Bölüm 14 : Yargı

10.1K 1K 1.1K
                                    

Agnes Obel: Familliar

Bizim aşkımız kimselerin göremediği bir hayalet.
Bu bir tehlike.
Bütün gölgeleri tutmaya devam edersen, karanlıkta kim olduğumuzu unuturuz.

İyi okumalar, Zamansızlar! Bol yorumlarınızı bekliyorum<3

-

Aklımdakileri ilk yazıya döktüğümde on yaşındaydım.

Her şey bir kendime ve hayata dair bir arayışla başlamıştı. Aradığım şeyleri içinde yaşadığım dünyada bulamayacağımı anlayınca zihnimde başka dünyalar yaratıyordum. Sonra bunları yazmak istedim çünkü tekrar tekrar okuyarak yaşamak istiyordum. Kitap yazmaya dair bir bilgim yoktu, yazarlık ne onu bile bilmiyordum. Yazdığım notların aslında bir roman için ön hazırlık olduğunu büyüyünce fark edecektim. Bir tutkuydu. Sonrasında koca bir yangın dönüşecek bir kıvılcım.

Her mevsimin kokusunun bende uyandırdığı hisler başka olurdu. Sonbaharda çok dokunaklı bir aşk hikâyesi, yazın ise daha coşkulu ve arkadaşlığı da kapsayan bir genç kurgu yazmıştım. Şimdi ise buradaydım...

Son kurgumun içinde...

Tarihi bir aşk romanı...

Ve o romanın baş kötüsü olarak tasarladığım kişi şu an arkamda duruyordu.

Gerçekti, yaşıyordu. Tuniğinin ipek kumaşı omuzlarıma sürtünürken nefesi kulaklarıma vuruyordu. Zihnim son cümlesiyle kısa bir an öyle bir durdu ki sadece onun sesi aklımın duvarlarında eko yaptı.

Bir kitap yazmanı istiyorum, prenses.

Bir kitap yazmanı istiyorum.

Kirpiklerimi indirip masada duran kâğıtlara bakarken vücudum sanki o kadar çok yükselmişti ki bulutları da aşmış, oksijenin olmadığı semalara çıkmıştı. Sakin kalmak için soluk almaya çalıştığımda göğsüm kabardı. Saçımdan gelen gül sabunu kokusu onun fırtınasıyla dağılmış, burnum tamamen onun kokusuyla dolmuştu.

Yavaşça, çok ama çok yavaşça bir cümle daha kurdu ve daha sonra bu ana dönüp baktığımda nasıl titremeden durabildiğime hayret edecektim.

"Zihninde sakladığın gizli dünyalara sızmak istiyorum."

Sanki benliğimin en gizli odalarına açılan kapıdan içeri soğuk hava yayılmaya başlamıştı. Hayır, bundan çok daha fazlasıydı. Zihnimde benim bile keşfetmediğim bambaşka yerlere sızmaya çalışıyordu.

Belki beni iyileştirecek bir ilaç olabilirdi belki de infaz edecek bir zehir. Blake hakkında bir hüküm veremiyordum, onun aklında nasıl bir dünya sakladığını asla bilemezdim.

Peçesinin ardına saklanan Gölge'ydi fakat ben asıl Blake'i göremiyor gibiydim.

Gözlerim hâlâ masada duran kâğıtların üzerindeydi, parmaklarım hafifçe onlara dokundu. Ne yazabilirdim? Onun okuyacağını bilerek zihnimdekileri kelimelere dökebilir miydim?

Hayır.

Kollarında uykudayken onu hançerle.

Onu kendine âşık et ve gardını indirdiğinde öldür ya da senin için ölmesini sağla.

Böyle cümleler aklımda dönerken nasıl yazabilirdim ki?

Zihnimde gerçek hayattan kaçmak için bir dünya vardı fakat şimdi o dünya gerçekliğin ta kendisiydi. Bu zamanda her adımımın sonu felakete çıkabilirdi, bu yüzden aklımın içindekileri her şeyiyle açık edemezdim.

ZAMANSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin