2.1

541 53 48
                                    

K. - Cigarettes After Sex

03.48

Telefonumdan saati kontrol ettim ve hemen ardından iç çekerek geri komodinin üzerine bıraktım.

Taehyung'u uyandırmamaya çalışarak belime dolanmış kollarını üzerimden çektim ve yavaşça doğrulduktan sonra terliklerimi giydim.

Akşam içtiğim kahveden miydi yoksa yerimi yadırgadığımdan mı bilemiyordum ama ne yaparsam yapayım bir türlü uyuyamamıştım.

Taehyung yanımda bilmem kaçıncı rüyasını görürken ben sürekli dönüp durmuş ve bu durumdan fazlasıyla bunalmıştım. Ayrıca daha fazla hareket edip onu uyandırmak da istemiyordum.

Bu yüzden daha fazla dayanamayıp yataktan kalktım. Koridora çıkıp lambayı açmadan ay ışığının aydınlattığı kadarıyla ilerlemeye başladığımda olabildiğince sessiz olmaya çalışarak merdivenlere ulaştım.

Ses çıkarmamak için verdiğim mücadelenin ardından sonunda aşağı inebildiğimde su içmek için mutfağa doğru geçecekken salondan bir ses duydum.

İrkilerek yerimde kalakaldığımda başka bir ses daha duyabilmek için kulak kesildim ancak bu sefer duyabildiğim tek şey hala yanan şömineden gelen cızırtılar oldu.

Merakıma yenik düşerek mutfağa girmek yerine salona doğru yöneldiğimde şöminenin önünde oturan Jungkook'u gördüm.

Şöminenin hemen karşısındaki ikili koltuğa sırtını dayamış, tek dizini kendine çekmiş bir halde yerde oturuyor ve yanan ateşi izliyordu.

Işık kapalıydı. Odayı sadece şömineden yayılan ateş aydınlatıyordu.

"Jungkook?"

İsmini seslenip yanına doğru ilerlemeye başladığımda irkilerek bana doğru döndü. Şaşkın bakışları gözlerimle buluştuğunda yutkundu ve cevap vermedi.

İkili koltuğun önünde durduğumda hemen yan tarafına oturmak için hamle yaptım ancak ayağım karanlıkta varlığını fark edemediğim bir şeye değdi.

Az daha görmediğim, yarısı dolu olan şişeyi devirecekken son anda duraksayabildim.

O an salona girdiğimden beri yanan odun kokusunun dışında, fark edemediğim başka bir keskin koku adeta burnumun direklerini sızlattı.

Jungkook'tan gelen ağır viski kokusu kaşlarımın çatılmasına sebep olurken yavaşça yanına çöktüm.

"Neden uyumadın?" Cevap vermeyip devirmemem için ortamızda duran şişeyi alıp diğer tarafına bıraktı.

Ona doğru dönüp bacaklarımı kendime çektim ve dirseğimi koltuğa dayayıp başımı avcuma yasladım. "Ve neden gecenin bu saatinde içki içiyorsun?"

Yine cevap vermedi. Sadece bana doğru anlam veremediğim bir bakış attı ve sonrasında yeniden önüne dönüp içki dolu bardağını dudaklarına götürdü.

Ters giden bir şeyler vardı ama o ısrarla konuşmamaya devam ediyordu. Canını sıkan şey neydi hiçbir fikrim yoktu.

Bu aralar bir zamanlar neredeyse her düşüncesini bildiğim o adamdan eser kalmamıştı. Öylesine içine kapanmıştı ki artık bana bile hiçbir şey anlatmıyordu.

Bu durum ister istemez üzülmeme sebep oluyordu ancak onu zorlamak da istemiyordum.

Ona doğru biraz daha yaklaşıp nazikçe koluna dokunduğumda bakışları yeniden benimkileri buldu.

dear bestfriendHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin