0

46 5 47
                                    

"yaşayamadıklarımız, en çok da yaşadıklarımız için."
~

"ağlayarak uyudum bu gece." ilk kez dürüstçe konuşmuştum, sonuçlarını bilsem asla açmazdım ağzımı. "sevgilim." ellerini yüzüme yerleştirip, gözlerimi öptün. "seni rahatlattığını biliyorum ama zarar da veriyorsun kendine. daha fazla yıpratma kendini, en azından benim için." başımı sallayıp omzuna koydum başımı.

orası benim güvenli alanımdı, kendimden kaçtığım ve korunduğum en özel, en güzel yerdi.

"çok sorumsuz davranıyorum." dedim dudağımı büzerek, eğilip öptün dudaklarımdan. "hayır bebeğim, biraz daha şikayet edersen kendinden seni gıdıklarım." ilginç bir şekilde gıdıklanmayı severdim, sadece sana özeldi bu. "şikayetlenmek değil, sadece seni çok uğraştırıyorum kendimle." oturduğumuz yatağa omuzlarımdan ittirip düşmemi sağlamıştın, üzerime eğilip gıdıklanmaya başladın daha sonra da.

"seni seviyorum. uğraştırmakta ne kelime sevgilim, seninle ilgili her şey için uğraşırım." yanıma uzandın, öpmeye başladın. boynumda, dudaklarımda, burnumda, gözlerimde, alnımda, göğsümde, kollarımda, ellerimde, bileklerimde, karnımda, daha sonra tekrar dudaklarımda hissettim dudaklarını. mayıştığımı hissediyordum,

ilk kez ağlarken değil gülerken uyuyakalmıştım.

sevgilim, sen benim hayatımın en güzel tarafıydın. küçücük penceresi karanlığa açılan hayatıma manzara getirmiştin. sevgilim, sen beni aldığım nefeslerin gerçek olduğuna inandırandın.

sevgilim, imkanım olsa, tam şu an koşar kurtarırdım seni. acı çekmene izin vermez, seni içime saklardım. imkanım olsa, tam şu an zamanı geriye alır ve ellerinden tutup sonsuza kadar seni ne kadar sevdiğimi söylerdim.

seni çok seviyorum, biliyordun değil mi?

saçlarımı okşadığını hissediyordum. hafifçe açıldı, pencereden gelen ışık yüzünden kamaşan gözlerim. benim aksime kapalıydı gözlerin, yüzünü inceledim. hissetmiş olmalısın ki açtın gözlerini, gülümsedin.

gülümseyişini bir daha görmek için neleri feda etmezdim ki, sen yeter ki bana dönebil.

"bebeğim, çok az uyudun." hafifçe kıpırdanıp ufak bir hareketle yüzüne eğildim, beni öptüğün gibi öptüm her yerinden,

sahi sevgilim, benim öpücüklerim seninkiler kadar özel ve güzel miydi?

bana hissettirebildiğin kadar hissettirebiliyor muydum sana özel olduğunu, güzel olduğunu, aşık olduğumu?

"seni özleyip uyandım demek ki." sarıldın, sımsıkı. kokun... eşsizdi benim için,

sen eşsizdin benim için.

"nasıl hissediyorsun?" diye sordum aniden, hissetmiş miydim sevgilim sence? olacakları hissetmiş miydi senin aşkınla dolu kalbim? "seninleyken hep çok güzel." dudaklarımı öptün.

öpücüklerini geri istiyorum, o kadar mı imkansızdı?

"öpücüklerinle hayat buluyor gibiyim." güzel bakışların beni buldu. bana baktığın için miydi bakışlarının güzelliği yoksa sen zaten hep böyle güzel mi bakardın? "minho." adını son kez ağzımdan duydun, ne ben bir daha andım ne de sen duyabilecek kadar yanımda oldun. "söyle bebeğim." saçlarımla oynuyordun, dokunuşların yumuşaktı.

"fark ettim ki sana hiç teşekkür etmedim." kaşlarını çattın, kaşlarını çatınca tatlı görünüyordun. "niçin güzelim?" başımı kaldırıp seninle aynı hizaya getirdim. "beni kurtardığın için." burukça gülümsedin. bunun konuşulmasından hiç hoşlanmazdın çünkü.

heaven and back ||minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin