bu evde birşeyler var küçük. nasıl anlatacağımı, hangi cümle ile tarif edeceğimi bilmiyorum, ama boğuluyorum. sanki böyle kocaman bir el boğazımı sıkıyormuş gibi ya da iliklerime kadar çamurla dolmuşum gibi. sırf nefes alıp verdiğimi görmek için içtiğim sigaralar zehirden beter. duvarların rutubetindendir belki diyorum, koridorun darlığındandır ya da. ama değil sanki. hava üstüme üstüme geliyormuş gibi hissediyorum. hava nasıl üstüne üstüne gelir insanın? balkona çıkıyorum, camları kapıları açıyorum. hani belki bi' ihtimal. ama yok. bak boğuluyorum dedim ama boğulmaktan öte birşey bu. izahı yok, akla sığar bir yanı yok. kutu kadar oda yirmi katlı binanın enkazıymış, bende altında sıkışıp kalmışım gibi. anlatabiliyor muyum bilmiyorum ama, sığmıyorum hiçbir yere. senin soğuğundaki hayat hiçbir yerde yok küçüğüm. ben hep sana gelsem olmaz mı?
- desamor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
abis.
Randomküçüğüm, seni sevmeye nerden başlanır bilmiyorum. sevmediğim dirilerden, sevdiğim ölülere kadar, bu ince hüznü kaburgamın altından sana sunmak isterdim.