Merhaba cankuşlarım!Özledim sizi ya :( Biliyorum arkadaşlar bu bölüm baya bir gecikti ancak yazmaya zamanım olmuyor.Sayısal öğrencisiyim ve seneye büyük bir tempo beni bekliyor.Anlayacağınız yazın inekliyeceğim ve her ne kadar yazsam da bölümleri geç paylaşma sıkıntım olacak.Üzgünüm...Ayrıca sürekli yazamıyorum çünkü ne zaman kendimi zorlasam yapmacıklaşıyorum.Bu yüzden uzun süre ilham perilerimi beklediğim oluyor.Çok özür dilerim...Bu arada kitabıma fazla özeniyorum.Her kelimenin doğru yazılışını araştırıyorum ama hala hatalarım var.Bir de olur olmadık yere virgül koyma hastalığım başladı.Affedin artık beni♥♡Multi-Leona Lewis♥Run(dinleyerek okumanızı tavsiye ederim.)
Keyifli okumalar♥♡♥
× × ×"Teşekkür ederim."
"Önemli değil,haydi git hazırlan okula bırakayım seni."dedi adam kısık sesle.Ağlamaktan ve uykusuzluktan kızarmış olan gözlerle baktı Rüya ona."Sanmıyorum."diye mırıldandı.Bir basamak daha çıktı Aras.İyice yaklaşıp,daha bir içine sokuldu kızın.Baş parmağını narince suratında gezdirdi.İrkildi kız onun bu hareketine."Rüya lütfen.Her ne kadar henüz başına ne geldiğini bilmesem de...yapma işte böyle."Rüya gözlerine baktı yine Aras'ın.Bütün gece Aras'ın yanında,bankta öylece oturmuş arada bir ağlayıp,teselli bulmuştu.Sabaha karşı da anca iki üç saat uyumuştu kız,adamın omzunda.Bütün gece susmuş,EROİN etkisi yaratan göz yaşlarıyla şehri izlemişti.Kaldıramıyordu artık,iyicene düşünmüştü bunları.Yoktu bir çıkış yolu,bulamıyordu işte.Yalnızlık dostu,suskunluk ailesi,kitapları umudu olmuştu.Kalabalığın içindeki yalnızlığın ve sessizliğin temsiliydi o."Aras sen de beni anla ne olur,bu halde okula gelmem mantıksız zaten."Sesi titremişti Rüya'nın.Bıraksan yığılıverecekti yere yorgunluktan.Ağzına da bir şey sürmemişti dünden beri.Gözlerinin altı morarmış,pembe dudakları beyaza doğru yol almaya başlamıştı. Bir damla göz yaşı bile kalmamıştı içinde.Bütün bunların yanında bir de başı ağrıyordu şimdi.Seslice yutkundu adam.Zaten yanıbaşında olan kızı daha bir kendine çekip,sıkıca sarıldı.Daha iki günde alışmıştı sanki onun kokusuna.Ve kızın başına ne geldiğini bilmemesi daha bir üzüyordu onu.Aklına saçma sapan senaryolar getiriyor,haliyle sinirleniyordu.Kızın tecavüze uğradığını bile düşünmeye başlamıştı,ancak dün onu arayan kişinin babası olduğunu görmesi bu düşünceyi biraz çürütmüştü.
Bu kez kız da doladı,çelimsiz kollarını adamın kaslı vücuduna.Daha yeni tanıştığı birine böyle davranması mantıksız mıydı?Belki de ailesinde aradığı ilgiyi onda bulmaya çalışıyordu.Sanki yıllardır tanışıyorlarmış gibilerdi.İkisinin de garibine gidiyordu bu."Tamam.Haklısın okula gitmek saçma zaten ancak benimle başka bir yere gelmeni istiyorum?"Sessizliği bozan Aras'tan başkası değildi.Kız bunun üzerine adamın omzundan kaldırdı kafasını.
"Nereye?"diye sordu.Daha yeni tanıştığı birine inanması da saçmaydı,ha?Ama şu an beyni durmuştu sanki.Bunu bile düşünemiyor,yazarın yazmasını bekliyordu.(Üşengeç nesil! :P)
"Bunu düşünmek için fazla yorgunsun bence.İşte tam da bu yüzden bunu sana söylemeyeceğim."dedi adam,kızın sorusuna karşılık.Ahtopot misali sardığı kollarını gevşetip,kızı serbest bıraktı.Yavaş adımlarla merdivenin en üst basamağına çıkıp,kızın elinden habersizce almış olduğu anahtarla kapıyı açtı.Kız şaşkındı haliyle.Diğeri de aptal aptal sırıtıyordu.Arkasına dönüp,kızın elini tuttuğu gibi içeri soktu.Evde kimse yoktu.Hoş birilerinin olmasını da beklemiyorduk ya.(Rüya ve ben yani.)Bitmeyen işlerine gitmişti babası.Sıkıntıyla nefesini dışarı verdi kız.Niye kimsenin gözünde değer vaad etmiyordu?"Sanki ölsem herkes daha mutlu olacak"diye mırıldandı Rüya.İstemsizce söylemişti bunu.Gözlerini duvara sabitlemiş,hipnotize olmuş gibi konuşmuştu.Dalmıştı herhalde.Bunun üzerine Aras'ın zaten çok dikkat çeken mavi gözleri daha bir büyümüş ve haliyle daha fazla dikkat çekmeye başlamıştı şaşkınlıktan.Açık olan kapıyı kapatıp,kızın yanına oturdu.Rüya'nın dalgınlığı geçmişti.Göz yaşları tekrar gün yüzüne çıkıyordu anlaşılan.Adam iki gündür neredeyse alışkanlık haline getirdiği şeyi yapıp,kızı kendine çekti ve sıkıca sarıldı.Sessizce kızın nefes alışverişini dinliyor,her burnunu çektiğinde ağlamasını durduramadığı için içi içini yiyiyordu.Rüya kafasını Aras'ın boyun girintisine sokmuş,büyük nefesler alarak göz yaşlarını geri göndermeye çalışıp,hıçkırıklarını içine gömüyordu.Göz yaşları çocuğun tişörtünü ıslatmıştı.Bunun üzerine Aras'ın kollarından kurtulup,cenin pozisyonuna geçti.Göz yaşlarıyla girdiği büyük savaş bedenini daha bir yoruyor,baş ağrısını arttırıyordu.En sonunda dayanamayıp,büyük bir hıçkırık saldı dudaklarından.Nefes alışverişi hızlanıyordu.Neden böyleydi ki hayatı?Hiç mi önemsenmiyordu yani?Ya da neden normal bir hayatı yoktu onun?Abartıyor muydu yoksa?Peki siz babanızı başka biriyle,üstelik de kendi evinizde yatarken görseniz ne yapar,nasıl hissederdiniz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EROİN KOKUSU *ASKIDA*
Teen FictionBir kadın... Mavi. O kadar mavi ki, gök yüzü onu kıskanıyor. Kadın yaralı. Kadın enkaz. Kadın yangın. Bir adam... Kırmızı. Aslında onun da var mavileri...Sadece kadının gördüğü mavilikleri. Adam fırtına. Adam karanlık. Adam ateş. Yanmak ne kadar güz...