Kingdom Diaries || Taekook

|3|

İyi okumalar:)

Jimin hyung ve Yoongi Hyung elleri ile açılan ağızlarını kapatarak şok içerisinde bana bakıyorlardı, ben de önümüzdeki masa da üzerinden buharlar çıkan çayıma bakıyordum.

"Sen ciddi misin, Jungkook?! Yanındaki bir delta baban nasıl olur da seni bir deltaya eş olarak verir!"

Gözlerimden yaşlar akmaması için mücadele verirken Jimin Hyung'un söylediği şeye bir damla gözümden damladı. Fark etmemeleri için kafamı biraz daha aşağı eğerek yüzümü kapatmaya çalıştım.

Jimin Hyung haklıydı babam her zaman beni asla bir deltaya eş olarak vermeyeceğini söylerdi. Onu kararından değiştiren şey neydi ki? Krallıkların arasındaki düşmanlığın son verecek olması mı?

Yanımda oturan Taehyung sıkılmışa benziyordu burnundan derin nefes alarak kırmızı gözlerini Jimin Hyung'un boynunda gezdirdi ve çenesinin ucuyla işret ederek, "Siz mühürlü müsünüz?" diye sordu.

Yoongi Hyung alfa sesiyle, "Evet" dedi.

Taehyung anlamış gibi kafasını yukarı aşağı sallayarak bakışlarını bana çevirdi. Gözleri yüzümde gezdikten sonra, "Kalkalım mı? Bizi merak etmesinler, yoksa seni öldürüp attığımı sanacaklar" dedi.

Her ne kadar göz devirmek istesem de saraya dönerken beni öldürebilirdi. Hiç bir ifadeyi andırmayan suratımı Jimin Hyung ve Yoongi Hyung'a çevirerek burukça gülümsedim, "Biz artık saraya dönelim Hyunglarım" diyerek ayağa kalktık.

Jimin Hyung beni sertçe çekerek sarıldı, "Sakın üzülme akışına bırak belki bir gün birbirinizi seversiniz" dedi.

Başımı iki yana sallayarak, "Öyle bir şey olmayacak hyung" dedim kendimden emin bir şekilde. O sırada arkamdan bir hırlama sesi geldi. Omzunun üstünden başımı çevirerek baktığımda Taehyung kırmızıya gözleri ile bize bakıyordu.

Yoongi hyung ile de sarıldıktan sonra atlarımıza batan güneşin kırmızı ışınları ile saraya döndük.

-

Elimdeki havluya ıslak saçlarımı kurutarak havluyu yatağımın üzerine doğru fırlattım. Makyaj masamın önündeki pufa oturarak aynadan uzayan saçlarıma baktım. Saçlarım omzuma kadar uzatmıştı.

Saçlarımı incelemeye devam ederken kapının vurulması ile "Gel" komutu verdim. İçeriye gören hizmetli kadın hafifçe eğilerek, "Kralımız ve kraliçemiz sizi yemek masasında bekliyor, prens Jeon" kafamı hafifçe sallayarak, "Peki, geliyorum. Çıkabilirsin" dedim. Önümde tekrar eğilerek odadan çıktı.

Ben de daha fazla kralımız ve kraliçemizi aşağıda bekletmemek için hızla ayağa kalkarak boy aynasının önünde durdum. Yanımda sarkan ellerim ile uzun yeşil elbisemin tüllerini düzelttim. Daha sonra ince belimdeki taşlı kemeri düzelterek odadan çıkmak için kapıya yöneldim.

Odamdan çıktıktan sonra kapımın önündeki muhafılar ellerindeki silahlar ile selam verdiler. Ben de hafifçe onlara selam vererek uzun büyük merdivenlere yöneldim.

Yemek odasına gireceğim sırada aldığım feromon kokusu ile arkamı döndüm. Taehyung kırmızı gözleri ile beni süzüyordu. Kapının önünden hafifçe çekilerek yol verdim. O benim aksime bir elini öne doğru uzatarak, "Önden buyurun prensim" dedi. Bakışlarım o sırada arkaya kaydı. Kral Kim ve kraliçe Kim'i göremeyince kaşlarım hafifçe çatıldı. Acaba hastalar mıydı?

Daha fazla uzatmamak amacıyla büyük kapıdan içeriye girdim. Babamın bakışları beni ve arkamdaki deltayı bulunca hafifçe gülümsedi. Eğilerek anne ve babamı selamladıktan sonra masadaki yerimi aldım. Taehyung da selamladıktan sonra masada benim karışama oturdu.

Babam bakışlarını Taehyung'a çevirerek, "Prens Kim, kral Kim ve kraliçe Kim bu akşam bize katılamayacak mı?" diye sordu.

Taehyung oturduğu sandalyesinde babama doğru dönerek, "Sayın kral Jeon, kraliçemiz kendini iyi hissetmediği için kralımız da eşine yardım etmek için yanında. Bu sebepten dolayı bu akşam yemeğe katılamayacaklar" dedi.

Babam kafasını aşağı yukarı sallayarak, "Pekâlâ, daha sonra geçmiş olsun dileklerimizi kendilerine sunarız" dedi.

Hizmetliler yemeklerimizi servis ettikten sonra yemeğe başlamıştık. Taehyung'un kırmızı irislerini üzerimde hissediyordum. Onunla göz göze gelmemek için kafamı tabağa gömmek istercesine aşağı eğdim. Omegam, deltası ile buluşmayı istiyordu.

-

Yemek odasından çıkarak uzun merdivenlere yöneldim. Yemek boyunca Taehyung bakışlarını benden çekmemişti. Arada babam ile krallıklar hakkında konuşuyor daha sonra gözleri tekrar beni esir alıyordu.

Odamın önüne geldikten sonra muhafızlar ellerindeki silahlar ile selam verdikten sonra odama girdim.

Üzerimdeki ağır elbiseden kurtularak beyaz ipek geceliğimi giyindim. Daha sonra yatağıma yerleşerek gözlerimi kapattım. Gözümün önüne Taehyung gelince sinirle gözlerimi tekrar açarak derin nefes alarak yatağın diğer tarafına doğru döndüm. Gözlerimi yine kapatınca gözümün önüne Taehyung'un tapılası esmer teni ve ona eşlik eden kırmızı gözleri geliyordu. Başka şeyler düşünmeye çalışsam da sürekli gözümün önüne geliyordu.

Sabah karşı yatağın bir köşesinde uyuyakaldım. O gece rüyamda Taehyung'u gördüm.

Yattığım yataktan zorla kalkarak dağılan saçlarımı ellerim ile düzelttim. O sırada odamın kapısı sertçe açılarak içeriye Taehyung ve onun omuzlarında taht kuran bir kız çocuğu ile gülümseyerek girdiler.

Benim de yüzümde gülümseme oluşunca Taehyung'un omuzlarının üzerinde oturan kız, "Baba, Taehyung babam beni yere indirmiyor!" dedi. Ağlayarak ellerini gözlerinin hizasına getirerek yaşlar akan gözlerini kapattı.

Taehyung endişe ile omuzlarının üzerindeki kızı indirerek eli ile yüzünü ıslatan yaşları sildi, "Tamam indirdim ağlama artık prensesim" dedi.

Kız ellerini gözlerinden indirerek kocaman gülümsedi, "Şaka yaptım" koşarak odadan çıkaracağı sırada, "Ben dedemin yanına gideceğim. Bugün dedem bana Jung krallığın savaşını anlatacak" dedi.

Taehyung odadan çıkan kıza gülümseyerek baktıktan sonra bakışları bana döndü. Dağılan saçlarıma güldü, "Günaydın minik tavşanım" diyerek dudaklarıma yapıştı.

Hızla yattığım yerden doğrularak derin nefesler almaya başladım. Daha sonra yatağımın yanındaki komodinin üzerindeki sürahiden bardağıma su doldurarak titreyen ellerimle suyu içmeye başladım.

•
•
•
•
•
•
Hi!
Geç geldiği için özür dilerim. Yazım yanlışı varsa affola<33
Sonra ki bölümde görüşmek dileğiyle 🙋🏻‍♀️