İyi okumalar 📍Gün ışığı yavaşça süzülürken kulübenin eskimiş tahtaları arasından, sarmaş dolaş yatan çıplak iki bedenin üzerine vurup ısıttı çarptığı teni. Uyumadan biten gecenin ardından güneş doğsa da gözlerinde uykunun zerre izi yoktu ikisinin de. İlk ve son geceleri hem vuslatın hem de ayrılığın tadını yaşatırken, Tanrı'nın günahkar çocukları olmuşlardı bir Ağustos gecesinde.
Tanrı'nın günahkar çocukları yandı ateşte küle dönene değin... O küller savruldu rüzgarla ülkenin dört bir tarafına.. Toprağa, suya, havaya karıştılar yok oluncaya dek. Bir kez kavuşmanın bedeli oldu ayrılık. Yalnız bir gece vuslata denk binbir gece sılayı yaşayacaktı, iki aşığın kaderi bu olacaktı.
"Gitmemiz lazım Jungkook'um "
"Gitmek istemiyorum, sonsuza kadar seninle bu küçük kulübe de kalalım. Sadece sen ve ben. Ne bir Kral ne de bir Prens olarak değil. Taehyung'un Jungkook'u, Jungkook'un kendinden dahi vazgeçtiği aşkı Taehyung'u olarak"
"Jungkook bana söz vermiştin, döneceğiz. Saraydakiler yokluğumuzu fark etmeden dönmeliyiz"
"Döneceğim, sözümü tutacağım. Ama önce söyle acıttım mı canını çok?"
Onunla sevişirken insanüstü bir deneyim yaşatmıştı bana. O benim olmuştu ben onun. Sabaha değin sevişmelerimize ev sahipliği yapmıştı çocukluğumun geçtiği bu kulübe. Ve dün gece de büyüdüğüm, kendimi tüm bedenimle birine ait kıldığım ve kendimi teninde tanımama sebep olan adamın kollarında yok olduğum o anlara şahitlik etmişti. Jeon Jungkook kanımı içerken ve dişlerini boynuma saplarken, içimide delip geçmişti aynı zamanda. Çığlıklarım ormanda kuşların korkup kaçmasına sebep olacak raddedeyken, aldığım zevkten ve kanıma karışan sıvısıyla yanan bedenim tir tir titremişti kolları arasında.
"Prens Jeon, Kralı'nın canının o kadar tatlı olduğunu düşünmüyorsun herhalde?"
Gülümsedi, gülüşünden öptüm. Onu öperken içim gidiyordu. Ona içim gidiyordu...
"Bağışlayın Kral'ım hadsizlik ettim. Benim Kral'ım o kadar güçlü ki bir vampirle sevişirken ona kanını içmesine izin veriyor. Kendimi kaybetmekten ve sana zarar vermekten çok korktum Taehyung özür dilerim canını yaktıysam sevgilim"
"Daha iyisi olamazdı Jungkook. Canım yansın umrumda değil. Seni seviyorum"
"Bunu duymak çok güzel, yani beni seviyor oluşun inanılmaz geliyor. Tekrar tekrar duymalıyım bu iki kelimeyi. Benim seni sevdiğim gibi her zaman beni sevecek misin bilmeliyim "
"Her zaman söyleyemesem de seni her zaman seveceğim Jungkook. Beni sevdiğini bilerek ve bu anımızı hatırlayarak sevmeye devam edeceğim. Bir gün yeniden bana düşman olsan da, aşkını unutsan da seni seviyor olacağım sevgilim inan bana"
Jungkook'un kaşları çatıldı söylediklerimle. Biliyordu ki söylediklerimin altında bir anlam gizliydi ve o dün geceden bu yana bir şeyleri içinde sorgularken ben ona veda ediyordum. Bu gerçek gizlenemeyecek kadar açıktı lakin ikimizde o an gelene kadar bunu görmek istemiyor, hüznü erteliyorduk.
"Seni unutup aşkıma ihanet eder miyim ben?"
Unutacaksın...
"Etmezsin biliyorum, biliyorum sevgilim özür dilerim. Gidelim, söz verdiğim gibi kurtaracağım seni. Sonra her şey güzel olacak, sen iyi olacaksın"
"Peki ya sen, sen iyi olacak mısın? Nasıl kurtaracaksın beni Taehyung?"
Seni kurtarmak karşısında bir bedel ödeyeceğim aşkım. Sen yaşayacaksın ama aşkımız yarım kalacak. Ben yarım kalacağım. Belki seninle yeniden karşı karşıya geleceğiz ama sen bana nefretle bakacaksın. Aşkla bakan gözlerine hasret kalacağım Jungkook. Sen boynumu aşktan bir urgana geçirirken, ben ayağımın altındaki tabureye kendim tekmeyi atacağım. Görenler beni sen öldürdün sanacak lakin ben ölümünü kendi elleriyle seçmiş bir virane aşıktan ibaret olacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Love // taekook
Fanfiction-tamamlandı- Genç Prens Jeon'un herkesten gizlediği bir sırrı vardı. O bir vampirdi...Ve yeni avı hiç şüphesiz Kim hanedanlığının yeni Kral'ı Kim Taehyung'du.. Ölmek için güzel bir yol biliyorum "Aşık olmak"...