Altay sağlık ocağının kapısını iterken karşıdaki kapısı açık odadan elinde kanlı pamuklarla çıkan hemşireyi görmüştü.
Elindeki poşeti sarsmamaya çalışarak kapıyı arkasından kapattı. O sırada hemşirenin odadaki çocuğa "Geçmiş olsun." dediğini duymuştu.
Kadın çıkar çıkmaz görüş açısı açılan Kerem, sevdiği çocuğun geldiğini görmüştü. Onu 1 haftadır görmüyor olmasının verdiği özlemle gözleri yüzünde gezindi. Morluklar tamamen yok olmaya başlamış, yeni alınan dikişler yerini sadece kızarık yara izlerine bırakmıştı.
Onun iyi olduğunu ve onun için burada olduğunu bilmek Kerem'i kocaman gülümsetmişti. Tabii sızlayan yanağını hesaba katmadığından acıyla yüzü buruştu.
Altay da odaya girerken Berkan'a ufak bir baş selamı verip Kerem'e döndü. Burnunun ve dudaklarının kenarlarında hâlâ ufak kurumuş kan izleri kendini belli ediyordu. Kolu güzelce sarılmış ve hareket etmeyecek şekilde omuzuna bağlanmıştı.
Altay sıcak yemek dolu poşeti boş sandalyenin üstüne bırakarak çocuğun yanına sedyeye yaslandı.
Yüzündeki yaraları görüp de içi sızlarken zoraki gülümseyip şaka yapmaya çalıştı "İyi gördüm seni."
"Sorma, çok iyiyim."
Parmak uçları sol yanağına değip pansumanın üstünde gezindi. Hafif baskıyla yaraya değen sargı bezi Kerem'in canını yakmıştı, sessizce tısladı. "Canımı acıttın."
"Özür dilerim." diye mırıldandı uzun olan, elini hemen geri çekmiş ve sargıdaki koluna bakmıştı.
"Sargı ne kadar kalacakmış?"
Kerem sağlam elini sargısında gezdirdi "1 ay."
Ardından bir sessizlik olmuştu, Berkan'ın bakışları ikisinin üstüne gezinirken Altay bu garip sessizliği bozmak için getirdiği poşeti işaret etmişti.
"Sana yiyecek bir şeyler aldım, aç mısın?"
"Açım vallahi." dedi Kerem heyecanla "Dayak yemek insani acıktırıyormuş."
Altay bu söylediğine gülerken Berkan'ın imalı sesi o ikisini bölmüştü "Altay iyi bilir acıktırdığını." Bunun üzerine Kerem sahte bir şekilde uyarı amaçlı öksürmüştü. Ortamı germenin hiç gereği yoktu, üstelik karşısındaki çocuğu böylesine özlemişken.
Altay plastik tabldottu açıp yine plastik çatala Kerem'in uzanmasını engellemişti.
"Karşıma çıkan ilk yerden aldım, sever misin bilmiyorum."
Salatanın içine batırdığı çatalı bir yere dökmemeye özen göstererek Kerem'e uzattı. Uzatırken 'uçak geliyor 'diye de mırıldanmıştı.
Kerem kendisine uzanan çatala ve bir anne edasıyla ona yemek yedirmeye çalışan Altay'a baktı. "Hadi Kerem'cim uçak geldi."
Suyu damlayan salatayı daha fazla bekletmeyip çataldan almıştı. Çenesindeki ağrıyla yavaş yavaş çiğnemiş ve zorlukla yutmuştu. Bitirdiğinde diğer çatalı beklediğini belli etmek için dudaklarını aralamıştı.
Altay bu sefer başka bir şeye batırdığı çatalı çocuğa geri uzattı.
Bir boğaz temizleme sesi ikisinin de dikkatini dağıtmıştı. "Beyler bölüyorum ama,"
"Kerem Barış'lar çağırıyor, gidiyorum ben."
Kerem lokmasını çiğnerken boğuk sesiyle "Görüşürüz." demişti "Çıkarken kapıyı kapatsana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
çoban yıldızı, alker
FanfictionAltay'ın kaçırdığı dersin notlarını almak için son çaresi o sarışın gözlüklü çocuktu. 𝑡𝑒𝑥𝑡𝑖𝑛𝑔 𝑎𝑘𝑡𝑢̈𝑟𝑘𝑜𝑔̆𝑙𝑢 𝑥 𝑏𝑎𝑦𝑖𝑛𝑑𝑖𝑟 ℎ𝑖𝑔ℎ 𝑠𝑐ℎ𝑜𝑜𝑙 𝑎𝑢