2.

130 28 30
                                    

Asansör açıldığı gibi adımını karakola atarken Komiser'i gördü karşısında. 2 aydır her gün gec kaldığı için onu kapıda saatine bakarken bulmaya alışkındı.

"Günaydınlar Komiser'im." karşısındaki ifadesiz adama reverans yaparken Namjoon gözlerini saatten çekti.

"3 dakika 50 saniye geç geldin."  Evet bu adam günlerdir bir dakika geç gelse kapıda dikiliyordı.

"3 dakika komiserim, herkes 'Sarışın' değil ki burada yatıp kalksın." Jimin karakolun öbür tarafından kendine yapılan ithamla göz devirdi.

Kendisine verilen lakapların en sonuncusu 2 aydır olan 'Sarışın'dı.

"Dedektif Park normalini yapıyor Jeon. Sen de bu hafta aynı şeyi yapmazsan Scully ve Nerd ile aynı masada tüm gün evrak işi yaparken bulursun kendini." Scully ve Nerd bu karakolun en eskileriydi, aktif göreve çıkmıyorlardı.

Bu jungkook'un gözlerinin büyümesini sağlarken bir daha geç kalmayacağına emin oldu.

Sarı dalgalı saçlara sahip adamın karşısındaki masadına geçti.

"Günaydın Sarı." Jimin yazdığı evraktan kafasını kaldırarak yeşil gözlerini ona dikti. O an bu hareket Jungkook'a tatlı gelmiş ve dudağının kıvrılmasına sebep olmuştu. Jimin'le durmadan uğraşırdı, senelerdir birlikte çalışıyorlardı.

"Bir kere de erken gelemiyorsun Ananas." Jungkook büyük bir kahkaha attı hunun üzerine.

"Ananas? Bırakmıştık hani onu?" Jimin evraklardan kafasını kaldırmadan omuz silkti. Jungkook onun son bir haftadır olan neşesizliğini kırmaya çalışıyordu.

Aklı bir hafta önceki olaya gitti.

Flashback

"Sesini kes ve ellerini kaldır." Gecenin zifiri karanlığında tren garında olduğunu belirledikleri suçlu için dört bir yana ayrılmışlardı.

Jungkook her zamanki gibi Taehyung'la şakalaşarak kaçan adamı ararken sağa girdiği an yüzüne beliren silahla duraksamıştı.

Birkaç adım geriye giderken Yoongi'nin sesi duyuldu.

"Polis, ellerini kaldır!" İki taraftan polisle sıkıştırılan adam ellerini kaldırırken ani bir şekilde karanlıktan çıkan kapşonlu adamın Yoongi'nin koluna vurmasıyla Jungkook telsize konuştu aceleyle.

"İki kişiler, tekrar ediyorum iki kişiler!" Onun sesiyle dikkatini siyah saçlıya veren adamın silahı doğrultmasıyla Jungkook silahını çekemeden sıkması bir olmuştu.

Aniden üstüne gelen ağırlık ve başının altında bir el ile kayaların üstüne düş. Her gün aldığı karamelimsi güzel koku geldi ve refleksen sarı saçlara koyduğu elini geriye çekti.

Kafası tren yayına çarptığından kanın aktığını hissetse de üstündeki adamın hareketsizliğinden vurulduğu geldi aklına.

Merminin önüne atlamıştı.

"Vuruldun mu? Jimin?" Taehyung duyduğuyla telsizden ambulans isterken Jimin'in sesini duydu.

"Vurulmadım, elim." Siyah saçlı olan ani rahatlamayla başının altındaki eli hissetti, kafasının çarpmasına yavaşlatmış olan el kanlanmıştı. Sarı saçlıyı belinden tutarak yavaşça kaldırırken kanayan elini eli arasına aldı.

"Acıyor mu?" O anın korkusuyla hissettiği endişe yavaş yavaş sinire dönüyordu. Jimin onun hayatını kurtarmıştı, ve bu ona neredeyse kendi canına mal oluyordu.

"Hayır."

Yoongi yerdeki suçluyu kelepçelerken seslendi.

"Ambulans geldi." Bunu duyan Jungkook belinden destekleyerek yavaşça ambulansa doğru ilerletiyordu onu. Yaralı elini elinin üzerine almış baş parmağıyla belini okşadığını farketmiyordu bile.

Ambulans görevlileri Jimin'in kana boyanmış eline bakarken Jungkook Namjoon'un elini sırtında hissetti.

"Başına baksınlar, geç." Namjoon geldiğinden beri ilk kez ciddi görüyordu onu.

Görevliler de onun başına tampon yapmıştı.

Herkes evlerine dönerken Jiminse Jungkook'un arabasında ön koltukta kafasını pencereye dayamış uyuyordu, 45 dakikalık bir yol vardı tren garından onun evine.

Elindeki beyaz sargı bileğine kadarken yaralı eli dizinin üstündeydi. Evine yaklaşırlarken uyandı.

Arabadan inerken ikisi de yorulmuş olduğundan minik bir iyi geceler mırıldanırken Jungkook durdurdu onu.

"Bekle." Kapıyı açarak siyah saçlı olan da arabadan indi.

"Neden yaptın bunu?" Jimin aniden sorulan soruyla duraksadı, ciddi anlamda yorgundu ve eli sızlıyordu.

"Neyi?"

"Önüme atladın, neden yaptın vuruluyordun?" Sarı saclı olan dağılmış saçlarını karıştırırken ne diyeceğini toplamaya çalıştı.

"Dikkatsizsin, dikkatsiz olmasam böyle bir şey olmayacaktı, adam senin yüzüne silah doğrulttu."

"Ve sen o silahın önüne atladın Jimin neden?"Jungkook'un yükselen sesi boş sokakta yankılanmıştı.

"Çünkü korktum! Her zaman çocukluk yapıp her şeyi tehlikeye atabileceğini düşünüyorsun ama öyle değil. İnsanları böyle deneyemezsin." Siyah saçlı olan dayandığı arabadan baskısını çekerken gözlerini yeşil gözlerde tuttu, işini her zaman iyi yapardı Jungkook sadece orada iki kişi olmaları sürpriz olmuştu.

"Kimseyi denemiyorum Jimin, sakın bir daha böyle bir şey yapma. Vuruldun sandım, bir gözümü açtım ve saçların göğsümdeydi hareket etmiyordun, protokol bu değil sakın bir daha bunu yapma." Jimin konuşacakken sözüne devam etti.

"Bunu yapman için bir neden yok, iş arkadaşın tehlikeye girdiğinde yapman gereken protokolü biliyorsun bunu sana benim söylemem çok garip." Yeşil gözler bir şey anlatamayacağını bildiğinden yere indi ve küçük bir 'görüşürüz' mırıldanarak içeri girdi.

Flashback end.

"Tamam sen Ananas diyebilirsin Sarışın." Zaman geçtikçe o anda hissettiği korku azalmıştı Jungkook'un, belki de fazla tepki vermişimdir düşüncesine girmişti.

O sırada Komiser'in seslenmesiyle yeşil gözlünün yanağından makas alarak koştu.

B-99Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin