Dün annemler gittikten sonra yatmıştım. Şimdi ise şirkete gidiyordum. Şirkete girdiğimde Jake'i görmemenin mutluluğuyla odama çıktım.
İçeri girdiğimde odamda Beomgyu vardı. Tebessüm edip "Günaydın efendim." dedi ve elindeki kahveyi bana doğru uzattı. "Günaydın Beomgyu." dedim ve elindeki bardağı aldım. "Teşekkürler kahve için." dedim. "Ne demek." dedi. "Aslında sabah gelmiştim ama sizi odanızda bulamadım."
"Mesai saatim şimdi başladı. Sen erken gelmişsin."
"Anladım efendim." dedi ve tekrar gülümsedi. Kapım çalınca ikimiz de kapıya doğru döndük. "Gir" dediğimde içeri giren Jake'ti. Elinde birkaç dosya vardı. "Günaydın Heeseung-" dediğinde Beom'u gördü.
"Ne yapıyorsun burada Beomgyu?"
"Özür dileri-"
"Kahve istemiştim onu getirdi." dedim ve elimdeki bardağı hafifçe havaya kaldırıp gösterdim.
"Anlıyorum ama Beomgyu sizin asistanınız değil Heeseung Bey haddimi aşmak gibi olmasın ama."
"Sen gidebilirsin Beomgyu." dedim. Beomgyu eğilip odadan çıktı.
"Seni ilgilendirmeyen işlere karışma Jake."
"Asistanımı kullanman beni ilgilendirir Heeseung."
"Neyse yine ne istiyorsun?"
"Halledilecek birkaç dosya var onları getirdim. Asistanımı kullandığın için kendim getirmek zorunda kaldım."
"İyi bırak masaya." dedim ve koltuğa oturup bilgisayarı açtım. Jake geldi ve dosyaları masaya bırakıp masanın önündeki koltuklardan birine oturdu.
"İşin yok mu senin niye burdasın?"
"İşim mi? Boyumu aşacak kadar dosya var."
"Ee niye hâlâ buradasın?"
"Bilmem." dedi. Sonra masaya koyduğu dosyaları yere atıp bilerek yapmasına rağmen "Kusura bakma elim çarptı." dedi.
"Topla şu kağıtları."
"Bana yaptırmak yerine kendinize bir asistan mı bulsanız?" dedi ve kapıya doğru ilerlemeye başladı. Ayağa kalktım. Tam kapıyı açacaktı ki kapıyı elimle kapatıp "Yerdeki kağıtları toplamanı söylemiştim."
"Ooo Heeseung Bey'e bak sen."
"Boş sözlerini dinlemeyeceğim Jake. Kağıtları topla ve git."
"Ya toplamazsam?"
Elimi kapıdan çekip duvarla arama Jake'i arama aldım. Şaşırmıştı. "Tama-" demesine kalmadan odaya biri girmişti. "Heeseung Be-" demiş ve bizi öyle görünce kalakalmıştı. Jake hemen kolumun altından çekilmiş ve kağıtları toplamaya gitmişti. "Efendim?" diye sordum. "Toplantınız vardı da."
"Tamam geliyorum sen çıkabilirsin." dedim. Kapıyı kapattıktan sonra Jake'e döndüm. "Topladım kağıtlarını." dedi.
"İyi git şimdi."
Hiçbir şey demeden çıktı odamdan. Ben de o gidince toplantıya gittim.
Toplantıdan çıktım. Odama gittiğimde telefonuma bir mesaj geldiğini farkettim.
Minho
Minho:
Aşağı in.Telefonumu bırakıp ceketimi aldım.
*Jake'in ağzından*
Heeseung hızlıca önümden geçip gitti. Üstünde ceketi vardı. Dışarı çıktığını anladım ve arkasından gittim. Dışarı çıktı ben de arkasından çıktım. Birini gördü ve koşup sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Still With You | Heejake
FanfictionÇocukluktan düşman olan iki kişi yıllar sonra aynı yerde çalışmaya başlarlar ama biri çok değişmiştir.