....Ah, damarlarından akan o tatlı kanı beni kendisine çekiyordu. Direnemiyordum. Canını acıtmak normalde en son düşündüğüm şeydi ama şu an.. şu an sızlayan dişlerimi onun boynuna geçirmek ve tatlı kanını doyasıya yudumlamak istiyordum. "Endişelenme." dedim, uzun yumuşak saçlarını tutup arkaya çekerek boynunu bana sunmasını sağladım. "Fazla acımayacak ama durabileceğimden emin değilim."
Zorla yutkundu sevdiğim kadın. "Sana güveniyorum, bana zarar vermezsin"
Kanla aramdaki çekime daha fazla mani olmadan dudaklarımı araladım ve....
Kitabı sertçe kapayarak yemek masasının köşesine ittirdim. "Şu vampir kitaplarını yazanlarla ciddi bir konuşma yapmak istiyorum." dedim ve çoktan uzamış olan köpek dişimi elimdeki kan torbasına batırıp, delerek yudumlamaya başladım. "Her şeyi aşırı çarpıtıyorlar. Kana doymuş bir vampir nasıl olur da aradan 5 saniye bile geçmeden susuzluk çekebilir ki?"
"Eh, vampir olan sensin onlar değil yine de sana danışmadan yazmaları ayıp olmuş." dedi annem alayla. Bulaşık makinesini yerleştirmeyi bitirip bana döndü. "Hey! Torbanı bardağa boşaltman gerektiğini kaç kere söyleyeceğim. Yine etrafa damlatacaksın. Etrafı toplamayı daha yeni bitirdim."
Gözlerimi devirmeden edemedim. Son dediklerini duymazdan gelerek, "Sende bir insansın ama benim özelliklerimi biliyorsun." dedim.
"Evet, aradan 17 sene geçmesine rağmen arada hala vampir olduğun ve vampir özeliklerin aklımdan çıkmıyor değil. Nereden bilebilirdim ki güzel, fıstık gibi bir vampir kızım olacağını." dedi yanımdan geçerken kafamı okşamayı ihmal etmemişti ve bu sıradan duygusuz bir okşama değildi, anne sıcaklığı içeriyordu. Bana şöyle bir bakış attı daha doğrusu elimdeki kan torbasına. "Ama bildiğim başka bir şey ne biliyor musun? Kan torbanı bitirmediğin takdirde yeni okuluna geç kalacağın yada okula aç aç gideceğin ki bunu istemeyiz değil mi?"
Mesaj alındı. Sertçe kanı emmeye başladım ve dibinde kalan son bir kaç damlayı da bitirdikten sonra çöp kovasına serbest bir atışta bulundum. Iska! Annem görmeden hızla koşup torbayı çöpe atıp hiç bir şey olmamış gibi sandalyeme geri oturdum. Fark etmedi bile. Doğaüstü bir hızı ancak doğaüstü biri fark ederdi ve bu evde başka doğaüstü varlık olmadığına göre o kişi de ben oluyordum.
Annem, ufak tefek bir kaç işi de bitirmiş bana bakıyordu. "Benim işlerim bitti." dedi ve elini yumruk şeklinde kaldırıp saydığı her madde için bir parmağını kaldırıyordu. "Hastane önlüğümü çantama koydum, mutfağı temizledim, kedinin mamasını ve suyunu tazeledim, son olarak baban için ufak bir kahvaltı tepsisi hazırladım." Bana baktı ve, "Ah, neredeyse unutuyordum, güneş kremini sürdün mü?" diye sordu.
"Sürdüm anne." dedim ama gelip yanağıma bir öpücük kondurdu, kondururken abartılı bir şekilde kokumu içine çekmişti. Geri çekilirken yüzünde memnun bir gülümseme vardı. "Evet sürmüşsün. Mis gibi vanilyalı güneş kremi kokuyorsun."
"Sürdüm demiştim ve sadece mis gibi değil aynı zamanda yapış yapışta." dedim sofradan kalkarken. Masanın ucuna ittiğim kitaba göz ucuyla baktım. Okulda devam edemezdim, araştırmamın yanlış anlaşılmasını istemezdim, gece devam ederdim. Kitabı orada bırakıp kapıda ayakkabılarını giyen anneme katıldım. Siyah bağcıklı ayakkabılarımı giydikten sonra aynadaki yansımama şöyle bir baktım. Beyaz kısa kollu gömleğimin sağ göğüs kısmına okulun baş harfleri zarif bir şekilde işlenmişti. Eteğim diz kapağımın bir karış üstündeydi. Diz kapağıma kadar çektiğim çorabım bacaklarımın büyük bir kısmını örterek güneşten koruyordu. Gömleğimin uçlarını hemen siyah pileli eteğimin içine tıkıştırdım, boynumdaki siyah kravatı düzelttim ve son olarak kısa olan kestane rengi saçlarımı, çeneme gelen ön tutamlarını elimle tarayıp yana atarak mavi gözlerimi açığa çıkardım. Nihayet pasaklı kız görünümünden kurtulmuştum. Artık çıkmaya hazır olduğuma kanaat getirdiğimde annemin hemen ardından çıktım ve kapıyı kapatmadan, "Sonra görüşürüz Whisker. Babamı uyandırmayı unutma." dedim, kedi anlamışçasına miyavladığında evin kapısını kapatıp arabaya doğru ilerlerdim.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Derin bir nefes alıp yeni okuluma bakıyordum. Annem, şu an ki halim ona komik gelmiş olacak ki kıkırdayıp omuzlarımdan tutup beni kendisine döndürdü. "Endişelenme her şey güzel olacak." dedi. Kendisi 50'li yaşlardaydı ama enerjisi bir genç kızı sollayabilirdi, benim haricimdeki bir genç kızı.
"Ya ne demezsin önceki okullarım içinde aynısını demiştin."
"Biliyorum, biliyorum ama bu sefer eminim. Gerçekten güzel olacak. Belki bir arkadaş bile edinirsin, belki erkek arkadaş bile yaparsın. Sadece diğer insanlar ile konuşmak için çabalaman gerek. Hakkında kötü yorum yapılsa dahi. Senin kadar güzel ve tatlı bir kıza yapılan kötü yorumları takmamalısın, bu seni kıskandıklarını gösterir unutma."
Derin bir nefes alarak, "Elimden geleni yapacağım." dedim. "Kötü görünüyor muyum?"
Annem, beni biraz daha kendisine yaklaştırıp ellerini kısa ense saçlarımda gezdirip hafifçe kabartmış ardından yatıştırmıştı. Kestane rengi saçlarımın önü çeneme kadardı ve arkaya doğru kısalıyordu, hatta o kadar kısa ki ensemi açıkta bırakıyordu o yüzden şekil verme imkanı pek olmuyordu ama annem yine de bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Memnuniyetle geriye çekilip beni süzmeye başladı. "Çok güzel oldun. Hadi çabuk in arabadan. İşe geç kalmak üzereyim."
Arabadan inmeden önce annemin yanaklarına öpücük kondurup öyle indim. "İkimize de ilk iş günü ve ilk okul günü şansı diliyorum o zaman." deyip kapıyı kapattım ve araba gözden kaybolana kadar el salladım. İşte şimdi tek başımaydım.
Herkese merhaba! Seneler sonra yarım kalan hikayemi yenileme kararı aldım. Ve işte hepimiz buradayız. Hikayede ufak tefek oynamalar yapmayı planlıyorum. Eğer önceden okuduysanız bir kaç noktanın değişmiş olduğunu fark etmişsinizdir. Bir kaç olay örgüsünü de değiştirmeyi planlıyorum bu yüzden lütfen takipte kalın :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Su Vampiri
VampireNerissa bir vampirdi, bunu biliyordu ama yeterince bilmiyordu. Ne kendisini ne diğer vampirleri ne de ailesini. Bu dünyanın ne içindeydi ne dışında. Ama artık her şey değişti. Yeni bir şehir hayatını tahmin edilemez bir şekilde nasıl değiştirebilird...