kizlar hos geldiniz taehyunga hakaret etmeye hazirsaniz baslayalim
yorum siniri +85
ne buyuk degisiklige gittim yine goruyo musunuz-
kendimi bildim bileli uykum çok hafifti,en ufak ses bile uykumun bölünmesi için yeterli geliyordu. bu yüzden gece yatmadan önce telefonumu daima rahatsız etme moduna alırdım. ne bildirim ne de arama hiçbiri uyurken bana ulaşamazdı. bu sayede uykumu alabiliyordum. uykusuz kaldığı zaman günü kendisine ve etrafındaki herkese zehir eden biri olarak bu benim için son derece önemliydi.
dün gece de böyle olmuştu. eve gelip telefonumu rahatsız etme moduna aldıktan sonra yatmıştım. üzgündüm ve bunu uyuyarak aşmaya çalışıyordum. bir yere kadar başarılı olmuştum da. uykumu almış dinç bir şekilde uyanmış dün gecenin kalp kırıklıklarını ardımda bırakmakta karar kılmıştım.
bu kararım telefonumu elime alana kadardı. normal moda aldığımda bir sürü cevapsız arama ve mesaj bildirimiyle karşılaşmayı beklemiyordum. hepsi jimin ve jungkook'dandı,çoğunluğu jimin'dendi. mesajlar iki saat önce atılmaya başlanmıştı son mesajın üstünden ise kırk beş dakika geçmişti. panik olmam için kusursuz bir ortam yaratmışlardı bana.
jimin'i ararken ilk düşündüğüm abime bir şey olduğuydu. aramam cevapsız kaldığında bir umut jungkook'u aradım. aynı şekilde o da açmadı. mesajlarda hızlıca göz gezdirdiğimde jimin'in en son attığı buraya gelsen iyi olur mesajı gözüme çarptı. ondan önce de uyanmam ve gelmemle alakalı şeyler yazmıştı. ne olduğuyla ilgili bir bilgi vermemişti.
hayatımın en hızlı hazırlanmasını gerçekleştirmiştim. gri bir eşofman beyaz bir crop içine ne bulduysam tıktığım bir çantayla evden kendimi dışarı atmıştım. hatta anahtarımı evde unutmuştum. önemli değildi. önemli olan herkesin iyi olmasıydı. yoldan taksi çevirirken de ücreti ödeyip üstünü beklemeden inerken de tek düşüncem buydu, herkes iyi olsun.
uzun zamandır bu kadar gerildiğimi hatırlamıyordum. midem bulamıyordu ve bu sadece seokjin'in iyi olduğunu gördüğümde geçecekti. ilk defa abimin barına korkuyla girdim. bugünü hatırlayacaktım. sabahın erken saati olduğu için kimse yoktu. ters giden bir şey olmadığını da düşünüyordum ama bu düşüncem yere düşmüş bir bistro ve kırılmış cam parçalarını görmemle dağıldı. yeniden kötü düşünceler beynimi esir almıştı.
"abi."
"jennie geldin nihayet!"
duymayı beklediğim ses bu değildi. abimi görmeyi umut ediyordum ama gelen jimin'di.
"ne oldu burada?"
arkasındam gelen jungkook bana anlamlandıramadığım bir şekilde bakıyordu.
"abin öğrendi jennie."
taşlar teker teker yerine otururken yanlış duymayı diledim. teyit etme isteğiyle "ne?" diye sordum. sanki az önce anlamamışım gibi salağa yatmak işime geldi.
"seni ve taehyung'u öğrendi. geldiği gibi tae'yi buraya çağırmış." eliyle etrafı gösterdi. "durum ortada."
stresten baş parmağımın etine işkence yapmaya başlamıştım bile. seokjin namjoon oppayla japonya'ya tatile gitmişti. busan'daki bar için çok sıkı çalıştıklarına karar kılmış kendilerini ödüllendirmişlerdi. sabah döndüğünde yapacağı ilk işin beni görmek olacağını sanıyordum ama hayır. o, taehyung'u dövmeyi tercih etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
starlight and sunburn
Fiksi Penggemarseokjin'in taehyung'dan tek bir isteği vardı kardeşi jennie'den uzak durması ama bilmiyordu ki taehyung'a ilk yakınlaşan jennie'ydi. taennie,textingㅣduz yazi