Bölüm 3

13 0 0
                                    

Jeonghyeon sınıfa girdiğinde hiçbir tanıdık yüz olmamasıyla derin bir nefes aldı. Yeni insanlarla tanışmak biraz baş ağrıtıyordu. Hem kimseye karşı kaba olmak istemiyor hem de herkesle bir anda çok yakın olmak istemiyordu. Gerçi ne istediğinden kendisi de pek emin değildi. Hoca kendisini tanıtmak için fırsat verdiğinde adını söyleyip tanıştığımıza memnun oldum diyerek kestirip attı. Sonuçta zamanla tanışacaktı herkesle. Sınıfta sıralar ikişerliydi ve tek bir boş sıra vardı. Sarışın olan bir çocuğun yanına geçti. Çocuğun yanına geçtiğinde en azından adını söylemesi için beklemişti ama çocuk onunla göz teması bile kurmamıştı. Nezaket kurallarına önem verilen bir çevreden geliyordu ve böyle şeyler onun için çok önemliydi ama bozuntuya vermemeye çalıştı. Belli ki çocuk pek de insancıl birisi değildi.

Jeonghyeon'un ayılıp bayıldığı matematik dersi hocanın sıkıcı anlatımıyla iyice kötüleşmişti. Tahtaya çıkıp anlatsa hocadan çok daha iyi anlatacağına emindi. Dikkatli bakınca sınıfta kimsenin hocayı dinlemediğini fark etti. Hoca arkasını dönmeden ders anlattığından herkes ya telefona bakıyor ya da arkadaşlarıyla fısıldaşıyordu. Sınıfın bir ucundan diğer ucuna kağıt gönderenler bile vardı. Göz ucuyla sıra arkadaşına baktığında onun da önündeki kağıda dik dik baktığını fark etti. Bir geometri sorusuydu ve üzerindeki silgi izlerinden çözmek için çokça uğraştığı belliydi. Önündeki kağıda sorudaki şekli çizip biraz uğraştıktan sonra cevaba hızlıca ulaşmıştı. Ona cevabı söylemesinin doğru bir davranış olup olmayacağından emin olmasa da o an aşırı sıkıldığı için söylemeye karar verdi. Yanındaki çocuğun omzuna dokunduğunda bir anda çocuk yerinde ufak bir zıplayış yaşamıştı. Kendisine açılmış kocaman gözleriyle baktığında sevimli olduğunu düşündü. Normal bakışı keskindi ve davranışları soğuktu ama bu tepkisi kesinlikle daha da insancıldı. Elindeki sayfayı çocuğun önüne iteledi. Çocuk bir kağıda bir ona baktıktan sonra tekrar kağıda baktı ve  kendine gelince çözümü incelemeye başladı. En sonunda anlamış olacak ki renkli tükenmez kalem ile çözümü sorunun üzerine not aldı.

"Teşekkürler."

"Rica ederim."

Fısıldayarak gerçekleşen bu konuşmanın ardından sıraları tekrar sessizliğe büründü. İkisi de boş boş önündeki sıraya bakıyordu. Jeonghyeon tam çocuğa adını soracaktı ki zilin çalmasıyla bu planı sekteye uğradı. Hemen ön sıralarında oturan iki çocuk ayağa kalktı ve mavi saçlı olan bariz bir şekilde yanındaki çocuğa seslendi.

"Ricky gelsene teneffüse çıkıyoruz."

Yanındaki çocuk ayaklandığında sonunda adını öğrenebilmişti.

Ricky ilk teneffüs olduğundan bahçeye çıktı. Hanbin'in elinde üç tost ve bir sütle kantine gelme çabasını Taerae ile izleyerek eğleniyordu. Hanbin zar zor banka oturduğunda söylendi.

"Çok yardımcı oldunuz ya sağ olun var olun."

"Ne demek aşkım her zaman."

Bu yanıtıyla Hanbin'den küçük bir yumruk yese de gülümseyerek tostundan ısırık aldı. Arkadaşlarıyla uğraşmayı seviyordu. Yanında oturan Taerae ise her zamanki gibi dedikodu için hazırdı.

"Eee sınıfa gelen yeni çocuk hakkında ne düşünüyorsun?"

"Hiçbir şey düşünmüyoruz Tae."

"Sana sormadım zaten Bin. Ricky sen ne düşünüyorsun?"

Ricky umursamazca omuz silkti. Cidden pek umursadığı söylenemezdi.

"Takıldığım bir soruyu çözmeme yardım etti. Ne bileyim iyi birisi gibi."

"Aşık bence sana."

"Sadece sorusunu çözmesine yardım etmiş salak mısın kanka?"

"Sen var ya hiçbir şey anlamıyorsun."

"Ya da sen abartıyorsun. Bu kadar her şeyi dramatize etmen çok komik."

"Sus be salak."

İkisi günlük tartışmalarını yaparken Ricky sadece tostunu yemeye odaklandı. Yeni insanlarla tanışmakta pek iyi olmadığından yeni sıra arkadaşı ile de sağlıklı bir iletişim kuramamıştı. Lisenin başından beri toplamda iki yakın arkadaşı vardı. Sınıf arkadaşlarının onun hakkında soğuk/egoist gibi söylemlerde bulunduğunu biliyordu ama gerçek bu değildi. Yakın olmadığı kişilerle konuşurken eli ayağı birbirine dolanıyor, ne yapacağını bilemiyordu. Özgüvenli bir duruşun altına bütün bu endişelerini sığdırarak hayatını devam ettiriyordu. Ayrıca her şey yeni bir şeyle başlardı, Ricky bunu biliyordu. Yeni bir yere gitmek, yeni bir şey satın almak ya da yeni birisiyle tanışmak... Bütün bunlar paralel evrende yeni evrenlerin doğmasına sebep olurdu. Yenilik çoğunlukla iyi olarak düşünse de kötü de olabilirdi. Belki de başka bir evrende bu yenilik yüzünden ölüyordu, bunun olmadığını kim ispatlayabilirdi? Yeni sıra arkadaşının olması da hayatındaki küçük ya da büyük bir şeylerin değişmesine sebep olacaktı. Ama bunun için fazla hevesli olmaya gerek duymuyordu. Zamanın akışına bırakırsa bir şeyler rayına otururdu.

Riçh karizma hendsım Where stories live. Discover now