12.BÖLÜM DESTANSI SAVAŞ

5 2 0
                                    

Gri pençe, kalın pençe ve kırık pençe kabileye doğru gitmeye başladı. Gittikleri yolu tekrar ettiler ve sonra da gizli geçten geçerek kendi arazilerine ayak basmış oldular." evet şimdi ilk görevimiz nedir? Şey ben acıktım da o yüzden soruyorum" dedi kırık pençe. Kalın pençe onu azarladı" şapşal fare beyinli sen hep mideni mi düşünüyorsun? eğer öyleyse arkadaşlığımızı hemen keselim ben yemek yemekten çok fazla hoşlanmıyorum"dedi. Üç arkadaş böyle konuşa konuşa yanlışlıkla başıboşların gezdiği sınırların dışında bir yere girmişlerdi." şey çocuklar galiba kaybolduk!" dedi gri pençe." ah canım arkadaşım ben bu yolu taa eskiden beri biliyorum doğru yoldayız emin ol" dedi kırık pençe fakat kalın pençe " hayır tabii ki de değiliz boş boşların gezdiği bir yer burası seni hiç yoluna bakmıyor musun kırık pençe???" dedikten sonra gri pençe ve kalın pençe şoka girmeye başladılar. Kaybolmuşlardı ve o kadar uzaktılardaki yabancı bir kedi ortaya çıksa onları paramparça edebilirdi!! Tam o sırada uzaklardan bir ses geldi " hey aslan yele orada bir şey mi var?" dedi garip ses. Aslan yele cevap verdi " hemen bakıyorum süliyet" dediği gibi hemen üç çırağın olduğu yere doğru gitmeye başladı. " Olamaz tam da düşündüğüm gibi oldu kaybolduk ve başıboş kediler bizi öldürecek" kırık pençe korktuğunu hemen belli ettiği gibi aslan yele de onların olduğu yere doğru kafasını çevirdi " evet gerçekten orada biri var!! hemen çıkın ortaya yoksa gelip sizi paramparça ederim" dedi gürleyen bir sesle. Bizim üç çırak oradan kuyruklarını bacaklarına sığdırmış bir halde çıktı. " şey biz... yani şey... biz kabile ked-" dedi gri pençe fakat süliyet onu kuyruğuyla susması için uyardı. " tamam tamam uzatma şimdi hemen gidin ben fikrimi değiştirmeden yoksa lara hepinizi tekler ona göre" dediği gibi üç çırak kabileye doğru koşmaya başladı.

" hadi çok az yolumuz kaldı sonunda Kabileye ulaşacağız" dedi bağırarak gri pençe ve hemen ardından üç çırak birden koşarak kabileye giriş yaptılar herkes onlara şaşırarak bakıyordu. Sanki yabancı bir kabileden gelmiş gibi diler ama bütün herkes onları tanıyordu. " sonunda geri döne bildiniz!! ne zamandır ortalıkta gözükmüyordunuz" dedi kızıl Şimşek ve Şimşek yıldızın yanına gitti. Kabiledeki bütün kediler üç çırakın nereye gittiğini merak ediyordu. " merhaba gri pençe umarım gününüz iyi geçmiştir." Dedi çırak ininden bir kedi. " aman boş ver kendi yoluna gidiyor işte. Biz de o yolları gideceğiz sadece daha var." dedi öbür kedi ona karşı çıkarak. " Sen ne saçmalıyorsun böyle artık ona alışmaya başladım biliyor musun?" " hadi canım gerçekten mi? Daha öbür gün onun hakkında Fısıldaşıyordun ama!!" " tamam tamam daha tam olarak alıştığımı söyleyemem ama hadi lütfen yapma sen de onun ne kadar mükemmel olduğunu biliyorsun? Yanıldığımı söyleme!!" " ah hiç fırsat vermiyorsun. Evet çok haklısın ama biz duyarsa gerçekten senin tüylerini yolarım!! Beni anlıyor musun esmer pençe!!!". Sonunda gri pençe ve diğer arkadaşları da çırak inine girdiler ve kendi yataklarını o yattılar. Gri pençe içinden düşünüyordu acaba artık kabiledeki herkes onun varlığını kabullenmiş miydi?! Eğer böyle bir şey olursa grip önce gerçekten çok mutlu olurdu. Sonra da yatağını sıkıca kırıldı ve uyumaya başladı.

" bırak beni koca tüylü topu" diye çığlık attı gri pençe. Sanki kocaman bir köpek onu dişlerinin arasına alacakmış gibiydi. Oradan kurtulmak istiyordu fakat bunu yapamıyordu her nereye giderse gitsin ağaçlar daha da fazlalaşıyordu. Bunun bir kabus olduğunu asla kabullenemiyordum çünkü her şey gerçek gibiydi. Yangınların arasından koca bir kedi fırladı ve aniden sanki onu suçluyormuş gibi bir bakış attıktan sonra koca kütüklerin arasına geri atladı. " dur bana neden öyle bakıyorsun bana ne demeye çalışıyorsun??" gri pençe daha da fazla korkmaya başlamıştı ki kalın pençe ve kırık pençe hemen onun yanında belirdiler ve ikisinden biri çok kısık bir sesle " merak etme biz senin yanındayız asla korkma" dedi ve hemen gittiler. Köpekler daha da fazlalaşmışken içgüdüleri onu orada tutuyordu sanki savaşması gerekiyordu da yapamıyormuş gibiydi. Ya oradan kaçmalıydı ya da o duruma yüzleşmeliydi. Sonra yıldızların gittikçe parladığını gördü sanki ona bir şeyler fısıldıyorlardı. " ileri git gri pençe ne olursa olsun git senin yanında hep birileri vardı" bu ses bittikten sonra yangınlar daha da fazlalaşıyordu ve artık bir köşeye sıkışmıştı. " lütfen lütfen birileri beni kurtarsın" diye sessizce dua etti gri pençe ve koca kabusundan bir pati dürtüsüyle uyandı. " Hey dostum çok fazla kıpırdıyorsun biraz daha sessiz mi olsan artık herkezi uyandırdın!!" bu onun en yakın arkadaşı kırık pençeydi.

Gridiş' in Hayatı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin