınırken bir şey fark ettim; kıyafetlerim, onlar üzerimde değildi. hayır tamamen çıplak değildim üzerimde hasta önlüğü gibi bir şey vardı ama sonuç olarak benim kıyafetlerim yoktu. arkadaşlarıma (yada arkadaşım sandıklarıma) baktığımda ise üzerlerinde harika derecede süslü elbiseler vardı. acaba beni farklı kılan bu muydu yani kıyafetlerimiz. Ama kafamı bir çok şey karıştırmıştı hızlı hızlı yürüyorlardı. Sonra yürüdüğümüz yolun ilerisinde duvarın üzerinde devasa bir kapı vardı. her şey de devasa büyüklükteydi burada. Kimse tek kelime etmiyordu. Hızlı bir biçimde o devasa kapıdan geçtik. O sırada gördüklerim karşısında nefesim kesildi. Gördüklerim aynen şöyleydi. Kocaman ama kocaman binalar, bir sürü renkli ışıklar, cıvıl cıvıl insanlar, teknoloji… bambaşka bir dünyaya ışınlanmıştım sanki. Ben gördüklerim karşısında kendime gelene kadar arkadaşlarım beni şu bahsettikleri kişinin yanına getirmişlerdi bile. Kapıyı tıklattılar. En sonunda bir “gel” sesi duyulunca hızla içeri girdiler. Masa başında belgelerini düzenleyen ortalama 40 lı yaşlarda bir kadın arkadaşlarımı görünce gülümsedi. Sonra bana baktı. Şaşkın bakışları ile yanıma geldi gözlerime baktı. Esra açıklamaya başladı.
Esra; efendim biz onu uyandığımızda gördük. Uyanmış ve etrafta dolaşmış, yani dolaşabilmiş.
O kadın bir süre bana baktıktan sonra;
bayan harriet; ona etrafı tanıtın. Bir oda tahsis edilene kadar birinizden biri ile kalsın. Kuralları öğretin. Artık o da bizden.
Esra, Meryem, rümeysa, duygu, atike, ilayda; ne?
aynı anda şaşkınlıklarını belli etmişlerdi. bayan harriet; ders saatinize çokta bir zaman kalmadı kızlar. İsterseniz size izin yazarım ama bu fazladan mesai demek acele etmezseniz fazla mesai bedeli ödeyeceksiniz.
Esra; o yo yo tamam tamam çıktık.
Esra aceleyle hepimizi dışarı çıkardı. Ve hızlıca bir yere götürdü.
rümeysa; kızlar size kolay gelsin ama dün fazla mesai yapmış olsam da izin süremi dolduramadım o nedenle ben kaçar.deyip, uçarak arkasından geçen bir otobüse zıpladı. (yani sanırım otobüstür).
Esra; bunun bedelini ödeyeceksin rümeysa. diye, arkasından bağırdı. Ardından duygu ödevlerinin olduğunu söyleyerek kaçtı. O an kendimi kötü hissetmiştim çünkü benden ve benim verdiğim zahmetten kaçıyorlardı. Esra bana bakıp gülümsedi.
Esra; sen onları takma.
Meryem; şahidim ki gerçekten işleri var.
Atike; aramıza hoş geldin.
Fadime; şey, a, an, an, anlayamıyorum…resmen konuşma yeteneğimi kaybetmiştim.
Meryem; ay inanamıyorum ne yani şimdi bizim Fadime sınıf arkadaşımız olan Fadime bizim boyutumuzda ay bu çok eğlenceli olacak.
İlayda; ay hep bunu hayal ederdim.
Esra; sen mi? ben mi?
hızlıca beni bir yere götürdüler. ben hala hiçbir şey anlamıyordum. Bir ev yada oda gibi bir şeydi burası sanki ama her şey o kadar karmaşıktı ki buranın bir bina dairesi mi yoksa bir otel mi olduğunu tam kestirememiştim. İçerisi o kadar güzel dekore edilmişti ki muazzam görünüyordu. Siyah ve beyaz rengin uyumu çiçeklerin bitkilerin o yeşili, kapının eşeğinden içeri adım attığın andan itibaren gelen o hoş orkide kokusu beni benden almıştı. Kapıdan içeri girer girmez salon seni karşılıyordu, girişin hemen sol tarafında bir kapı vardı. mutfağa çıkan bir kapı. Birkaç adımlık mutfak o kadar profesyonel dizayne edilmişti ki o küçücük mutfak gözünüzde büyüyordu Meryem mutfağa girip;
Meryem; ben ve İlayda yemek hazırlayalım sizde kıyafet işini halledin.deyip mutfakta oldukça rahat bir biçimde bir şeyler yapmaya başladılar. (rahatlıklarından da anlaşılacağı üzere burada çok fazla vakit geçiriyorlardı belki de ev onlardan birine aitti.) ama bu karmaşayı Esra bitirdi.
Esra; burası benim evim Fadime daha doğrusu dairem.
burası Esra nın eviymiş…
mutfak kapısını geçince önünde ap açık salon kalıyordu siyah yünlü koltuklar… tam da Esra ya yaraşır gibi… salonun yanında mutfak kapısının karşısında bir kapı vardı. kapıyı açınca hoş bir yatak odası bizi karşılıyordu yatak odasında beyaz renk hakimdi. Beni yatağın üzerine oturtup yanıma çöktü Esra, o sırada Atike gardolabı boşaltmıştı.
Esra; evet bak kafanda bir şeylerin netleşmesi gerek anladın mı? Şimdi sen hâlâ bizim en yakın arkadaşımızsın sadece bu olan bizi hayrete düşürdü çünkü normal değil, ama bayan harriet, ondan onay aldık. sen şimdi anormal değil normalsin ve bil ki bizim en yakın arkadaşımız yani kardeşten ötesin. Bak şimdi beni iyi dinle burası 3. Boyut şeklinde adlandırılan farklı bir evren. Burada işler dünyada olduğu gibi işlemez. Tamam bak en baştan başlayayım; buraya geldiğimizde, 10 yaşımızdaydık, daha 10 yaşımızdayken bize birer daire tahsis edildi. Artık yaşamımızın çoğunu burada geçirecektik. İlk geldiğimizde senin gibi korkmuş şaşırmış hatta ağlamıştık korkudan. Biz burada da okula gitmeye başladık tabi öyle dünyada ki gibi dersler işlemiyoruz o ayrı bir mesele de ben buranın olayını anlatayım sana. Bak burada yaşamını sürdürmeye devam edersin ama seni diğerlerinden ayıran özellikler vardır ki seni uykundan uyandıranlar da bu özellikler. bunları şöyle sıralayabilirim; bir enerjin. Bu sandığın gibi normal bir enerji değil senin ruh enerjin zamanla anlarsın ne olduğunu. İki zekan, üç güçlerin… senin güçlerinin ne olduğunu bilmiyoruz, zamanla kendini gösterecektir. Ah her neyse birazda kurallardan bahsedelim. Büyük ihtimalle bizim ekibe düşeceksin ki genel olarak ekip olarak hareket etmemiz istenir yani öyle konularda. Her neyse dur nereden devam etsem çok fazla şey var Atike seçtin mi bir şey.
Atike; seçtim şunu denesin…
bana gösterişli bir kıyafet uzattı sonra da Esra nın yanına geçti ve ikisi aynı anda arkalarını dündüler. Ben giyinmeye başladığım sırada Esra konuşmaya devam etti.
Esra; bak şimdi biraz kurallardan bahsedeceğim mesela zamanında gitmen gereken yere gitmek zorundasın yani mesela işe gitmek zorundasın yoksa gitmediğin sürece çıkış saatin geciktirilir. Yada bunu daha sonra telafi etmek zorundasındır okul içinde aynı şeyler geçerli. Mesela burada 16 yaşından önce kimse ile ilişki yaşayamazsın birliktelik açısından söylüyorum.
Fadime; ama nasıl yani evlenmeden insanlarla birlikte olmanıza izin mi veriliyor.
Atike;buna dünyada da izin veriyorlar.
Fadime; ama sonuç olarak yanlış bir şey.
Esra;bak bizim dünyadaki hayatımız farklı buradaki hayatımız farklı. Önce bunları ayırt etmen gerek.
Atike;sonra neyi yapıp yapmayacağına sen karar verirsin.
Esra; aynen öyle. Neyse devam edeyim, mesela burada bir diğer kural gece yarısından sonra dışarı çıkamazsın. Hoş saat 9 dan sonra enerjin kalmıyor ya.
Atike; benim kalıyor bir kere kendi adına konuş.
Esra; of her neyse işte. Yani aslında uyman gereken genel olarak tek bir kuralımız var o da; hayatta kalmak. Yani diğer kurallara bizim bile çok uyduğumuz söylenemez burada sadece faydalı ol, herşeye burnunu sokma ve hayatta kal. Başka bir şey yok kural olarak.
Atike; o zaman nasıl hayatta kalacağını da anlat.
Esra;ay onu da sen anlat.
Atike; o zaman bak şimdi; İlk başlangıç için yetkililer bir miktar para veriyorlar ama tabi verdikleri para ile buranın masrafları belli, geçinemezsin yani yetkililer ilk olarak sana o parayı verse bile ilk andan itibaren çalışman gerekiyor. Yeteneklerine göre iş seçsen iyi olur çünkü bir süre sonra isteksizce gittiğinde sorun yaşayabilirsin sürekli iş değiştirmekte sorun yaratabilir. mesela ben boş zamanlarımda güzel sesim ile tek seferlik konserler versem de bağlı olduğum tek bir iş var. “SERACILIK” evet yanlış duymadın. ben ve bitki yetiştirmek ne müthiş ikili ama…
Esra; bende boş zamanlarımda elbiseler tasarlayıp büyük şirketlere satıyorum ama asıl mesleğim veterinerlik. Abimin dünyada yaptığı mesleği yapmak hoşuma gitmiyor belki ama hayvanları iyileştirmek hoşuma gidiyor.
ben biraz olsun açılmıştım hala tüm bunların bir rüya olduğunu düşünsem de tüm bunlar gerçekti ve ben şu an ciddi ciddi bunları yaşıyordum. Ne yani yanı başımda farklı boyuttan gelen canlılar vardı ve ben bunu hiç ama hiç fark etmemiştim. Yalnız iyi rol yapmışlardı.
Meryem; bence artık yemek yemeliyiz çünkü oldukça az zamanımız kaldı.
kıyafetimi göstermek için arkamı döndüm. Esra ve Atike bana baktılar. Şok ve mutluluk karışımı attıkları bu bakış beni mutlu etmişti.
Esra; vay canına bu elbiseyi sana hediye ediyorum. Sana benden daha çok yakıştı.
Atike; bence de…
Meryem; hadi ya hadi geç kalacağız.
Esra nın kendine ve evine göre oldukça büyük bir masası vardı bu da bu ekibin sık sık Esra ya geldiği anlamına geliyordu. Meryem in de mutfakta neden o kadar rahat davrandığı şimdi anlaşılmıştı. Sofrada 5 değil 7 tabak vardı bu bizden başkalarının da geleceğini gösteriyordu. Kapı çaldı, rümeysa ve duygu içeri girdiler. Duygu içeri girer girmez bana sımsıkı sarıldı.
Duygu; biliyor musun? hayatta en çok istediğim şey buydu.
Rümeysa; çekil de bende sarılayım... Ayrıca benimde gerçekten buydu.
İlayda; gençlik yemek mi yesek ya.
Meryem; e herşeyi anlattınız mı?
Atike;hemen hemen.
Duygu;ögrenecek çok şeyin var...