Bölüm 5

103 4 0
                                    

ENGİN'DEN...

Her sabah olduğu gibi bu sabahta sahilde koşmak için hazırlanmaya başladım. Sabahları uyuyamadığım için her gün sahilde 45 dakikalık bir koşu beni kendime getiriyordu. Her sabah aynı veya farklı insanları görmek iyi geliyordu nedense. Her zaman aynı saatte işe giden insanlar ve köpeklerini gezdirmek için dışarı çıkaranlarla doluydu sahil. Hava kararsızdı. Bulutlar griydi fakat arkasında güneş vardı. Tıpkı benim hayatım gibiydi. Ben gri bir buluttum ama beni ısıtan bir güneşim her zaman vardı. Benim güneşim Serenay'dı.

Üstüme bir kapüşonlu alarak dışarı çıktım ve koşmaya başladım. Evimle sahil arasında çok az bir mesafe vardı. Sahilde koşarken bir çok çift de görüyordum. Aslında Serenay'a onu sevdiğimi itiraf etmeden önce gördüğüm çiftlere çok imreniyordum. Çünkü nedense asla böyle bir şey yaşayamayacağımı düşünüyordum. Yine bunları düşünürken uzakta bir çift gördüm, sanırım birlikte sabahlamış ve güneşi birlikte doğurmuşlardı. İşte bunu çok seviyordum. İnsanların sevdikleriyle olmalarını, güzel anılar paylaşmaları çok hoşuma gidiyordu. Oturan çifte yaklaştıkça tanıdık gelmeye başlıyordu. Tam önlerine geldiğimde ise gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum. Serenay ve Kerem başlarını birbirlerinin omuzlarına yaslamış, uyuyorlardı. Aniden kan beynime sıçradı ve çok sinirlendim.

''Ne oluyor lan burada! Serenay! Kerem! Ne oluyor?''

İkisi de birden sıçrayarak uyandı. Serenay ve Kerem beni görünce donup kalmışlardı. Sinirim iyice arttı ve Kerem'i yakasından tutarak ayağa kaldırdım.

''Size burada ne oluyor dedim! Ne arıyorsun lan sen Serenay'ın yanında hem de omzunda!''

''Serenay ya sen? Ya ben daha sana tüm duygularımı açmışken, sana içimi dökmüşken ve hayatımda ilk kez bu kadar mutluyken bu gördüğüm manzara ne? ''

''Engin durum bildiğin gibi degil ben-''

''Ne durum gibi bildiğim gibi değil daha ne olacaktı?''

Serenay'ın böyle demesi üzerine iyice sinirlendim ve Kerem'e kafa attım ve yere düştü. Tekrar ayağa kaldırdım ve burnuna yumruk attım. Kerem ayağa kalkıp beni itekledi ve yakamdan tuttu.

''Kendine gel! Hiçbir şey bilmiyorsun! ''

''Engin beni dinle lütfen dün, dün bizi Deniz'le bıraktıktan sonra biz, biz kavga ettik.''

''Senin Deniz'le kavga etmen geceyi Engin'in omzunda geçirmen anlamına mı geliyor! Biz neyiz seninle gerçekten merak ediyorum. Ben dün ne dedim sana?Aşığım dedim lan aşığım, seviyorum dedim, sen ne yaptın daha 24 saat bile olmadan başka bir herifin omzunda sabahlıyorsun. Ben okula gelmek için saatleri sayarken seni, sizi bu halde görüyorum. Nedenini soruyorum Deniz'le kavga ettim diyorsun!''

''Engin, beni dinle lütfen.''

''Ben ne seni ne de onu dinlemek istemiyorum. Tam her şey yoluna girdi derken bir tekme de sen vurdun. En sevdiğim, kendimden çok sevdiğim yaptı bana bunu. Gerçekten helal olsun diyorum başka da bir şey demiyorum mutluluklar size.''

''Engin! Saçmalıyorsun, tamam gördüğün hoş bir görüntü değil ama bilmiyorum böyle gerekti.''

''Neyine böyle gerekti ya neyine ne işin var senin bu herifle?''

''Engin, git sakinleş gel öyle konuşalım kardeşim.''

''Bak hala kardeşim diyor. Sakinleşmek falan istemiyorum ben.''

Gözümden bir damla yaş düştü ve tekrar Kerem'in yanına giderek;

''Seninle işim bitmedi daha bunun bedelini çok ağır ödeyeceksin.''

''Engin! Lütfen sevgilim bırakma beni, gitme her şeyi anlatabilirim.''

Serenay'ın son dediğini duyunca hiçbir şey yapmadan sadece yanlarından yürüdüm gittim. Gözlerimden bir çok yaş düşmüştü. Serenay'ın adımı haykırmasına rağmen geriye dönmedim. Kalbim acıyordu. Daha önce böyle bir şeyi babamı kaybettiğimde yaşamıştım ve aynısı yine olmuştu. Yine en sevdiğimi, canımı kaybetmiştim. Aslına bakarsam hata kesinlikle bendeydi. Çünkü kendimi buna inandırmamalıydım. Birinin beni gerçekten sevebilme ihtimaline kendimi inandırmamalıydım. Bunları düşündükçe daha da çok sinirleniyordum.

Telefon çaldı ve arayan Emre idi.

''Kardeşim akşam tam senlik bir şey var geliyor musun?''

''Geliyorum, yaz adımı.''

Emre'yle babamın ölümünden sonra tanışmıştım. Emre sokak ve bahisli dövüşlerle ilgili işleri yürütüyordu. Kendimi kaybettiğim sıralarda her gün oraya gidip dövüşüyordum. Yediğim her yumruk acımı hafifletmese bile unutturuyordu. 1 sene önce Emre'nin istemediği fakat benim deli gibi istediğim bir dövüşe girmiştim. Çok ağır yaralanarak hastaneye kaldırılmıştım ve o zamanda beri Emre'nin yanına gitmiyordum ama şimdi zamanı gelmişti. Çünkü artık anlamıştım karşılıksız sevgi diye bir şeyin olmadığını.

Serenay defalarca aramıştı, hatta evime bile gelmişti fakat ne telefonlarını ne de kapıyı açmadım. Çok saçmaydı ama onu böyle cezalandırabilmeyi istemiştim. Ama nedense onu cezalandırmaktan çok kendimi cezalandırmıştım. Çünkü canım çok yanıyordu. Hem onunla konuşmak için can atıyordum hem de konuşmamak için bütün uğraşları sarf ediyordum.

Emre'den tekrar mesaj geldi ve istediği yere gittim. Hazırlanarak beklemeye başladım. Adımı bağırdıklarında ipten yapılmış ringe girdim. Neredeyse 2 katım olan bir adam vardı karşımda ama çektiğim acının üstüne başka bir acı çekersem belki geçer diye düşünmüştüm. Emre düdüğü çaldıktan hemen sonra okkalı bir yumruk yiyip sarsılmıştım. Tekrar kendime gelerek sabahki görüntüyü aklıma getirerek ben de bir yumruk attım. Neredeyse yarım saat geçmişti fakat hala bitmemişti. İkimizin de ağzı, yüzü kan içindeydi ama ben daha kötü bir durumdaydım. Tam da ruh halim gibi fiziksel halimde kan ve revan içindeydi. Yere düşmeden önce sadece rakibimin göğsümün ortasına attığı şiddetli yumruğu yediğimi ve kendimi yerde bulduğumu hatırlıyordum.

Yavaş yavaş kendime geliyordum. Gözümü hafifçe araladığımda sadece odamda Serenay vardı. Sanırım hastanedeydim. Gözümü araladığımda Serenay'ın ağladığını görmüştüm. Ağlayarak bir şey anlatıyordu. Uyandığımı fark ettirmeden onu dinledim.

''Engin,sevgilim neden bu haldesin? Neden yeniden dövüşmeye başladın? Aslında biliyorum her şey sabah gördüklerin yüzünden tahmin edebiliyorum ama gerçekten hiçbir şey anladığın gibi değil. Ben sadece dün Deniz'le seninle ilgili kavga ettim ve ne yapacağımı bilemiyordum. Seni arasaydım Deniz'e ihanet etmiş gibi olacaktım. Ben ne yapacağımı bilemedim gerçekten o an kendimi Kerem'e yakın hissettim ve aradım. Biz konuşuyorduk, sonra uyuyakalmışız. Aslına bakarsak sana demek istediğim bir şey var. Ama iyileşince söylemek istiyorum bunu. Şuan seni bu kararımla yormak ve üzmek istemiyorum.

Artık tahmin edebiliyordum ve ilişkimiz sanırım başlamadan sona erecekti. Serenay'ın dediklerine göre bunun suçlusu Deniz olmalıydı. Kavgalarının nedeni bendim ve Serenay can dostunu kaybetmemek için beni gözden çıkaracaktı.

Yediğim yumruklar yüzünden gözümü tam olarak açamıyordum. Şuan da nasıl göründüğümü düşünemiyordum bile. Hissettiğim kadarıyla göz kapaklarım şişmişti ve yanıyordu. Kaşım ve dudağımda patlamıştı. Ağzımda metalik bir kan tadı vardı ve bu midemi bulandırıyordu. Yanıma birilerinin geldiğini kapanan kapı sesinden duymuştum. Hemşire gözlerime bir sıvı bastırmıştı ve göz kapaklarım daha da çok yanıyordu.

Gözüme bastırılan sıvı ve kanıma enjekte edilen serumun etkisi kendini gösteriyordu. Yavaş yavaş dalmaya başlamıştım.

SİYAH KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin