"Heycan her yaşta çok güzel ve özeldir,peki biz kiminle harcadık bütün heycanlarımızı?
Sizden hikayeye başlamadan önce 2 sorum olucak.
1. heycanlımıyız hala? herşeyi yaşamaya hevesimiz heyecanımız varmı?
2. heycanlıysak bunun sebebini kime borçluyuz? eğer heycanlı değilsek de bunun sebebini kime borçluyuz?
İyi okumalar dilerimmm:) okumaya başladığınız tarih??
Sabahın ilk ışıklarıyla uyanmıştım güne.Güneşliklerimi hiç açmazdım,açmazdım da güneşin her sinir bozucu ışınları gözlerimi yakmaya gelmiş gibi yinede odama girerlerdi.Neşe dolu değildim sabahları,nedeni yok sadece geceye aşığım geceye hasretim.Bu gün benim için güzel bir gündü,bu gün pskoloğa gidicektim,ve evet hem gergin hemde mutluydum.Kahvaltı yapmayı sevmezdim,hemen bir kahve suyu koyarak odamı ve evin geri kalan yerlerini toplamaya başladım.İstanbulun en sakin bir semti olarak bilinen kadıköyde yaşıyordum,evim normal evlerden bi tık daha eskiydi eski tarihlerden kalma baba yadigarıydı,evimden hiç utanmadığım için bu günde balkona çıkıp güzel bi nefes alıp çiçeğimi suladım,bütün dedikoducu teylerin göz bebeğiydim burda,yine konuşmaya başlamışlardı,onları duymadığımı sanıyolardı ya o beni daha çok güldürüyordu..Yanlız yaşamam herkese bir sorundu,oysaki ben halimden çoook memnundum,aslında bakılırsa kimin ne dediği umrumda değildi sadece arada sinirli anıma gelirlerdi bende onlara çemkirirdim:) Bu gün günlerden Pazartesiydi herşeyin başladığı gün diye adlandırırım ben.Mutfağa gittiğimde kahve suyum ısınmıştı hemen kahvemi yaparak balkonuma geçtim,kitap okumayı eskiden çok severdim şimdi ise kitap yüzü görmeye tahammülüm yok.Kahvemi yudumlarken telefonum çalmaya başladı,içimden (bu saatte ne olmuş olabilir çok merak ediyorum)(08:55) Telefonu elime aldığım da arayanın ablam olduğunu görünce yüzümde çiçekler açmıştı.."efendim ablacım" dedim hemen açar açmaz."napıyosun kızım kahvaltı yaptın mı?" ne desem de inanmıcaktı bende gerçeği söyledim."yok hayır yapmadım ama biliyosun sevmiyorummm"ablam hemen daha fazla konuşmama izin vermeden "istersen kahvaltılık bişeyler sipariş ediyim gelsin?" o kadar düşünceliydiki bana karşı tek duygulana bildiğim oydu.."yok abla sağolll hem sanki param yok niye öyle diyosun istesem alırım zaten yada kalkar hazırlarım sen düşünme beni minik momyymm" ablam annem gibiydi dersem ona ihanet etmiş olurum,o yüzden benim ablam annemdir."iyi tamam sen bilirsin ama bak lütfen istanbula geldiğimle seni incecik ölü gibi görmek istemiyorum"diyip telefonu yüzüme kapatmıştı,hayır herkesin gücü banamı yetiyor anlamıyorum ki:/ Ablam benim için hep ayrıydı hepde öyle kalıcak,annem yoktu benim oda herşeyi üstelenip bana bakmıştı yedirmişti içirmişti gezdirmişti ben daha küçükken bile heryere gitmiştim,herşey ablamın sayesindeydi.Ondan bu güne kadar sakladığım hiç birşey olmamıştı,ilişkilerim olsun başka şeyler olsun herşeyimi bilirdi.Sadece son olayları bilmiyodu,son olaylardan kastım evdeki sinir krizlerim,evdeki kafayı yemelerim,ve tabikide bu gün gideceğim pskolog randevumu.Söylesem yargılamazdı kötü bir konuşma olmazdı aramızda ama işte içimden gelmiyodu,belkide korkuyordum bilmiyorum..Randevum daha saat 15:30 daydı,benim nerdeyse 4 saatim vardı ne yapıcağımı düşünürken aklıma ev için alışverişe çıkacağım geldi aklıma,hemen kahve kupamı mutfağa bırakıp odama geçtim,ne giyeceğime karar verdikten sonra hızlıca banyoya geçtim elimi yüzümü yıkayıp dişlerimide fırçaladıktan sonra odama geçip hemen giyindim,bu gün biraz renkli olmaya karar vererek farklı renklerle hazırlandım,hafif bir makyajla hazırdım,gözlüğümü arabanın anahtarını evin anahtarını çantama attım,en sonda trenç kotumu giydim ayakkabılarımıda giyerek evden çıktım.Arabam hemen evimin yanındakı oto parktaydı az bir yürümeyle yanına gittim ve arabanın kapısını açarak koltuğuma yerleştim.Market çok uzakta değildi ama bu gün biraz uzakta olana gitmek zorundaydım,çünkü hem orda bakım eşyaları,hemde market eşyası vs. eşyalar vardı,gideceğim yer avmydi axixs istanbuldu.Orda da yine birsürü anım vardı,hem iyi hem kötü ama genelde iyiydi,radyomdan şu sıralar çok dinlediğim şarkıyı açtım,şarkılar güzeldir,ruha dokunur bazıları.(sezen aksu:takvim)Yolda Allahtan trafik yoktu da şarkının ritmine uyarak e biraz da söyleyerek ilerlemiştim.Hava güzeldi pozitif bi gündü ya bu gün gerçekten.Avmenin oto parkına arabayı park ettikten sonra hemen yanındaki asansöre binerek yukarı çıktım.İlk alacağım şeyler tam belli olmadığı için hemen karşıma çıkan gratise girdim.Burası gerçekten çok çok kalabalıktııı,neyseki çok alacağım birşey olmadığı için hızlıca bakım reonuna gittim,yüz bakım suyu,yüz maskeleri vs. şeyleri sepete doldurarak makyaj reonuna geçtim,makyajda pek bir eksiğim yoktu ama gördüğüm şeyleride almasam olmazdı.Eksik olan yani bitmiş olan kapatıcı fondeten makyaj bazını seoete attım,hemen ardından dudak kaleminide sepete attıktan sonra ödeme için kasaya ilerledim,şansıma çok sıra yoktu hemen 3 kişiden sonra ödemeye geçtim.Gratiste işim bittikten hemen sonra en alt kata indim,axixs de File diye market vardı ve en orayı fazlasıyla seviyodum,markete girerken bi kendime gelmiştim buranın havası bile güzeldi.Evin eksiklerini telefonumun notlar kısmından bakarak sepete atmaya başladım,kahvaltılıktan peynir çeşitleri vs. salam sucuk gibi şeyler alıp sepete attıktan sonra ilerledim,evime gelen giden olduğu için aliş veriş yapmak zorundaydım,ne dicektim insanlara "ben yemek yemediğim için sizde yemeyin " falan mı dicektim,baya komik olurdu,o yüzdennnn alış veriş önemlidir,alış veriş iyidir,hemde bana rahatlama oluyodu:) Herkesi düşünmek zorunda değildim ama sanki düşünmesem de olmıcak gibide bilmiyorum....2saart sonra Aldığım eşyaları eve bıraktın sonra pskoloğa gitmek için hızlıca yeniden aşşağıya indim,yarım saatim kalmıştı ve ben daha yeni çıkıyodum,tek dileğim trafik olmamasıydı..Saat neredeyse buçuğa 5 dakika kala pskoloğun bekleme yerinde olmuştum,gergindin,ellerimin içi terlemeye başlamıştı,başıma ağrı girmişti,oysaki o kadar da stres yapmama gerek yoktu,oda bir insandı ve yaşadıklarımı parayla dinleyen biriydi,onları para aldıkları için suçlamıyordum suçlayamazdım da,sadece öyle düşünüyodum işte ne bilim..Birinin koluma dokunarak"Kamer hanım Levent bey sizi bekliyor" demesiyle kendime geldim "tamam teşekkür ederim"diyerek gösterdiği koridordan ilerleyerek sonunda olan uzun siyah kapının önünde biraz nefes aldıktan sonra kapıyı 3 kere tıklatarak içeri girdim.Odaya girer girmez beni bem beyaz duvarlar ve çiçekler karşıladı,minik bir botanik bahçe gibiydi.Levent beyin hemen önünde olan koltuğa oturarak beklemeye başladım.Odada huzuru hissetmiştim,odanın bana olan sevgisinide,5 dakika bekledikten sonra sesini hiç duymadığım Levent bey konuşmaya başladı."Kamer ipek 23 yaşında 2000 li istanbul doğumlu,aileden uzak kadiköyde yaşıyor",bunları her söylediğinde kafamı aşşağı yukarı sallayarak onayladım."İlk tek yaşadığınınızın bilgisini aldığım da ailenizden kimsenin olmadığını düşünmüştüm ama Babanız ablanız hatta yakın akrabalarnız bile yaşıyor ve siz zaten 5 6 sene önce onlarla yaşıyormuşsunuz zaten,peki Kamer sana soracağım sorulardan önce ilk bir tanışma yapmak istiyorum hem nede olsa insan kime neyini anlattığını bilmeli değilmi?" neden bu kadar pozitifdi bu adam diye içimden geçirmedim değildi,"evet haklısınız herkes karşısında ki kişiyi tanımak ister"başım gittikçe ağırlaşıyordu."Levent kara istinye üniversitesi pskoloji bölümünden mezunum,yaklaşık 3 senedir işimi yapıyorum,27 yaşındayım,3 sene zarfında fazlasıyla hasta görmüş ve deneyimimi yapmış bulunmaktayım,tabiki bunu bir egoyla değil bir yaşanmışlık ve bir tecrübe olduğu için söylüyorum,beni egoist bir doktor olarak bilmeni istemem,bana sormak istediğin bir sorun var mı Kamer?"Dedi ellerini kağıtlarını arasında gezdirirken."Aslında soru mudur bilmem ama kendim için iyi bir çıkış yolu yada iyileşmemi sağlıyacak bir şeyin olduğuna karşı ümidim yok,3 senedir bu iştesiniz size güvenim tam ama tabikide kendi içimden aşamadığım konular da var"."kamer" dedi.Levent bey,"herşeyin bir sonu vardır ve şuanda nasıl bir kargaşada olduğunu tahmin edebiliyorum,senden tek isteğim,bana ne olursa olsun hangi konu olursa olsun,bana karşı açık olman,seni rahatsız eden bir konuyu bana minik bir ayrıntısını dahi atlamadan anlatmanı istiyorum,sen ne kadar şeffaf olursan,ben o kadar sana yardımcı olabilirim."dedi bana odaklanmış bir şekilde."Levent bey sizden ve yapıcaklarınızdan veyahutta hastanenizden umutluyum,buraya geldiğim için bir kez daha az da olsa iyi hissettiğime emin olabilirsiz" dedim,ve asistanın getirdiği kahvemden uzun bir yudum alarak arkama yaslandım,Levent beyin her kelimesi beynime işlerken içimdeki kaosuda susturmaya çalıştım.Uzun bir seans olacağı belliydi,öyle olmasıda benim yararımaydı.Gözlerimi kapatarak Levent beyi dinlemeye karar verdim,sessiz ve hafif olan sesi iyi geliyordu,gözlerim titremeye başladığında göz pınarlarımın patladığını hissetmiştim,yine olur olmadık yerde gelen krizdi bu,emindim,ve korkuyordum..."Bölüm sonu,umarım siz de merak uyandıran bir başlangıç olmuştur"...(yorumlarınızı en şeffaf halinizle bekliyorum)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Pskoloğun odası
Non-FictionPskologlar her zaman haklı değildir!! Hepimiz içimizdeki şeytanı susturmaya çalışırız,sonra bir anda o şeytanla çay içtiğimizi görürüz.. Ne acı ki,şeytanımızla aynı masada çay içmek bize bir süreden sonra hoş gelmeye başlar..