"meleğim?" Jay'in sesi boş gibi görünen dairede yankılandı. ayakkabılarını çıkardı ve yakında olup olmadığınızı kontrol etmek için kısa bir süre evin içinde yürüdü. Kapının biraz aralık olduğunu görmek için yatak odanıza doğru parmak uçlarına basar. Göz atarken, yatağın üzerinde uzanmış figürünüzü görür. acı içinde inlerken karnını tutarak. bebeğini acı içinde görmekten zevk almayarak bilinçsizce somurtuyor.
hızla yanınıza koşar, battaniyeyi üzerinizden çeker ve başınızın altından dışarı baktığını görür. başınızı nazikçe yastığınızdan kalçasına doğru yönlendirir ve küçük bir kedi gibi karnına doğru kıvrılmanızı izler. alnınızdaki kırışıklıkları silmek için başparmağını kullanıyor ve süveterinin kenarını kavradığınızı görünce kıkırdayarak başınızın üst kısmını düzleştiriyor. "ah zavallı bebeğim, nasıl hissediyorsun?" neredeyse bir çocukla konuşuyormuş gibi bir sesle mırıldanıyor. genellikle, bağımsız olduğunuzu ve kimsenin sizinle ilgilenmesine ihtiyacınız olmadığını iddia ederek bu sesi protesto ederdiniz. ama vücudunuzun sıcaklığının artmaya devam ettiğini düşünürsek, sizi sağlığına kavuşturacak birine umutsuzca ihtiyaç duyuyordunuz.
"Jayie acıyor," diye sızlandın, çocuğun tek yapabildiği, başparmağının kenarıyla yanaklarının elmasını okşarken, gözlerinde süslemeler çizerek seni izlemekti. Yüzünde sert bir his vardı ama dokunuşuna eğildin ve yanan tenindeki soğuk ellerini takdir ettin.
"uykulu musun yoksa aç mısın?" diye mırıldanıyor, her zamanki yüksek ses tonuna dikkat ederek. Uykulu olduğunu anlayacağını umarak yüzünü karnına daha fazla bastırırsın. o senin erkek arkadaşın yani tabii ki ne demek istediğini anlamıştır. başını yavaşça bacağından çekip yastığa geri koyar. yatak odanızdan mutfağınıza sızar ve etrafa saçılmış olabilecek sıvı ilaçları toplar.
temiz bir kaşık kapar ve sana geri döner. yatağın kenarında otururken, çok fazla stres yaratmadan dikkatinizi çekmek için vücudunuzu hafifçe sallar. inlemeleriniz odanın sesini dolduruyor ve jay sessizce kıkırdıyor, vücudunuza daha yakın oturuyor ve ona yaslanmanıza izin veriyor. jay tıp hakkında ne hissettiğini biliyor. onu küçümsüyorsun. ne pahasına olursa olsun bundan kaçınacaktır. ama hastaydın ve açıkçası, gözlerini bile zar zor açacak bir durumda olduğun için kriz geçirmeyeceğini düşündü.
oğlum yanılmış.
bundan yararlanarak ilacı yavaşça kaşığa döker ve yüzünün önünde tutar. ama sıvı yardımın kokusu, yüksek sesle sızlanmanıza, başınızı öne eğmenize, kollarınızı göğsünüzün önünde kavuşturmanıza neden oldu. jay olumlu bir tonda konuşmadan önce yüksek sesle iç çekiyor.
"Meleğim, ilacını almalısın, bu seni daha iyi hissettirecek."
hala ikna edici değil. işte seviye 2 geldi
"Eğer alırsan yaptığım tüm lezzetli yemekleri yiyebilirsin, yemek pişirmemi sevdiğini biliyorum~" şarkı söyler gibi bir sesle 2. denemesini yapıyor. şimdi başını diğer tarafa çeviriyorsun, gözler sımsıkı kapalı ve dudaklar somurtmak için dışarı çıkmış. Senden dökülen yumuşak bir şey yok. jay son fikrini bulur.
"İlacı alırsan bütün gece sarılabiliriz. Sana iyileşmen için ihtiyacın olan tüm öpücükleri ve kucakları vereceğim, kulağa nasıl geliyor hm? jay soft'u görmek nadir görülen bir manzaraydı. Sevgilinizin hastayken sizi sevgisine boğması fikri size çok ideal geliyordu. bu yüzden biraz tereddüt ederek, ağzını açıp seni beslemesine izin vermek için eğilirsin. sonra jay sana bir bardak su uzatıyor ve küçük bir kedi gibi başının üstüne vuruyor ve senin tiksintili ifadeni izliyor.
vücudunu ona doğru deviriyorsun, gözlerini kapatıyorsun ve kollarını onun boynuna doluyorsun. ona rahatça yaslanabilmeniz için vücudunuzu hızla değiştirir. başınızı boyun girintisine yaslamanıza izin veriyor. gözlerini uykulu yüzüne indirir. yanaklarınız kırmızının doğal bir tonuna boyanmıştı. Kirpiklerin yanağının üst kısmına değme şeklin. el jay'in süveterinin altını kavradı. Bütün bunlar onun kalbini titreten şeyler.
yüzünüze yumuşak ve tatlı öpücükler konduruyor ve düşüncesizce saçınızın uçlarıyla oynuyor. dinlenmeni izliyor ve ihtiyacın olduğunda seninle günlerce ilgileneceğini fark ediyor.
•*•
