AYAYAYAYYA COKB HEYECANLIUKM SAKA MIIII
neysemsu bu benim insanlara acik olarak yayimladigim ilk kitabimm 💅
hatalarim varsa mazur gorun lutfeb
asko yeto artik baslo
Günlerden perşembe,hafif mehtaba doğru. Ay, gün üzerindeki hakimliğini hafiften almak üzereyken kendini kaybetmiş genç depresyonunun daha da içine batarken bir uçurum kenarında bulmuştu kendisini. Artık tek bir amacı olmadığından çok rahatça kıyabiliyordu canına. Seveni ve sevdiği yoktu yapayalnız sürükleniyordu sadece boştu, başaramıyordu yaşamayı. Farsız gözleriyle ellerini senkronize bir şekilde yumruk yaptı ve yutkundu, ufuğa döndüğünde tamamen ruhsuz ifadesiyle gökyüzünü izlerken kabullenmeye çalışıyordu her şeyi. İçinde ukte kalan binlerce parçayı bir kenara sürükledi her zamanki gibi, kimse yokken hızlıca halletmek istiyordu şu işi. Arkadan gelen soluklanma sesleriyle aniden döndü, birde başına iş almak istemiyordu, düşünecek gücü bile yoktu. Arkasını döndüğünde gördüğü manzaraya karşı bir of çekti. Gelen şu minik velet işleri zorlaştırıyordu.
Neden delilercesine bir uçuruma koştuğu bilinmez, muhtemelen uzun süredir koştuğundan nefes nefese kalmış durumda ellerini dizlerine koyup derin derin soluklandı. Boynunda bir kamera sarkıyordu. Kafasını kaldırdığında bana bakmaya başladı, burada olduğumu yeni fark etmiş olsa gerek sağ eliyle kamerasının askısını tutarken şaşkın bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu. Uzun bir süre sonra hareketinin farkına varıp konuşmaya başladı; "Sen ne yapıyorsun buralarda?" dedi, soluklanması yeni bitmişti. Minho bu gencin dediğine cevaben sıktığı ellerini serbest bıraktı "Biraz daha geç gelseydin bitirecektim her şeyi"
"Yeteri kadar geç kaldım zaten, yarına kadar şu çekimleri halledemezsem finallerde batıracağım."
"Fotoğrafçılık mı okuyorsun?"
"Evet şu siktiğimin motoru beni yarı yolda bırakmasaydı gayet rahat yetişecektim fakat geç kaldım yine de"
Minho kafasını hafifçe yukarı kaldırmış ve gökyüzünü izlemişti. Gün ışığı yerini mehtaba bırakmış, ay tüm zerafetiyle parıldıyordu. Jisung bıkmış bir yüz ifadesiyle buruk bir şekilde gülümseyip bir köşeye oturdu. Dizlerini kendine çekip ellerini önünde kenetlemeden önce sol eliyle otur anlamında Minho'ya yan tarafını göstermişti. Bir süre düşündükten sonra yavaş ve sakin adımlarla o da yanına oturdu. Yıldızlarla bütünleşmiş gözleri parlarken Hanji'yi izledi. Dudaklarını büzmüş, gözlerini ise tamamen yıldızlara konumlandırmış heyecanlı minik bir çocuk edasıyla gökyüzünü seyrediyordu, Minho ise onu. Minho'nun onu izlediğini fark edince duraksayıp kafasını ona çevirdi.
"Soruma hâlâ net bir cevap vermedin, ne halt ediyordun burada sen?"
"Sorguya çeker gibi sormana gerek yoktu. Bitiriyordum işte her şeyi."
"Neden ki?"
"Boşver"
"Veremem"
"Yolda her boş gördüğün adama derdini mi soruyorsun sen?"
"Sen yapmıyor musun?"
"Çattık amına koyayım bize denk gelen anca götveren olur"
"2 dakikada adımı götverene çıkarttın ulan"
"He öyle oldu biraz"
"Herneyse anlat artık"
Dedikten sonra Minho'nun omuzlarından tutup hafifçe sallamaya başladı. Büyükçe bir of çeken Minho artık dayanamayıp konuşmaya başladı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐚𝐬𝐭 𝐒𝐭𝐚𝐫 ✭ - MinSung
RandomSarıl hiç bitmeden, öldür beni yavaşça Devam etsin işkence son damlaya kadar Pes ettim sanma, hâlâ savaştayız Yıkılan her kaleyle yakınlaşırız. ✪