"BİR PARÇA UMUT" adlı hikaye tamamen bana ait olmakla beraber tüm hakları saklıdır. İzinsiz kopyalayan veya çoğaltan kişiler hakkında yasal işlem başlatılacaktır.
Yaşına rağmen hala genç duran Dilara kızının jimnastik gösterisine gidecekti. Kızı için aylar önceden bir hoca tutmuştu. "Nida hazır mısın kızım" kız adeta yerinde zıplayarak "birincilik ve madalya içinmi? tabiki sultanım". Kadın kızının bu hallerine gülümsedi . Genç kız sevinçle taksiyi çağırdı. Taksiye gideceği adresi verdiler. Adam telefondan hararetli bir şekilde konuşurken yola bakmıyordu Nida ve Dilara'nın uyarılarını göze almıyordu.Bir müddet sonra korna sesleri duyuldu. Arabanın lastiğinden bir ses duyulup araba viraja çarptı.
*~*
Dilara "Kızım iyimi doktor bey görmek istiyorum onu" diye sorunca "kızınız çok kan kaybetmiş. Kızınızın kanı aileden kimseyle uyuşmuyor. Arh- ailenizde hiç varmı bir daha düşünün" deyince kadın hafızasını yoklamaya başladı. Ama bir türlü hatırlayamıyordu. Çaresizlikle "ah bilmiyorum...bilmiyorum peki şimdi napacağız" dedi. "Bakın kızınız hastanede karışmış olabilir. Mahalesef ülkemizde bu çok sık oluyor. Emin olmak için DNA testi yapmamız lazım. Biz kan aramaya devam edeceğiz. Bu sırada sizden bir saç tutamı istiyorum" kadın doktorun acımasız sözlerinden bir şey anlamıyordu. Sinirle saçını çekti. Bu sırada eline bir tutam saç geldi. Kadın elindeki saçı doktora uzattı. Doktor kadından aldığı saçı cebinden çıkardığı ağzı çıtçıtlı poşete koydu. Üzerine beyaz bir etiketle DİLARA ILGAZ yazdı.
*~*
Tam iki saat olmuştu. Hastanede ardı ardına kan anonsları yapılıyordu. Bu iki saat içinde eşi Hakan gelmişti. Oda aynı şekilde saç teli verdi. Şuan kan bankasına gitmişlerdi. "Dilara hanım Dilara hanım çok şükür aradığımız kan bulundu" Dilara sevinçle ayağa kalktı Telefonunu cebinden çıkararak evlerindeki şoför Ahmet'i aradı. "Alo... Evet. Evet çok şükür durumu iyi... Kan bulundu...çek getir kan veren kişiye vereceğiz" deyip kapattı. Kısa bir süre sonra adımlarını bana doğru yönelten yürüyerek ama adeta koşarak gelen Ahmet geldi. Kadın adamdan aldığı çeki alıp, çantasından babasından kalan altın kaplamalı tükenmez kalemi çıkardı. Bu kalemi sadece şansa ihtiyacı olduğu zaman kullanırdı. Çünkü bu kalemi kullanması bir nevi babasından yardım istemekti. Kıyamazdı bu kalemi kullanmayı. Kalemi öpüp besmele çekti.Çeke ***50.000***** yazıp imzaladı. Ağır hareketlerle oturduğu hastane sandalyelerinden kalkıp doktorun odasına doğru ilerlemeye başladı. Kapıyı tıklatıp içeri girecekti fakat içeride ziyaretçi olduğu için müsade isteyip çıkıyordu. Onu durduran şey doktorun tok sesiydi." Dilara hanım lütfen gelin kızınıza kan veren Esra Kaçak ile tanışın."merhaba" dedi kadın karşısında bulunan yardımsever küçük kadına. Çünkü kızıyla aynı yaş olsa gerekti. Esra Dilara Ilgaz'ı karşısında görünce şaşırdı. Bu kadını tanımıyordu,sadece cemiyette çok tanınan bir mimar Hakan'ın eşiydi,ayrıca magazin dünyasının ünlü isimlerindendir.Esra seslice yutkundu,bir şey demesi gerektiğini anlayınca "merhaba" dedi. Sessizlikten paslanmış odanın içini telefon melodisi doldurdu. Esra pantolonun arka cebinden telefonunu çıkardı. "Müsaadenizle" diyerek telefonu açtı. Aramayı sonlandırınca hemen Dilara hanımın yanına gitti. "Ah! Kusura bakmayın kardeşim ateşlenmiş gitmem gerek" diyerek odadan çıkmaya yelteniyordu kadının sözleri onu durdurdu "Yarın Moda cafede saat 13.00'da" dedi. Dilara hanım böyleydi her zaman emrederdi,karşısındaki çalışanı olsada olmasada.
Her şeyi anlamanız için Ön bölüm denilen saçmalık ürettim. Okuyanlar vote vermeyi unutmayın. Hepinizi seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Parça Umut
Romanceiki kız...Doğmadan kimliklerini kaybetmiş ruhlarının ışığını söndürmüş peki bu iki kız aşık olursa... tıpkı bir kadehte iki farklı içki gibi karışsa...