1♚ Bar

846 40 9
                                    

*Multimedia Beste*

1. BÖLÜM
"Koşuyorum. Sokağın sonunu göremeden... Nereye gittiğimi bilemeden... Yağmur yağıyor ve sırılsıklamım. Düşünmekten aciz olmak istediğim sınırlı anlardan biri. Her şeyi unutmak ve başa sarmak. O, artık yok. Annem... Artık yok. Babam yüzünden. Arkamdan gelen seslerle daha da hızlanıyorum. Kimseyi, annem hariç kimseyi görmek istemiyorum. Adım sesleri gittikçe yaklaşı-..."

"Evren! Evren kalk!"

"Ha? Ne? Neden? Ne oldu?"

"Ben de iyiyim sağol! Kalk gidiyoruz."

"Nereye?"

"Bara gerizekalı bara!"

Yataktan adeta sürünerek kalktığımda Beste aynı zamanda söyleniyordu, "Ben sana bunu milyon defa söyledim bir de yani..." ve daha fazlası. Alışmıştım artık.

Giyinmeye başladığımda Beste bana bakıyordu. Ben de ona baktığımda yüzünü buruşturdu.

"Cidden eşofman giymeyeceksin değil mi?"

Evet giyeceğim.

"Hayır giymeyeceğim sadece topluyordum." Ve eşofmanı dolaba fırlattım. Bir pantolon-tişört ikilisini elime aldım ve üzerime geçirdim. Fakat hala Beste tatmin olmamış bakışlar atıyordu. Onu umursamadan odamdan çıktım ve aşağı indim. Ev yine bomboştu. Bu yalnızlık annemi hatırlatıyordu. O kazayı...

Beste yüz ifademi görünce gelip kollarını bana sardı. En büyük destekçimdi o. Babam o kazadan sonra alkole sığınmıştı. Vicdan azabı çekiyordu ve çekmeliydi de.

"Evren lütfen annen böyle olsun istemezdi."

Cevap vermedim. Her böyle anımda insanlar bunu söylüyordu. Gerçi ne diyebilirlerdi ki. En masumanesi buydu belkide.

Kapıya doğru döndüğümde Beste de arkamdan geliyordu. Kapıdan çıktım ve arabaya bindim. Beste de önden dolaştı ve sürücü koltuğuna geçti. Evet 21 yaşındaydım ve arabam yoktu. Aslında vardı ama satmıştım. Durumum kötü olmasa da arabaları sevmiyordum.

Gideceğimiz bara doğru sürmeye başladı. Elim yine radyoya gitmişti. Şarkının ne olduğu bile dikkatimi çekmemişti. Açmamdaki maksat sessizliğin yok olmasıydı. Hayatım zaten fazlasıyla sessizdi. Kafamı cama yasladım ve dışarıyı izlemeye başladım.

Yaşamak. Hissetmek değil miydi? Ben yaşamıyordum işte bu yüzden. Yaşayamazdım ki zaten. Annemin kalbi atmayı bıraktığında duygularımı hissetmeyi bırakmıştım. Zamanla yok olmuşlardı. Tek hissettiğim acıydı. Aynı, bir yeriniz kesildiğinde ilk hiçbir şey hissetmezsiniz. Sonra geçer tüm hissettikleriniz. Ama arada bir sızlar. Olay buydu işte. Önce tüm hissettiklerimi yitirmiştim. Ama sonra hissizlikten doğan acı beni kucaklamıştı. Bazen tek isteğim başımdan akan suyla birlikte içimdeki acının da akıp gitmesiydi.

Beste'nin beni dürtmesiyle ona döndüm. Arkamı toplayan, tüm eziyetlerimi çeken kişiye döndüm. Acı bir şekilde gülümsedi ve elimden geldiğince karşılık verdim. Arabanın kapısını açtığımda müzik sesi biraz da olsa kulaklarıma doldu. Hangi akla hizmet bu halde bara gelmiştim ki. Arabanın ön tarafındaki Beste'nin yanına gittim ve beni hafif itmesiyle bara girdik. Etraf diğer barlar gibi değildi. Masalarda oturan insan kümeleri ve ortada dans edenler. Başka bir şey yoktu. En azından bu iyi bir gelişmeydi.

Diğerlerimizin oturduğu masaya gittiğimizde gözler bize döndü. Tabi benim geleceğimi kimse düşünmüyordu.

"Sonunda evden çıktın be kızım."

Gülümsedim. Onlarla hiç sıkı fıkı olamamıştım. Hep gruptaki çıkıntıydım. Sessiz ve soğuk bir çıkıntı.

Boş kısma oturdum ve önüme gelen içkiyi elimin tersiyle ittirdim. Beste'nin attığı bakışı kaçırmamıştım. Ona bakarak omuz silktim. Oturduğu yerden kalktı ve yanıma gelip kulağıma doğru eğildi, "Bari bugünlük.."

Bugünlük itiraz çıkarmak istemediğimden içkiyi tekrar önüme çektim. Beste'ye hafif sinirli bir şekilde baktığımda gülümsedi.

İçkinin yarısına geldiğimde daha hiç konuşmamıştım. Ortama uygun tavırlarım böyle değildi. Genel tavırlarım böyleydi.

Etrafı izlemeye başladığımda bir adam, korkunç bir adam bana bakıyordu. Daha doğrusu gözlerini bana dikmişti. Anlam veremediğim için arkama döndüm ama arkamda kimse yoktu. Bu beni biraz daha ürküttüğünde o tarafa bakmamaya özen gösterdim. Ama elbette ki bu çok zordu. Bana bakıp bakmadığını kontrol etmek için arada başımı döndürdüğümde hala ama hala bana baktığını görüyordum. Rahatsızca yerimde kıpırdandığımda Cansu bunu fark etmiş olacak ki iyi olup olmadığımı sorma ihtiyacı duymuştu. Tuvalete gitmem gerektiğini söylediğimde gülümsedi. Ne anladığını kestirememiştim. O yüzden karnımın ağrıdığı yalanını söyledim. Tuvalete doğru yöneldiğimde adam telefonuyla uğraşıyordu. Adımlarımı hızlandırdım ve tuvalete ulaştım. Burası makyajını temizleyen kadınlarla doluydu. Onların yanında kendimi garip hissetmiştim. Sarı, uzun ve dağınık saçlarım ve makyajsız yüzümle onlardan zaten fazlasıyla farklı gözüküyordum. Ve üstümde onlara göre fazla kıyafet vardı.

Dışarı çıktığımda hızlı hızlı masaya ilerledim. Adamın oturduğu yere döndüğümde hızımın gereksiz olduğunu çünkü adamın çoktan gitmiş olduğunu fark ettim.

***

Herkese merhaba! Umarım seversiniz. Okuduğunuz için teşekkürler :)

TAKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin