" Hani Gerisi İkimizdeydi ? "

492 11 0
                                    

Seyran Ve Ferit'in davası ertelenmiştir, duruşma salonunu herkes yavaş yavaş terk ediyordur, Kazım davanın ertelenmesine çok sinirlidir sesli bir şekilde söyleniyordur. 

Kazım ; Kurtulamadık yaavv kurtulamadık haa, ama az kaldı azz azz kaldı, alıciim gızımı Korhan'ların elinden. 

Saffet Ağa; Merak etme Kazım, geç olsun güç olmasın. Zaten büyük kızının düğünü çok yakın küçük kızını da biraz bekleriz. 

Kazım: He ağam he doğru diyin ha doğru diyin, Sunam'ın düğününü en yakın zamanda yapalım biz artık resmiyette de aile olak haa.

Abidin mahkeme koridorunda geçen bu konuşmaları duymuş ve beyninden vurulmuşa dönmüştür, herkes dağılıp evlere dönerken kendini bir sahil kenarına atmıştır, gözlerinden akan yaşa hakim olamaz ama çok da sinirlidir. 

"Mecbur değilsin suna, ben varım. Gidelim de, kaçalım de..."
"Yapamam, ben mecburum."

Abidin: O adamla evleneceksin göz göre göre o adamla evleneceksin Suna... Gerçi ne olacaktı benim aptallığım, benim bu sefil hayatımı mı seçecektin... 

"Korhanların kapı itiyle benim gızımın otopark köşelerinde görüştüğü duyulursa noolur" 

Abidin beynindeki bu seslere engel olamıyordur, bir hışımla oturduğu banktan kalkar ve hızla yürümeye başlar, telefonunu açar ve bir arkadaşını arar.

Abidin: Alo, Suzan nerdesin? 
Suzan; Evdeyim de hayırdır sen beni aramazdın ne oluyo? 
Abidin; Geliyorum.

...

Abidin Suzan'ın evine gitmiştir, çok sinirlidir. Kapıyı çalar, 

Suzan: Ooo gel bakalım gel, kürkçü dükkanı burası zaten. 

Abidin: Suzan Allah aşkına dur şimdi hiç sırası değil.

Suzan: Noluyo anlat bakalım hangi rüzgar attı seni buralara, ne bu halin. 

Abidin: Hiç bişey anlatacak halde değilim Suzi, sen bi masa kursana bize kafamız dağılsın biraz. 

Suzan : Tamam öyle olsun sormuyorum ama şimdilik, geç biraz dinlen bakalım bende bize bir şeyler hazırlıyim. 


Suzan, masayı ve içkileri hazırlar Abidin'i çağırır yemek yerler birşeyler içerler bir süre sonra Abidin'in üzgünlüğünü gören Suzan dayanamaz ve konuya girer. 

Suzan : Abidin, çok hızlı gidiyorsun bak biraz yavaş. ( Elindeki kadehi işaret eder) 

Abidin : Bir şey olmaz karışma bu gece bana 

Suzan : Sormiyim sormiyim diyorum ama yok yani ne bu halin senin ne oldu anlatsana, yıllardır seni tanırım hiç böyle görmedim, kim ne yaptı sana böyle?

Abidin : Kimse, kimse birşey yapmadı, ben kendi aptallığım yüzünden bu haldeyim. İmkansız bir şeye inandırdım kendimi, boyumdan büyük işlere kalkıştım. He inan o bir evet dese tüm dünyayı karşıma alırdım da... Bi ona gücüm yetmiyor işte, bir tek ona. 
Ama ona da hak veriyorum, haklı çok haklı... Benim gibi bi adam ona sevgisinden başka ne verebilir ki ? Ona hak ettiği hayatı veremezdim ki...

Suzan : Dur, dur, dur sakin. Aşk meşk işleri yani anladım şimdi, seni bile ne hale düşürmüş :) Kim bu kız peki niye bu kadar imkansız, prenses falan mı? 

Abidin; Seyran'ın ablası, Ferit'in baldızı işte. 

Suzan; Nee? Yok artık Abidin, saçmalıyorsun. 

Abidin: Neyse ne Suzan işte üstüme gelme zaten bitti gitti evleniyor yakında...

O akşam Abidin masada ne var ne yok içer ve Suzan'ın evinde sızıp kalır. Ferit ise yalıya dönmüş davanın etkisinde hala karmaşık duygular içerisindedir. Abi'yi arayıp dışarı çıkmak ister fakat Abidin'in telefonu sessizdedir. Bir süre sonra Ferit endişelenmeye başlar, Abidini bulmak için bahçeye çıkar. 

Ellerimi Bırakma #AbSunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin