Medya: Almira Sezen Karakterini içerir.
Kızıl saçlı kız, sisli bir ormanda nefes nefese koşuyordu. Arkasından gelen karanlık onu yutmak üzereydi ve ormanın içinde yönünü kaybetmişti. Birbirine benzeyen sık ağaçların arasından sızan ışık, ona az da olsa bir umut veriyordu. Belki de çıkışa yakındı ve kurtulabilirdi. Ama aksine nereye giderse gitsin arkasındaki karartı da onu takip ediyordu.
Siyah siluet ona her an dokunabilecek, onu sürükleyebilecek ve onu yok edebilecek yakınlıktaydı. Almira, onun nefesini hissedebiliyordu ve bu durum bedeninin istemsiz bir şekilde titremesine yol açtı. Neden burada olduğunu, neyden veya kimden kaçtığını bilmiyordu. Sadece koşması gerektiğini hissediyordu. Koşmak, hayatta kalmak için tek şanstı, aksi halde ölüm kaçınılmazdı.
Birden, önünde uçsuz bucaksız bir uçurum belirdi. Kızıl saçlı kız son anda durmayı başarsa da arkasından gelen karanlık onu yakalamıştı. Almira, çığlık atarak uçurumdan aşağı düştü. Gözleri karardı. Sonra, bir ses duydu.
"Onu uyandırmamız lazım." diyen kız sesiyle yavaşça gözlerini açmaya çalıştı ama başarılı olamadı. Başucunda duran ikilinin ufak bir tartışma yaşadığını duyabiliyordu. Onları göremese de seslerini duyuyor ve varlıklarını hissedebiliyordu.
''Ben onu asla uyandırmam. Geçen sefer ne olduğunu unuttun mu? Kusura bakma abi, can güvenliğimi tehlikeye atamam.'' dedi tok bir ses. Bu ses, kuzeni Alp'e aitti. Alp, onun teyzesinin oğluydu ve genç adam çocukluktan, ailesini kaybettiğinden, beri onlarla yaşıyordu. Çoğu zaman şakacı ve neşeli bir adamdı ama mevzu bahis Almira ve uykusu olunca akan sular dururdu. Uyku, Almira'nın kırmızı çizgisiydi ve o çizgiyi geçen onun gazabına uğrardı.
Gözlerini yavaş yavaş açmaya çalıştı ama göz bebekleri ortamdaki fazla ışıktan dolayı küçülmüştü. Gözlerinin parlak ışığa alışması için bir süre bekledi. Sabahın bu saatlerinde sanki evrendeki güneş bir tek onun odasını aydınlatırmış gibi güneşin bütün ışınları onun odasını, bilhassa yatağını işgal ederdi. Elleriyle güneşi engellemeye çalışırken yattığı yerden hafifçe doğruldu.
''Bu dünyadaki varlığını sonlandırmak isteyen kişi kim acaba?'' dedi sinirli bir şekilde. Sesler bir anda kesildi ve ortama derin bir sessizlik hakim oldu. Pencere tarafında oldukları için Almira onları beyaz siluetler halinde görüyordu ama kim olduklarını anlamıştı. Birkaç saniye sonra görüntü netleşti ve Almira, karşısında yaramazlık yaparken yakalanmış çocuklar gibi duran ikiliyi gördü.
Alp, daha fazla bozuntuya vermeden gülümsedi ve "Sana da günaydın, kuzen! Biz de seni uyandırmaya geldik. Hani okula gitmemiz lazım ya." dedi. Almira'nın onlara attığı sinirli bakışı fark edince ''Gerçi, sen kendi kendine uyanmışsın zaten.'' diye ekledi. Peri ise beden ve ruh sağlığı açısından sessizliğini korudu.
"Beni rahat bırakın!" dedi Almira, bugün de suratsızlığı üzerindeydi. ''Ayrıca bu perdeleri hanginiz çekti?'' Sesi, oldukça tehditkar bir biçimde çıkmıştı. Karşısındaki ikili sesli bir şekilde yutkunarak birbirlerini işaret etmeye başladılar.
''O yaptı.'' dediler aynı anda, ardından ''Hayır, sen yaptın!'' diyerek birbirlerini suçlamaya başladılar.
Almira, karşısındaki ikilinin sabah sabah enerji dolu hareketler sergilemelerini izlemeye dayanamadı ve ''Yeter!'' diyerek susturdu. ''Güneş ışığı eşliğinde uyanmaktan hoşlanmadığımı biliyorsunuz.''
Peri sessizliğini bozarak ''Ne olacak sanki? Hem bak güneş giren eve doktor girmez diyorlar.'' deme gafletinde bulundu. Alp, dudaklarını birbirine bastırarak kafasını ritmik hareketlerle sağa sola salladı. Peri için yolun sonu gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Kafalı Kız
WerwolfKırmızı Kafalı Kız ve Luna'nın kanından olan adamın orman sınırlarını aşan efsanevi hikayesi. Almira nam-ı diğer Kara Prenses, gotik değildi belki ama siyahtan başka renk giymediğinden bu lakabı almıştı. Kendisine Kırmızı Kafalı Kız denmesinden hiç...