Açlıktan guruldamasına artık katlanamadığım mideme baktım. Kendimi dört gün boyunca idare etmiştim ama son iki gündür deli gibi açtım. Elimi paslanmış demirden olan bazaya hızla vurup son 6 günün hırsını atmaya çalışmıştım. Evet 6 gündür bu küçük odada küçük bir sıçan gibi yaşıyordum. Kirli, aç ve yalnız bir sıçan. Yüzünü bile hatırlayamadığım adamlar ellerinde sandviçlerle koridorda gezerken kapının üstündeki ufak camdan onları görmekten bıkmıştım.
Bu 6 günde sadece yan odada kalan Mira ile iletişime geçebilmiştim. Mors alfabesini öğrenmek sonunda bir işe yaramıştı. Bu sayede Mira'nın ve muhtemelen diğer kızların da benimle aynı durumu paylaştığını öğrenmiştim.
Yakında açlıktan nefesim kokardı heralde.
Elimle yüzümü sıvazlarken kapının açılma sesini duydum. Elim yüzümde öylece donarken gözlerim kapıya kaydı ve gelene baktım. Elinde tepsiyle gelen kişi Mevra'ydı. Ben yerde oturmuş ona bakarken o da hafifçe çömelmiş ve beni yukarı bakma zahmetinden kurtarmıştı. Yerden destek alıp sırtımı duvara yaslayarak dikleştim. Zira hareket etmek için enerjim neredeyse hiç kalmamıştı. Bir ona bir de elindeki tepside bulunan yiyeceklere baktım. Sanırsam bir çorba ve sebze yemeği vardı.
Tepsiyi yatağa koyarken bana bakmayı sürdürdü. Aramızdaki sessizlik daha fazla büyümeden sordum "Onlar nasıl?". "Mira'yla konuştuğunuzu biliyorum, sen de onların halini biliyorsun. Neden sordun?" , "Beni anladığını biliyorum, annemleri soruyoru-" , "Seni denek olarak kullanan annenleri."
Sustuğumu ve konuşmadığımı görünce ayağa kalktı ve kapıya doğru adımladı. Tam çıkmıştı ki bana döndü ve "Gayet iyiler, merak etme." dedi. Merak eden kimdi? Sadece ölmüş olabilecekleri düşüncesinden tırsmıştım. Onlar benim varlığımı bilmesede üç erkek kardeşimin annesiydi, annem. Onlar için ürkmüştüm ölümlerinden. Yoksa umurumda değildi. Olamazdı.
Beni fare olarak gören kimseyi önemsemezdim.
Kapı ikinciye kilitlendiğinde bu sefer yan tarafın kapısı açıldı. Bende bu sırada yataktaki tepsiye göz gezdirdim. Evet, bir kase şehriye çorbası ve haşlanmış brokoli ile karnabahar vardı. Altı günün açlığını bunlarla giderebilir miydim? Mideme yastık bağlar idare mi ederdim? Önemli değildi, bugünümü kurtarsa yeterdi.
Kalan tüm gücümle yerden destek alarak ayağa kalktım ve küçücük lavaboda ellerimi iyice yıkadım. Kıyafetimin toz olan yerlerini de ıslatıp temizledikten sonra yüzümü de yıkayıp yatağa oturdum. Elime günler sonra aldığım çatalın beni bu kadar mutlu etmiş olmasına lanet ettim. Polyanna değildim. Polyannacılık da oynamıyordum. Buna mutlu olamazdım.
Delireceğim.
💉🩺
Yemeğimi bitirdikten sonra kendimi daha iyi hissettiğimi fark etmiştim. Tepsiyi yere koydum ve yatağa uzandım. Nedensizce mayışmıştım ama uykum da yoktu. Vücudum yatakla adeta bütünleşmiş gibi hissedene kadar yatmaya devam ettim.
Vücudum karıncalanıyordu.
Kalkmaya yeltendiğimde başımdaki ağrı ansızın beliriverdi. Elimle yataktan destek alıp doğrulmaya çalıştım. Zor olmuştu. Kendimi berbat hissediyordum. O yemeğin içinde ne vardı öyle?
Yataktan yavaşça kayarak yere oturdum. Küçücük odanın içinde yatakten duvara ilerlemem çok uzun sürmüştü. Bayılacak gibi değildim ama ayık da değildim. Sırtımı duvara yaslayıp duvara ardı ardına vurdum.
-- .. .-. .- ... .- -. .- ...- . .-. .. .-.. . -. -.-- . -- . --.-. .. -.-- . -.. .. -. -- .. ..--.. (Mira sana verilen yemeği yedin mi?)
Bir süre hiç ses gelmedi.
-.-- . -.. .. -- (Yedim)
.-..- -.-- .. -.. . --.-. .. .-.. .. -- ... . -. (Nasıl hissediyorsun)
.-..- -.-- .. -.. . --.-. .. .-.. .. -- ... . -. -. .- ... .. .-.. ... .. -. (İyi değilim sen nasılsın)
.-..- -.-- .. -.. . --.-. .. .-.. .. -- (İyi değilim)
Yine denek olarak kullanıldığımızı anlamam çok uzun sürmemişti. Zaten Mevra da demişti; "Merak etme Bahar, onları niye doğurduysan onun için hizmet etmeye devam edecekler."
Kendimi daha da zorlamamak için yere uzanıverdim. Kılımı kıpırtadacak mecalim yoktu.
Kapının önünden koşarak geçen birkaç önlüklü adamı görünce kuşkuyla kaşlarımı çattım. Kızlarıma bir şey olsun istemiyordum. Her ne kadar yere yapışmış gibi hissetsemde zorla ayağa kalktım. Ağır aksak, titreyen adımlarla kapıya geldiğimde ondan destek alarak camdan koridora bakmaya çalıştım. Buraya ilk geldiğim gün aralık bir kapıdan cesetle ilgilendiğini gördüğüm adamlar Asya'nın hapsedildiği odaya gidiyordu.
Ona bir şey olmadı Aslı, o iyi.
Ya değilse?ᘛ⁐̤ᕐᐷ 𖫬𖫰ˀ⁐̤ᘗ
547 kelime
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kobay Faresi
RandomSıramın gelmesini bekliyordum. Bu defa ne tür sıvıların derime enjekte edileceği, ne tür reaksiyonlar atlatacağım bilinmezdi. Garip bir ürperti ve korku amansızca sardı vücudumu. Buna yüzlerce kez maruz kalsam da korkumu yenememiştim. O oda beni her...