BİR

38 4 3
                                    

Heryer sisli ,hiçbir şey görünmüyordu. Bir ses duydum: "buraya gel " dedi . Heryer sisli ama dağa giden yol ışık tutulmuş gibi aydınlık . Aileme doğru koşmaya başladım dağ çok yüksek değil ama tırmandıkça yükseliyor gibiydi. Ben çıktıkça dağ uzuyordu en sonunda kız kardeşim Sarel bana "sakın"dedi, "sakın yaklaşma ". Kuvvetli bir rüzgar esti gözlerimi kapattım ve açtığımda ailem kanlar içindeydi. Arkamı dönüp koşmaya başladığım bir yandan da bağırıyordum "kimse yok mu, yardım edin ...yardım edin! " ve sonra onu gördüm uzun, iri bir adam suratını göremedim. Ona koştum "hey, ailem onlara yardım et ... hey! ". Belirli bir süre hiç hareket etmedi ardındansa arkasını dönüp yürümeye başladı. Ona yetişmek için koştum "hey...hey " ancak adam beni duymuyordu. Ve hemen arkasındaki ormana girip gözden kayboldu. Orman ürkütücü ve karışıktı ama yinede o adamı takip edip o ormana girdim. Görünürde kimse yoktu adama seslendim "yadım et ... lütfen " ses yoktu , tam arkamı döndüğüm sırada biri kolumu tuttu.

"Ha, ha kim ..." rüyaymış . Sarel hala yanımda yatıyordu. Bu savaş onu düşündüğümden daha çok korkutmuş olmalı. Normalde beraber uyumazdık ama annem ve babam savaşa gittiğinden beri yanımda yatıyordu. Sareli de uyandırıp yataktan kalktın. Beraber kahvaltıya indik Sarel genelde çok konuşurdu ama birkaç haftadır ağzını bıçak açmıyordu. Birbirimize bile bakmıyor yemek yiyorduk Bugün ise anlayamadığım bir sessizliği vardı. Aniden çatalını sertçe masaya bırakıp bana döndü "Neden Merfir?" diye sordu.
" Merfir ile savaşmamızın nedenini mi soruyorsun ? " dediğimde başını aşağı yukarı sallayıp cevap bekleyen gözlerle bana baktı. Devlet meselelerini konuşmak için küçüktü ama yinede onunda bilmesi gereken şeyler vardı tabi.
"Merfirle savaşıyoruz çünkü Merfir geri istiyoruz. Biliyorsun ki Merfir eskiden Adaline lara aitti. "
"Tek nedeni bu mu cidden ?..."biraz bekledikten sonra "İnanmıyorum " dedi.
" Tek nedeni bu değil tabiki , Pitaronun kılıcı da Merfirde saklı onu da almak istiyoruz elbette ." Yüzü alayacı bir hale büründü ve bakışlarındaysa hüzün görünüyordu içini çekti ve bana döndü.
"Pitaronun kılıcı sence neden bu kadar önemli ?, bu kılıcı alınca elimize ne geçecek sanki ? "
"Sarel, o bizim atamızdan bir miras onun düşmanın elinde kalmasına göz yumamayız." Bana inanmadığını belli ederek baktı. Doğrusu ben bile şuan ki sözlerime inanmıyordum ama ona söyleyemezdim sonuçta bazı şeylerin saklı kalması gerekir.

"Bak Sarel yaşın gereği bazı şeyleri anlayamıyor olabilirsin ancak birkaç yol sonra bunlar sana daha mantıklı gelecek." Dudakları alaycı ve kızgın bir şekilde yukarı kalktı
"16 yaşındayım abla " dedi. Tatlı bir tebessüm bırakıp kafamı iki yana salladım.
"Hala çocuksun"Bu sözümle konuşmayı bitirip yemeğe devam ettik.

Kapı büyük bir gürültüyle açılana kadar sıkıntı yoktu.Bir haberci, telaşlı bir haberci. Kursa bir selam verdikten sonra:
"Prenses, kral Erdel... o -"
"O - " dedim .Devam etmesi için onu tekrar ettim
"O yaralandı . Durumu kritik ."
Doğrusu şaşırmıştım babam yıllarca savaş alanında at sürdü, kılıç kuşanıp savaştı. Daha önce de ufak tefek yaralanmalar yaşamıştı ancak ilk defa kritik bir şekilde yaralandığını duyuyorum. Başımı Sarele doğru çevirince onun korku dolu bakışlarıyla karşılaştım. Haberciye gitmesi için işaret verip Sarele döndüm.

"Benimle gel " Hızla odadan çıkıp onu savaş için kullandığımız strateji odasına getirdiğimde bana şaşkın şaşkın baktı. Bu odaya ilk gelişiydi , dolaptan bir harita çıkartıp masaya koydum.
" Sarel saraydan kaçış yollarını biliyorsun değil mi ? " Bana sanki karşısında onu okla vurmak üzere olan bir Avcı görmüş tavşan gibi bakıyordu. "Biliyorsun değil mi? " sorumu tekrarladığımda sesim az öncekinden daha yüksek çıkmıştı."Tabi ki de biliyorum ."dediğinde yüzünde anlamadığını gösteren bir ifade vardı . "Kütüphanedeki yolu da biliyor musun ?" Kaşlarını çattı,bir adım geriledi "Kütüphanedeki yol derken ? " diye sorduğunda haritayı önüne ittirip kırmızı ile çizili olan yolu ona gösterdim. "Diğer yollar seni sadece saraydan çıkarır. Ancak kütüphanedeki yolu kullanırsan Wethondan çakabilirsin." Gözlerini kocaman açmış beni dinliyordu. "Kütüphanedeki yol belirli bir yerden sonra ikiye ayrılıyor. Eğer sağ taraftan gidersen nehire ulaşırsın, O yüzden orayı sakın kullanma . Öbür taraftan gidersen de - "
" Bekle biraz"diyerek lafımı kesti." Bunları neden bana anlatıyorsun?" diye sorduğunda içimi çektim ve geriye çekilip "Eğer ben yokken saraya saldırılırsa veya herhangi bir isyan çıkarsa kaçabilesin diye tabi ki ." Su yeşili gözlerini birkaç kez kırpıştırıp:"Hayır, oraya gitmeyeceksin! " diye bağırınca sinirle ellerimi masaya vurup "Senden izin istemedim. Sarel oraya gidicem." Dediğimde gözlerinden bir damla yaşın süzüldüğünü gördüm.
"Annem demişti ki-" lafını kestim."Sarel, annemin ne dediğini boşver. Kaybediyoruz , elimizdeki son koz beraberinde gidecek olduğum beşbin kişilik ordu. "Kafasını hayır anlamında sallayıp hıçkırıklarını serbest bıraktı . "Beni yalnız bırakamazsın , b-bunu yapamazsın eğer gidersen ben ne-"
" Sarel " korkutğunu anlamak için yüzüne bakmama gerek yoktu,sakinleşmesi ve kendine gelmesi için omuzlarından tutup sarstım.

BEYAZ FREZYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin