10-Hiçbir Şey Hissetmemek'

376 36 17
                                    

Taehyung

      Aslında tedavimin nasıl olacağı hakkında bir fikrim yoktu. Sadece canımın acımasına katlanamayan bir insanım ve artık canımın acımasını istemiyorum. Ablamın dediklerine göre bu sabah bir kaç test yapmak için geleceklerdi yanımıza. Bende bunu duyduktan sonra korkudan değilde hazır olamamanın verdiği o duygu ile uyuyamamıştım. Saatin kaç olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama cidden yatakta çok sıkılmıştım.

      Hava aydınlanmıştı. Biraz hava almak iyi gelebilirdi. Yatakta doğrulup etrafıma baktığımda ablam koltukta uyuyakalmıştı. Yatağın üzerindeki ince pikeyi alıp ablamın üzerine örttüm. Sonra serumun takılı olduğu demiri tutup kapıdan dışarı çıktım. Etrafta kimse yoktu. Yavaşça yürümeye başladım. Cebimden dün doktor abinin verdiği şekeri çıkardım. İki tane vermişti birini dün yedim birini de şimdi yiyeceğim sanırım. Evet bu şekeri çok seviyordum ama kilo aldırmazdı değil mi? Bunu dert etmemem gerekirdi aslında çünkü ablam anne ve babanın artık yüzünü bile görmeyeceğimi söylemişti. Ama kilo alırsam insanlar beni sever miydi?? Ama bunun bir önemi varmıydı ki? Zaten beni seven arkadaşım yoktu.

       Elimdeki şekeri geri cebime koydum ve yürümeye devam ettim. Ayaklarımda ayakkabılarımın olmadığını fark ettiğimde her şey için çok geçti. Odadan fazla uzaklaşmıştım ve hastanenin arka bahçesine gelmiştim. Burada da kimse yoktu. İstediğim gibi çimenlere basabilirdim. Kolumdaki serumu çıkardım çünkü hem bitmek üzereydi hem de çimende yürürken onu sürükleyemezdim. Bir ayağımı beton zeminden kaldırıp çimene bastırdığımda gıdıklanan ayağım ile kıkırdadım. Tam gıdıklandım diyemezdim ama bu his hoşuma gitmişti. Diğer adımımı atıp yavaşça yürümeye başladım. Hava hafif esiyordu ama bahar esintisi denen rüzgar varya ondandı işte.

      Esen hafif rüzgar beni daha da huzurlu hissettirirken çalılıklardan minik bir kedi çıktığını gördüm. Gri renkteki boncuk gibi güzel gözleri ve siyah tüyleri ile çok güzel duruyordu. Yavaşça bacaklarımın üzerine oturdum ve ellerimi açarak gelmesi için bekledim. Küçük adamlarla yanıma gelip kucağıma atladığında hemen onu tutup sevmeye başladım. Çıkardığı mırlama sesleri o kadar tatlıydı ki sanırım şu an burada ölebilirdim. Uzun bir süre onu sevmişim sanırım. Yavaş yavaş bahçede insanlar toplanmaya başlıyordu. Sanırım odama dönmem şu anlık benim için en önemli karar olacaktı.

       Kediyi bırakmak istemiyordum. Onura kucağıma aldım ve bitmiş serumun takılı olduğunu demiri sürükleyerek hastanenin girişine yürümeye başladım. Yürürken etrafıma baktığımda hastane elbisesi giymiş bir sürü insan hemşirelerden yardım alarak yürüyor ve birbiri ile sohbet ediyorlardı. Garip geliyordu bana bu gereksiz samimiyet. Bana kalırsa insanlarla ihtiyacınız olmadığı sürece konuşmak pek akıllıca değildi. Belki de şimdiye kadar böyle yaşadığım için ben böyle düşünüyordum ancak insanlar aç gözlü varlıklardı. Kendi çıkarları için her şeyi yapabileceklerine inanıyordum. Anne ve Baba yüzünden hislerimi kaybettiğimi de biliyordum.

      Hastanenin içine girdiğimde etrafta koşturan ablamı gördüğümde neden telaş içinde olduğunu anlayamamıştım. Ablama seslendiğimde bir anlığına durup yavaşça bana döndüğünde derin bir nefes alıp yanıma gelmek için bir adım attı. Aramızda çok bir mesafe yoktu ama önünden geçen hemşireye çarptığında hemşire elindeki bardağı yere düşürmüştü. Fincanın kırılması ile etrafa yayılan sıcak kahve ayaklarımın altında kayıp gitmişti.

       Canımın acıdığını vücudum söylemeye çalışıyor ama ben hiçbir şey hissetmiyordum, ayaklarım kızardı ve bacaklarım titremeye başladı. Gözlerim acıdan dolayı dolduğunda elimdeki kedi düşüp yanmaması için sıkıca tutum ama bacaklarımın bağları çözüldü bir anda. Tam yere düşecek iken biri beni kucağına aldı ama kim olduğunu göremeyecek kadar gözlerim dolmuş ve o an odağım kedi olmuştu. Kedi'yi düşürüp yanmasına neden olsaydım ne olurdu? Güzel elleri yanardı. Canı acırdı. Gözleri dolardı. Ağlardı belkide. Canının acıdığını söylemeye çalışırdı ama biz anlamazdık onu.

       Etrafımda olan bitenle bağımı koparalı olmuştu bayağı. Beni taşıyan kaslı vücut koşuyordu sanırım. Kim olduğunu inanın bilmiyorum ama çok güzel kokuyor. Kedi elimi yalıyordu. Güldüm çünkü sanırım gıdıklanmıştım yada ben öyle düşünmüştüm bilmiyorum. Elimle gözlerimi sildim. Kafamı kaldırdığımda beni taşıyan vücudun okul müdürüm olduğunu gördüm. Okul müdürümün hastanede olup beni taşıyor olması ne kadar mantıklıydı? Belkide hayal kuruyordum. Bilmiyorum. Beni bir yatağa yatırdığında kediyi sıkıca tuttum. Bay Jeon kediyi almaya çalıştığında bırakmamıştım oda çok üstelememişti. Çok kısa bir süre bekledikden sonra Doktor Kim koşarak yanımıza geldi. Yavaşça bana yaklaştı ve eğildi.
"Taehyung, neden bir tepki vermedin? Canın acımıyor mu?" Dediğinde verdiğim cevapda hiç tereddüt etmedim.
"Canım acımıyor değil, hissetmiyorum sadece." dediğimde "biliyordum" diye fısıldadı. Ayaklarıma baktığımda içim bir kötü olmuştu. Kıpkırmızı olmuş ve bazı yerleri su toplamıştı.

      Ablam yanıma geldi ve bir kaç şey söyledi bana ama aklımdaki düşünceler yüzünden pek odakalanamamıştım. Doktor, Bay Jeon ile konuştuktan sonra yanıma geldi.

Dr.Skj: "Hemşire ablan ayaklarına pansuman yaparken benimle biraz sohbet etmek ister misin Taehyung?"

Kafamı doktoru onaylamak için sallarken hemşirenin pansumanı yapmaya başladığını gördüm. Pamukla yanan yerlere yaptığı baskılara rağmen gerçekten hiçbir şey hissetmiyor muydum yani?

Dr.Skj:"Neden kendi başına dışarı çıktın canım?"

Çok nazikçe konuşuyordu. Neden nazikçe konuşuyordu? Acıyor muydu bana? Yada kızacak mıydı? Ne cevap vermeliydim? Sadece hava almak istemiştim. Kötü bir amacım olmamıştı. Doğruları söylediğimde kızacak mıydı? Yalan söylediğimi düşünecek miydi? Düşünceler bir bir kafamda belirirken ellerim titremeye başlamıştı. Sorguya mı çekiliyordum şu an? Neydi beni geren? Kucağımda yatan kedi elimi yalayınca kendime gelmiştim.

Th:"Sadece hava almak istemiştim. Canım sıkılmıştı. Ablam uyuyordu uyandırmak istememiştim. Cidden bir şey yapmaya kalkışmadım. Gerçekten."

Hızlı bir şekilde ardı ardına sıraladığım onca cümle karşısında önce duraksamış sonra konuşmaya başlamıştı.

Dr.Skj:"Sakin ol çocuğum kızmadım sana. Sordum sadece. Hava almak istemen gayet normal. Daralmışsındır odada."

Kurduğu cümlelerden sonra rahatladığımı hissettim. Gereksiz bir şekilde gerilmiştim.

Dr.Skj:"Acı hissetmediğinin farkında mıydın?"

Kafamı sallayarak onayladım onu. Yüzündeki ifadeye bakılırsa şaşırmışa benziyordu. Ablam, Bay Jeon'un yanına oturup bizi izlemeye başlamıştı.

Dr.Skj:"Nasıl ve ne zaman fark ettin bunu?"

Cevabı söylemelimiydim? Yoksa yapacağı testler ile anlamasını mı beklemeliyim?

Doğruları söylemeliyim.

Th:"Geçen ay annenin yine buzlu küvetin içinde verdiği elektrik ile anladım."

Ablam ve bay Jeon'un ani ayaklanması ile lafımı devam ettirdim.

Th:"Normalde buzlu suya alışmıştım ama elektrik vermesi hala canımı acıtıyordu. Sonra o gün suya girdiğimde veya elektrik verdiğinde hiçbir şey hissetmedim. O zaman anladım artık hiçbir şey hissetmediğimi."

Merhabalar.
Uzun zaman oldu değil mi?
Beklettiğim için üzgünüm. Önceden de dediğim gibi düz yazıda iyi değilim. Kusurlarımı görmezden gelin lütfen. 🤗

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 23, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Zayıf | BxB ~ KookVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin