Bölüm 4

107 5 0
                                    

SERENAY'DAN...

Engin sonunda bana aşkını itiraf etmişti ve benim kafamdaki bütün soru işaretleri silinmişti. Onu ilk defa bu kadar mutlu görüyordum. İnsanların mutluluklarının sebebi olmak kadar güzel bir şey yokmuş. İşte bu duyguyu da ilk kez bana Engin yaşatmıştı. Bana aşkını itiraf ettiğinde neredeyse küçük dilimi yutacaktım. O kadar çok heyecanlanmıştım ki. Onun da heyecanı benim gibi gözlerinden okunuyordu. Ama bu his Engin'in titreyen ellerimi kalbinin üstüne koyarak;

''İşte burası senin.'' demesiyle silinip gitmişti. Sanki hayatım boyunca bu kadar güzel bir cümle duymamış gibi hissettim.

Engin elimden tutarak oturduğumuz masaya götürdü. Masada Deniz, Kerem ve Bora vardı. Deniz ve Bora sohbet ederken onlardan biraz uzakta oturan Kerem ise içki içiyordu. Deniz bizi el ele görünce donup kaldı. Biraz yüzü düşmüş gibiydi neden böyle yaptığını anlayamamıştım. İçimdeki coşkuyu dışa vurarak yüksek sesle bağırdım;

''Her şeyden çok sevdiğim adam şuan yanımda ve elimi tutuyor bundan daha güzel bir şey var mı!''

Kerem aniden ayağa fırladı ve hızla kapıya doğru giderek uzaklaştı. Kerem'i daha yeni tanımıştım ama çok sevmiştim. Sempatik ve espriliydi. Ayrıca sosyal biriydi de.

Haberi duyunca masada Bora dışında kimse sevinmemişti. Kerem ayağa fırlayarak gitmişti, Deniz de yüzünü düşürmüştü. Bora ayağa kalkarak aynı anda ikimize de sarıldı, sonra Engin'e dönerek;

''Tebrik ediyorum kardeşim, senin adına çok mutlu oldum.''

''Eyvallah kardeşim.''

Önce bakışlarımı Deniz'e çevirdim, daha sonra yanına oturdum.

''Yoksa bu habere sevinmedin mi ?''

Tam ben soruyu bitirdikten sonra Engin ve Bora kalkarak dışarı gideceklerini söylediler.

''Sana soruyorum Deniz neden böyle yüzün birden asıldı merak ediyorum.''

''Bu kararından emin misin Serenay?"

''Evet, neden emin olmayayım ki. Sende biliyorsun ki Engin benim aşık olduğum adam. Neden böyle söylediğini anlayamadım doğrusu.''

''Bence bu kararı almadan önce iki kere düşünmeliydin Serenay. Çünkü Engin'in halini biliyorsun ve onu seni mutlu edemez.''

''Evet biliyorum yaşadığı kötü şeyler var ama ben onu, onun da beni mutlu edebileceğine inanıyorum. Böyle söylemene gerçekten çok üzüldüm ve hala nedenini de merak ediyorum.''

''Çünkü ona aşığım!''

Deniz'in son söylediğini hoparlör de çıkan sorun nedeniyle duyulan cızırtı nedeniyle duyamamıştım. Tekrar sorduğumda ise hiçbir şey söylemeden oturmaya devam etti.

''Buradan bize gidelim lütfen Deniz.''

''Bugün olmaz.'' Diyerek kabul etmese de ısrarlarım karşısında bu kararını diretemedi.

Ayağa kalkarak Engin ve Bora'nın yanına gittik.

''Kerem nerede gördünüz mü?'' diye sorduğumda Engin önce ters bir bakış atarak cevapladı;

''Bilmiyorum görmedim.''

''Hadi gidelim artık geç oldu.''

Hep beraber arabaya bindik önce Bora'yı bıraktık. Daha sonra bizim evin önüne geldik. Deniz'e anahtarı verdim ve hemen geleceğimi söyledim.

''Yarın okulda görüşmek üzere Engin Kılıç.''

''Seni çok seviyorum.'' Diyerek sarıldı. Nedense Deniz tarafından izlendiğimi hissederek tedirgin oldum.

''Ben de çok seviyorum.''

Deniz'in yanına doğru gittim. Kapıyı açarak eve girdik ve odama doğru yöneldik. Kapıyı kapatır kapatmaz hemen ona dönerek;

''Ya neden böyle davranıyorsun anlamıyorum gerçekten. Biz bu konuları daha önce konuşmuştuk. Şimdi ne oldu da böyle davranıyorsun? Senin bana destek olman gerekirken şuanda ki halimize bak. Ben senin dostunum Deniz, en yakınınım.

''Ben bundan sonra hiçbir şey demeyeceğim Serenay. İzin verirsen evime gideceğim. Ama sen Enginle yakın olduğun sürece ben sana her zaman mesafeli davranacağımı bil.''

Sonunda kendimi tutamayarak ağlamaya başladım.

''Neden ya neden. Ben seni kaybetmek istemiyorum neden böyle davranıyorsun? Bana bir şey söyle sadece haklı bir neden söyle. Bende sana hak vereyim ama ne olur böyle hiçbir şey demeden bana böyle davranma.''

''Bunu bilmesen daha iyi olur Serenay. İzin verirsen artık gitmek istiyorum, lütfen kendimi toparlamama izin ver, rahat bırak biraz lütfen!''

''Tamam Deniz sen git kendini topla. Beni parçalara ayırdın ama kendini topla. Bu hayatta en son isteyeceğim şey dostumu, en yakınımı kaybetmekti. Bana bunu da yaşattın gerçekten çok sağol. Sen benim kararlarımda her zaman yanımda olurdun yargılamadan hem de. Şimdi böyle davranmanı gerçekten anlayamıyorum.''

Dediklerime cevap vermeden kapıyı çekip gitti. Kendimi çok kötü hissediyordum. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştım. Ne yapacağımı bile bilemiyordum. Sadece beni gerçekten anlayabilecek bir kişiyle konuşmak istiyordum. Keşke annem evde olsaydı ona içimi dökebilirdim ama o bu gece evde yoktu. Telefonumu elime alarak rehberimi açtım. Engin' i aramak istedim ama arayamazdım, zaten bütün olanlar onunla ilgiliydi. Tam emin olamasam da Kerem'i aramaya karar vermiştim. Uzun bir süre telefon çaldı fakat açan olmadı tam kapatacakken bir ses geldi.

''Alo, Serenay orada mısın? Telefon sessizdeydi duymamışım özür dilerim.''

Sesimin titrediğini duyabiliyordum ama bunu engelleyemiyordum.

''Keşke yanıma gelebilsen biriyle konuşmaya o kadar çok ihtiyacım var ki şuan.''

''İyi misin Serenay?''

''Sahilde bekliyorum lütfen gel.''

Bunu neden yaptığımı bilemiyordum.Arayacak başka kişilerde olabilirdi nedense kendimi Kerem'e yakın hissetmiştim.

Çantamı alarak sahile gittim ve beklemeye başladım. Uzaktan koşarak biri geliyordu ve onun Kerem olduğunu tahmin etmiştim. Oturduğum yere geldi ve yanıma oturdu.

''Bir sorun mu var Serenay? Neden bu haldesin.''

''Hiç bu halde olmamıştım, hiç böyle hissetmemiştim. Sanırım aldığım bir kararla en yakınımı kaybetmiş bile olabilirim. Ama neden böyle oldu? Onun bana destek olması gerekirken beni neden yarı yolda bıraktı? O beni her düştüğümde kaldırırdı ama şimdi... Tam ayağa kalktığım sırada o beni düşürdü neden?''

Hıçkırarak ağlıyordum. Kerem'in omzuna başım düştü ve uyuyakaldım.

SİYAH KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin