sinir +100 yorum olsun mu
bence olsun🙎🏻♀️belli bir düzene sahip olmak istediğim şeyler arasında yer almıyordu. tekdüzelik bana göre değildi. işin içine heyecan girmesini, günün beklenmedik güzelliklerle doğmasını seviyordum. rutinlerden bu yüzden kaçıyordum. tek bir şey hariç. her sabah kim taehyungla uyanmak. sanırım bundan asla bıkmayacak,sıkılmayacaktım. her gece aynı yatağa girmek,sabaha onun kollarında ya da onun kollarımın arasında olduğunu bilerek uyanmak bana ilginç bir haz veriyordu.birlikte kalmaya başlayacağımız için bugün ve bundan sonraki her gün bu hissi yaşayacaktım.
dünü çok güzel geçirmiştik, birlikte yaşamaya karar vermiş, sevgilimin sahnesini izlemiş, evimizde cilt bakımımızı yapmış ve günü sonlandırmıştık. bugün benim evimden kıyafetlerim gibi taşıyabileceğimiz şeyleri alacak geri kalanları sonra halledecektik.
yani en azından taehyung'un telefonu durmadan çalıp bizi uykumuzdan uyandırana kadar planımız buydu. ikimiz de telefon sesine uyanmaktan hoşlanmadığımız için güne huysuz bi şekilde başlamıştık.
''kim arıyor?''
komodindeki telefonu alıp göz hizzasına tuttuktan sonra bana döndü,telefon da o sırada çalmayı kesmişti. ''jungkook aramış.'' arama sonlanınca ekranda gördüğü şeyler yerinden doğruldu. ''sadece aramakla kalmamış, bir sürü mesaj da atmış.''
''birine bir şey mi oldu?'' telaş anında her zaman en kötüsünü düşünmek benim bırakamadığım bir özelliğimdi. aceleyle kendi telefonumu elime aldım ama dün gece sarj etmeyi unuttuğum için siyah ekrandan başka bir şey göremiyordum.
''sakin ol, öğreniriz şimdi.''
yataktan çıktıktan sonra jungkook'u arayarak telefonu kulağına götürdü. çok değil birkaç saniye sonra karşı tarafın sesini duydum. ne dediği anlaşılmasa da sesi duyuluyordu.
"ne oldu jungkook?"
taehyung büyük bir dikkatle jungkook'u dinliyordu. duyamıyor olmak canımı sıkıyordu ben taehyung'dan daha çok merak ediyorum.
"gelirim tabii oğlum saçmalama. çıkarım on beş dakikaya."
bakışları benim meraklı bakışlarımla kesişince rahatlatıcı bir şekilde gülümsedi. bu kimseye bir şey olmadı demekti.
"hadi görüşürüz,rahat dur ben gelene kadar." dedikten sonra telefonu kapatıp yanıma geldi. daha sormama fırsat vermeden "jungkookla alakalı bir şey sanırım bebeğim,canı bir şeye sıkılmış." diyerek açıklama yaptı.
"neyi var ki acaba?" istemsizce dudaklarım aşağı doğru büküldü. sevdiğim insanların sıkıntılarının olmasından hoşlanmıyordum. "sanırım chaeyoungla ilgili bir şey,belki kavga etmişlerdir."
"jungkook chaeyle ettiği kavgaya bu kadar canını sıkacak kadar hoşlanıyor mu ondan?"
cevap olarak sadece göz kırptı. çok tatlıydı.
"o zaman ben de chaeyoung'u arayıp öğreneyim. jungkook bu kadar üzüldüyse chae nasıldır kim bilir."
eliyle yanağımı kavradıktan sonra bana günaydın öpücüğü vermek için eğildi. "işte şimdi güzel bir sabah oldu. ben birazdan jungkook'un yanına gideceğim. sen ne yapacaksın?"
telefonumu işaret ettim. "önce şunu şarja takacağım,sonra chaeyoung'u arayacağım. belki onunla buluşurum sonra da dün aldığımız malzemelerle akşam yemeği hazırlayacağım."
"evindeki eşyalar." dedi sorar bir tonda. "onları ne yapacağız?"
"sen önce jungkookla ilgilen ben de benim sarışına bakayım. akşam hallederiz olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
starlight and sunburn
Fanfictionseokjin'in taehyung'dan tek bir isteği vardı kardeşi jennie'den uzak durması ama bilmiyordu ki taehyung'a ilk yakınlaşan jennie'ydi. taennie,textingㅣduz yazi