İlk Görüşteki Farklılık

2 3 0
                                    

Merhaba, Adım Wynne ve burada ne aradığını bilmiyorum ancak yaşadığım olaylar akıl almaz derecede ilginç. Çoğu insan belki şuan anlatacağım hikayenin çılgınca olabileceğini ve doğa üstü olabileceğini düşünecek ancak sizi temi ederim ki... Ah, neyse isterseniz inanın isterseniz inanmayın. Size kanıtlamam gereken bir şeyimin olduğunu düşünmüyorum çünkü o ve ben birbirimize yeteriz. Çok ilginizi çekecek mi bilmiyorum ama size yaşadığım hayatı biraz olsun anlatmama izin verin. Eminim ki dikkatinizi çekecektir...

2005 yılının Eylül ayıydı. Okula yeni başlamıştım ve beyazdım... Evet gerçekten beyazdım. Genetiklerimde bulunan melani azlığından dolayı çeşitli renkler bedenimde oluşamıyor bu sebeple beyaz görünüyordum. Elbette bunun yanında çeşitli rahatsızlıklarım da oluyordu. Örneğin güneş altında fazla vakit geçirebilen bir tip değildim. Güneş ışınları beni fazlası ile yormasından dolayı yüzüme doğru düşen ışınlar canımı acıtıyordu. Her ne ise işte sonuç olarak beyazım. Hatta bembeyazım... Okula başladığım ilk gün bisikletimi diğer çocukların da bisikletini koyduğu alana götürürken bir çok kişinin yüzüme doğru merak dolu bir ifade ile baktığını görmüştüm. Bu kasabaya yeni gelmemin yanı sıra rahatsızlığımdan dolayı epey bir odak noktası olmuştu. Çoğu kişi benim hakkımda:

"Oha şuna bak! Bembeyaz resmen." derken kimisi de şunları söylüyordu.

"Ne kadar çekici bir ifadesi var baksana."

Elbette bu söylenen güzel iltifatlardı ancak ben bu kadar dışa dönük birisi hiç bir zaman olamamıştım. Üstümde olan gözler içimi yoğunlaştırırken üzerimde bir baskı kuruyordu. Bu sebeple kafamı aşağıya doğru eğiyor ve ellerimi hırkamın cebine sokuyordum. Ayakkabı uçlarımın beni sınıfıma sağ salim götürmesi için şükrederken hiç beklemediğim bir şekilde bir kişiye çarpmış ve dengemin kaybolması ile yere düşmüştüm. Evet düşündüğünüz gibi bu kişi "O" idi diyebilirsiniz ancak O değildi... Bu koskoca içinde binlerce öğrencisini barındıran okuldaki en popüler kızın sırtına çarpmıştım. Üstüne üstlük kızın üstüne dökülen Filtre kahvenin kokusu burnumu gıdıklarken kafamı kaldırmam ile birlikte ne olduğunu algılamam bir olmuştu. Kafamda dikilen bir seksen* hayır bir doksan boylarında kaslı ve dövmeli bir çocuk bana sinirli bir şekilde bakarken arkasında duran karga pantolon giymiş ve kafalarında balıkçı şapkası gibi bir şapka takan bu tipler bana ne olacağı belli bir ifade ile bakmaktaydılar. Kesin olarak sıçtığım bir noktaydı. Bu durumdan kurtulmamın kolay olmayacağı aşikardı aynı zamanda kızın konuşmaları ve iğrenç tavırları da kulağımın bir ucundan giriyor, beynimin içinde dolanıyor ve diğer kulağımdan naif naif çıkıyordu. Bu sırada ise ben sadece özür dileme çabasını dillendirmeye çalışıyordum. Fakat yukarıdan bir elin gelmesi ile yakamdan tutulmam bir olmuştu. Daha ilk günümden bu kadar şanssız olmam hiç de hoş bir durum olma sa da ayakkabı uçlarına bakarak ilerleme düşüncesi de benim aklımdan çıkmıştı. Kısacası bu bildiğin benim sebebiyet verdiğim bir kaza olmuştu. Yani suçlu bendim... 

Ellerimi teslim olurcasına avuçlarımı adama doğru doğrultarak kafamın iki yanına doğru kaldırıp adamın yüzüne doğru ellerimi yaklaştırmıştım. Adam diyorum çünkü bu boyda bir insana pek sık rast gelinmezdi. Bana doğru ağzını açıp bağırarak konuşmaya başlaması ile etrafımızda yavaş yavaş oluşan çemberi görmezden gelmemek pek de mümkün değildi.

"PİÇ KURUSU?! MANİTAMA NE YAPTIĞINI GÖRÜYOR MUSUN?!?!"

Sözlerinin arkasında beni döveceği ve parçalara ayırmaya çalışacağı konusunda oldukça emindim. Bu derece şiddet dolu bir bağırış ve hemen arkasından gelecek olan kalabalığın "Kavga, Kavga!" diye bağırışlarını görüyor olmak da içimi oldukça sinir bozucu ve depresif bir hale sokuyordu. Mavi gözlerim ile kafamı olabildiğince omzumdan aşağıya doğru çevirip baktığım sırada ayaklarımın  yerden kesildiğini de fark etmemiş değildim. Dudaklarımı ayırıp korkmuş bir şekilde konuşma başlamıştım.

O ve  BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin