uzun ve yorucu bir tokyo turunun ardından sonunda evdeydi ikili. özellikle kazutora, uzun zamandır yenilenmiş tokyo'yu görmediği için biraz fazla yorulmuştu. eve girdiği anda ceketini bile çıkarmadan kendini bir koltuğa attığında uyuyabileceğini düşünmüştü fakat chifuyu'nun öne duşa girmesi gerektiğini söyleyen sitemleri yüzünden rahat koltuktan kalkıp ayaklarını sürüyerek duşa girdi. kıyafetlerinin hepsini chifuyu'nun dediği gibi kirli sepetine atıp suyu kendine göre ayarladı. sıcak suyun altına girip kendine biraz zaman tanıdı. hapishanede geçen yılları gelmişti aklına. çok kez hayatına son vermeyi düşünse de draken'in sözleri ona hep engel olmuştu. gerçekten manjiro onu affetmiş miydi? ertesi sabah tüm eski toman olarak toplanacaklardı ve bu kazutora'yı çok geriyordu. tüm herkesle yüzleşmeye hazır mıydı bilmiyordu. chifuyu ona çok nazik ve kibar davranmıştı fakat diğerleri öyle davranmayabilirdi. düşüncelerinin soktuğu stres yüzünden zamanın nasıl geçtiğini anlamamış olacak ki chifuyu'nun sesi ile kendine geldi.
"kazutora, sana diyorum! deliğe mi düştün ne oldu, iyi misin?" aynı zamanda banyo kapısına sertçe vuruyordu. kazutora hemen kendine gelip chifuyu'nun daha da endişelenmesini engellemek için duşakabinin içinden bağırdı. "iyiyim, kusura bakma dalmışım! çıkıyorum şimdi." hızlıca saçlarını durulamaya başladı. chifuyu, kazutora görmese bile başını aşağı yukarı salladı. "kapının koluna kıyafet astım. çantandan rastgele bir şeyler çıkardım, umarım kızmazsın." kazutora chifuyu'nun bu kadar düşünceli olmasına şaşırıyordu hala. böyle bir muameleyi hak ettiğini düşünmüyordu. "sorun değil, çıkıyorum şimdi."
suyu kapatıp havluyu beline sardı. aynada kendine baktı kazutora. gözlerindeki pişmanlık okunuyordu, yüzüne yansımıştı üzüntüsü. çocukluk ve en yakın arkadaşının özlemini ve onu öldürmenin pişmanlığını çekiyordu hala. ömür boyu bu pişmanlığı çekeceğini biliyordu. kaç kez rüyasında görmüştü en yakın arkadaşını. onu affettiğini ve hayatına devam etmesini söylüyordu rüyalarında ona. fakat o devam edemiyordu, yapamıyordu. onu unutmaktan korkuyordu. keşkeler ile yaşamanın ağırlığı altında eziliyordu her saniye. chifuyu ona her şeyin geçmişte kaldığını söylese de kazutora hala geçmişte takılı kalmıştı işte. kendini affedemiyordu. o kendini affedemediği halde chifuyu, manjiro ve toman onu affetmişti. baji bile onu affetmişti fakat o kendini affedemiyordu bir türlü.
düşüncelerinden kurtulmak istercesine kafasını iki yana salladı. kapının kilidini açıp chifuyu'nun kapısına astığı siyah eşofman ile beyaz tişörtü hızlıca üstüne geçirdi. ıslak saçlarına sadece eliyle düzeltip kurutmadan serbest bıraktıktan sonra banyodan çıktı. çıktığı anda burnuna dolan güzel yemek kokusu ile mest oldu. kokunun geldiği yer olan mutfağa doğru adımladığında giydiği pijamalarının üstüne mutfak önlüğü takmış ve önüne gelen saçlarını küçük bir tokayla bağlamış yemek yapan chifuyu'yu gördü. bu hali biraz... tatlıydı sanırsa. yanına gidip sebzeleri doğrayan chifuyu'ya yardım etmek için teklifte bulundu.
"önce saçlarını kurut, hasta olacaksın yoksa." yüzünde yine sahte bir sinir vardı. "peki peki. kurutma makinesi nerede?"
"banyodaki dolapta. açınca görürsün zaten." kazutora kafasını sallayıp yine banyoya doğru ilerledi. dolabı açıp saç kurutma makinesini çıkarıp saçlarını kuruttu güzelce. daha sonra makineyi tekrar yerine koyup mutfağa ilerledi. "olmuş mu?" chifuyu'nun karşısına geçip saçlarını gösterdi. chifuyu elleriyle kazutora'nın saçlarını karıştırdı. "şimdi daha iyi. masayı hazırlar mısın? tabaklar şuradaki dolapta ve çatal bıçak da şuradaki çekmecede. bardaklar da onun üstündeki dolapta." chifuyu parmağıyla birkaç yeri işaret ettikten sonra doğramayı bitirdiği sebzeleri kaynamakta olan suya attı. bu arada da kazutora chifuyu'nun gösterdiği yerlerden gerekli şeyleri indirip mutfak masasını hazırladı. yarım saat sonra da yemekler hazır olmuş, ikisi birlikte masaya oturmuştu.
"uzun zaman sonra ilk defa ev yemeği yiyeceğim, eminim çok güzel olmuştur." kazutora çatalını alıp yemeğe batırdı ve ardından da sıcak yemeği üfleyip ağzına götürdü. gerçekten de tahmin ettiği gibi çok güzel olmuştu. chifuyu yemek yapma konusunda başarılıydı. "çok güzel olmuş." ağzında yemek varken konuştu. kazutora konuşmak için sebzeleri yanaklarına doldurduğu için çok tatlı görünüyordu chifuyu'ya göre. kıkırdayıp yemeğini yemeye devam etti. chifuyu'nun neden kıkırdadığını merak eden kazutora chifuyu'ya soran gözlerle bakıyordu. "ne oldu?" chifuyu suyundan bir yudum alıp konuştu. "yemeği yanaklarına doldurup konuşurken çok tatlı görünüyordun." tekrar kıkırdadı chifuyu. kazutora şaşırmış ve kızarmıştı. kesinlikle böyle bir şey beklemiyordu ve ne demesi gerektiğini de bilmiyordu. teşekkür mü etmeliydi yoksa o da chifuyu'ya mı iltifat etmeliydi? "eh... teşekkür ederim. sen de yemek yaparken çok şirin görünüyordun." bu sefer kızaran kişi chifuyu olmuştu. kazutora'nın gözünden kaçmamıştı chifuyu'nun tepkisi. tekrar suyundan bir yudum alıp yemeğini yemeye devam etti chifuyu hiçbir şey söylemeden.
birkaç dakika sonra chifuyu tekrar konuşmaya başladı. "yarın takemichilerin evinde toplanacağız, unutmadın değil mi?" işte kazutora'yı geren konu açılmıştı. gidip gitmemek konusunda çok kararsızdı. insanların huzurunu kaçırmak istemiyordu. ayrıca eski toman'ın kendisini hala affetmediğini ve sevmediğini de düşünüyordu. bu düşünceleri kafasından ne kadar silmeye çalışsa da kurtulamamıştı hiçbir zaman. hayatı boyunca yükünü taşıyacağı büyük bir suç... aldığı can en yakın arkadaşının canıydı, nasıl her şeyi geçmişte bırakabilirdi? sadece kendisinin değil, diğer dört yakın arkadaşının da en yakın arkadaşı, chifuyu'nun sevdiği çocuk, bayan baji'nin canından çok sevdiği oğluydu keisuke. bu kadar insanın sevdiği kişiyi kendilerinden koparma hakkı olduğunu sanmıştı. evet, belki küçüktü, manipüle edilmiş ve sorunlarının hepsi üst üste gelmişti ama hala herkes onu affetse bile kazutora kendisini affedemiyordu.
"o konuda... biraz korkuyorum sanırım." chifuyu, kazutora'nın korktuğunu ve streslendiğini biliyordu. onu garipsemiyordu da, onu anlıyordu. fakat kendi kendine ona her zaman yardımcı olacağına ve yanında olacağının da sözünü vermişti. tıpkı şu anda yardıma ihtiyacı olduğu gibi her an yanında olacaktı chifuyu. "biliyorum, fakat rahat hissetmen için elimden geleni yapacağım, hatta tek ben değil hepimiz yapacağız. en başta dediğim gibi, hepimiz seni affettik ve seni seviyoruz. çok değerli bir arkadaşımızsın hala." chifuyu sandalyesini kazutora'nınkinin yanına çekti ve kolunu omzuna attı. kazutora da hiç itiraz etmeden chifuyu'nun omzuna yattı. "her şey iyi olacak, emin olabilirsin. uzun zamandır görüşmediğin arkadaşlarınla tekrar bir araya geleceksin. tamam mı?" chifuyu yavaşça kazutora'nın omzunu okşuyordu. kazutora onaylayan mırıltılar çıkardıktan sonra bir süre daha böyle kaldılar. daha sonra ikisi de kalkıp masayı topladılar.
biraz zaman sonra ikisi de televizyonun karşısında üstlerine battaniye çekmiş şekilde oturuyorlardı. ikisi de gittikçe koltukta yayılıyor ve mayışıyordu. bugün yoğun geçmiş ve yorulmuşlardı. kısa süre sonra ikisi de televizyon açık bir şekilde uyuyakalmışlardı geniş koltukta. chifuyu, kazutora'nın göğsüne uzanmış şekilde sabaha kadar hareket etmeden uyudular.
ULANNNNNNNN BUNLAR COK SIRIN AGLICAMMM
kazufuyuyu sondaki gibi hayal edince agliyorum cok tatli
oy verip yorum yapiyosunuz ben cok seviniyorum daha cok bolum geliyo

ŞİMDİ OKUDUĞUN
lovers rock| kazufuyu
Fanficsonra başka biri çıkıyor karşına. çıkmaz diyorsun ama çıkıyor. seviyorsun. sevmem diyorsun ama seviyorsun.