Vaktinde çok güneş vurduğu için midir nedir beynim büyük bir sanrı içinde. Olmayan dalga seslerine martı sesleri karışıyor yer yer. Güverteyi döven denizi bile duyuyor gibiyim.
Yıllarca denizde olmanın getirdiği sallantı, kuma batmış teknenin kalasları üzerinde bile kaybolmuyor üstümden. Sarhoşluk mu bu? Bir damla bile içki içmeden? Yoksa yalnızlığın getirdiği deliliğin ayak sesleri mi?
Neyi biliyorum ki bunu bileceğim. Boş kadehimi kaldırıyorum bir kez daha olmayan denize. Güneşe.
Beynimin gerilerinde kalmış bir hatıra sesleniyor bana. Burn. Tayfamın bana seslenişi. Burn.
Sahi ya Burn. Noldu sana? O sönmez denen ateşine ne oldu? Hani yakıp yıkıyordun ortalığı? Geminde olanlar o denizi kaplayan ateşinden bir gram zarar görmezken, karşında kimse duramazken nasıl da söndün? Nasıl da söndün ama.
Bırak kasıp kavurmayı, sigaranı yakmak için bile çakmağa ihtiyacın var artık. Ağaç bile yansa ardında kor bırakır. Sen söndün de kor bile kalmadı geriye.
Sahi. Nasıl söndün? Bir damla su bile değmeden bedenine, ardında duman bile bırakmadan nasıl söndün?
Simsiyah bir adamsın şimdi. Başında ki eski kaptan şapkan bile siyah. Tepende ki gök gibi siyah. Bir silüetten ibaret. Tıpkı bir gölge gibi.
Eski benliğin gölgesi, olmayan bedenini takip ediyor. Beden var olmadan gölge sürüklenebilir mi? Ya da dur.
Çoktan gölgenin kendisi oldun sen. Bak işte bu sana daha çok yakıştı. Burn gibi havalı ve iddialı değil. Sade ve boş. Tıpkı senin gibi. Olduğun gibi.
Başından beri olması gerektiği gibi.
Hak ettiğinle otur. Hak ettiğin kadar laf et. Fazlası mı? Gördün işte fazlasını. Elini uzattın ve yok ettin yok oldun.
Tonlarca hata ettin. Boyundan büyük işlere kalkıştın ama yaptığın tek iyi bir şey vardı. Sevmek. Sadece sevmek de değil doğru kişiyi sevmek.
İlk defa sevdiğin kişi tarafından sevildin. İşte o doğru kişiydi. Sen denizi sevdin, denizde seni. Ama bak şimdi. Ne deniz kaldı ne güneş. Söndü ateşin.
Sevginle baş başa kaldın.
Kendimle olan konuşmamda boş kadehe daldı gözlerim. Bir söz vardı o doldu beynime.
Ben sadece seni değil seni sevmeyi bile sevdim. Ne kadar doğru. Denizi sevmek değildi mesele. Onu sevmeyi bile severdi aşık insan.
Yoksa aşk öldürür adamı bilirim. Öyle bir oturur ki içine sana yer kalmaz. Ama sevmeyi bile seversen avutabilirdin yüreğini.
Varsın denizim olmasın. Kara gemimin oturduğu şu bucaksız çölde kum tepelerini sen diye hayal ederim. Varsın ateşim sönsün bu gölge bedenimi hayalini aydınlatmak için süslerim.
Varsın sen olma. Bu zerdüşt sensizliğin içinde ki sana bile razı.
Kaptanın seyir günlüğü.
Gün; bilinmiyor.
