24

1K 153 106
                                    

hos geldiniz kizlar aslinda bu bolum texting mi olsun duz yazi mi diye size sordum ama gormediniz ben de bu seferlik duz yazi olmasi daha iyi olur diye dusundum umarim benim duz yazimi okurken keyif aliyorsunuzdur
siz tae'ye kufur etmeyince eksik hissediyorum ama akillanmak zorundaydik💔
sinir 85 yorum🧚🏻‍♀️

-

bir saat önce saten şort crop pijama takımım,kutuyu yarıladığım çilekli dondurmam,yüzüme vurmasından son derece mutlu olduğum rüzgarın eve daha çok girmesi için sonuna kadar açtığım ve koca ekranda izlediğim kento'yla mutlu sayılabilirdim. abim gelmiş fırtınasını estirmiş sonra gitmişti. bazı yerlerde hak versem de çoğunlukta haksızdı. bana zaten dayanamayacak ve aramız düzelecekti o yüzden bunu kendime dert etmiyordum. derdim taehyungla arasının düzelmesiydi ve sanırım bunun ilk adımı taehyung ve benim aramın düzelmesiydi.

yaklaşık beş dakika sonra burada olurdu. salondaki dondurma kutusu kalkmıştı,camı tamamen açmak yerine aralık bırakmıştım. stres üşümemi sağlamış olabilirdi. kento'yu da dondurmuştum. hangi oyunu kimin kazandığını,sonrasında ne olduğunda bilmesine biliyordum. sadece beynimi oyalayacak bir şeylere ihtiyacım vardı ve bu dizideki heyecan beni olayları düşünmekten uzaklaştırıyordu.

birine seni seviyorum nasıl denilirdi? bizim durumumuzda bu bile garipleşiyordu. o beni seviyordu,evet. ben de onu seviyordum ama birbirimizi sevdiğimiz için birlikte mi olmalıydık,hislerimiz her şeyi aşmamıza yardım eder miydi? taehyung bir daha eskisi gibi olmayacağını söylüyordu,ona inanmayı çok istiyordum ama sözlerinin davranışlarına yansımasını görmeden kendimi ona bırakamazdım. bu sevgi değil aptallık olurdu.

aşina olduğum kapı zili çaldı. keşke biraz daha geç gelseydi,düşünmek için daha çok zamanım olurdu. koltuktan kalkarken ekranı tam olarak kento'nun yüzünde dondurduğum televizyonuma bir bakış attım. her şey beklediğimin aksine felakete doğru giderse en kötü chaeyoung'u da alır japonya'ya giderdim.

taehyung'un bu eve ilk gelişi değildi. daha önce burada çok bulunmuştu. ama buraya ilk defa elinde çiçekle geliyordu. çok zarif bir beyaz lale buketi taşıyordu.

"hoş geldin."

çiçekleri daha içeri girmeden bana uzattı.

"bunlar senin için."

"gerek yoktu,teşekkür ederim." ben buketi alırken o da içeri geçmişti. gölgelenmiş bir mutluluktu benimkisi. her şeyi yoluna koyabilirsek bu çiçeklere bakıp çok mutlu olacağımı biliyordum. ama önce halletmemiz gereken şeyler vardı.

"sen salona geç ben şunları suya koyayım."

başını sallayıp salona geçti. yüzü hala aynıydı hatta yanağı biraz daha mordu. beyaz bir tişört ve bol bir jean giymişti. tişörtünün bir kısmı pantolonunun içindeydi. çiçeklerden bir tanesini kurutmak için kenara ayırıp vazoya yeterli miktarda su koyarken boynunda zincir kolyeyi düşünüyordum. tenimdeki tanıdık soğuk hissini özlemiştim. onu sevmemin yanısıra taehyung'a karşı çok istekliydim. dokunuşlarını özlemiştim. ikimizin aynı odada bulunması bu yüzden çok tehlikeliydi. o da bana karşı aynı hissediyordu çünkü. küçük bir dokunuşun çığ gibi büyüyüp bizi altına alıp almayacağının garantisi yoktu.

"bu adamı sevmiyorum." dedi salona girdiğimi gördüğünde. vazomu mutfakta güneş alan çok güzel bir yere bırakmıştım,tek dal buketim de odamdaydı.

starlight and sunburnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin