'39'

7.1K 563 190
                                        


"Hoşgeldiniz Bay Kim?"

"Jungkook nerede?"

"Kabinde efendim"

Ellerimi üstümdeki ceketin ceplerinden çıkarıp, mağazadan içeri adımlamıştım. Jungkook'a eşlik eden adamlarımın yönlendirmesiyle kabinlerin olduğu tarafa geçmiş ve önünde dikildiğim kapıyı birkaç kez tıklatmıştım.

"Bebeğim?"

"Hmm?"

"Çıkmayı düşünüyor musun?"

"Giyiniyorum bekle"

Kollarımı önümde bağlayıp, tüm gün olduğu gibi beklemeye devam etmiştim. İstediği gibi alışverişe gelmiştik. İstediği her şeyi almış ve ona tüm alışverişinde eşlik etmiştim ama yaklaşık bir saat önce onu beklememi isteyip, yukarıya çıkmıştı ve aradığımda ise gelmemem konusunda kesin konuşmuştu.

"Ne işler karıştırıyorsun sen?" kıkırdamıştı. İç çamaşırı veya benzeri bir şeyler aldığı kesindi çünkü bir Victoria Secret mağazasındaydık ve Jungkook'un buraya gelişi asla masum sebeplerden ötürü değildi. Bir şeyler karıştırdığı, beni alışveriş için zorlayışından belliydi ve açıkçası ondan gelecek her şey beni feci şekilde yükseltiyordu. Merakı bile yetiyordu.

"Bana bu mağazada sana uygun bir şeyler olduğunu söyleme Jeon!" yeniden gülmüştü.

"Sen öyle san..." içeriden kıkır kıkır gülüyordu ve bu cilveli halleri beni iyice baştan çıkarıyordu.

Kapıda dikilmeye ve onun benimle alay edişlerine daha fazla dayanamayıp, direkt kabinden içeri girmiştim. Bakışlarım anında çıplak bedenine takıldığında, beni fark ettiği gibi küçük bir çığlık atıp elindeki tişörtle üstünü kapatmaya çalıştı.

"Bekle demiştim"

"Dayanamadım"

Hâlâ elindeki tişörtle üstünü kapatmaya çalışıyor ve aynı zamanda benimle inatlaşıyordu. Kapıyı kapatıp, geniş kabinin içine girmiş ve yalnızca tişört ile kapattığı bedenini baştan aşağı süzmüştüm. Sırtmı kapıya yaslayıp, sırıtmış ve güzelliğine dalmıştım.

"Taehyung neredeyse yakalıyordun beni!" üstündeki şoku atıp, tişörtü çekmiş ve karşımda tamamıyla çıplak kalmıştı. Hiçbir zaman bundan çekinmezdi. Aksine beni bu şekilde köşeye sıkıştıracağını çok iyi biliyordu.

"Hmm... Yani bu kabinin içinde benim görmemem gereken bir şey var öyle mi?"  diyerek yanındaki kıyafet yığınını işaret etmiştim. Sırıtarak parmak uçlarında birkaç adım atmış ve  dibime girmişti.

"Geceyi bekle" alt dudağı dişleri arasındaki yerini aldığında, göz kırpmayı da ihmal etmemişti. Belinden tutup kendime çekmiş ve sıkı sıkı sarmıştım. Elleri gömleğimin yakasına tutunmuş,  oyuncu bir tavırla oynamıştı.

"Neler geçiyor aklından?"

"Seni memnun edecek şeyler..."

Büzülmüş dudaklarına yönelmiş ve narince öpmüştüm. Karşılık vermesi uzun sürmedi. Elleri yanaklarımı buldu ve iyice bana sokulup, öpücüğü yoğun bir hâle getirdi. Ara ara kalçalarını yoğurmak dışında hiçbir şekilde ileri gidecek bir adım atmamış ve o kabinin içinde sakince öpüşmüştük.

Öpücük bittiğinde ise Jungkook beni apar topar kabinin dışına atmış ve toparlanmıştı. Mağazanın dışına çıkıp, onu birkaç dakika beklemiştim. Nihayet geldiğinde ise elindeki iki torbanın içinde neler olduğunun merakıyla birlikte yemek yemek üzere oradan ayrılmıştık.

Venice B!tch | taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin