~Geçmişin Sildikleri~

26 6 6
                                    

                                                                                                                             3 yıl önce

Asla unutamam dediklerimiz di bizi ilk unutanlar...

     Giderken bize bıraktıkları şeylerdi paramparça ettikleri kalbimiz, birde cevaplayamadığımız sorular. Ben bu soruların içinde kaldım, battım. Kalbim  hergun baska soru sorarken aklım daha fazla dayanamadı

        Derinden gelen çığlık sesleri, nefesimi öyle çok daraltıyordu ki bugüne kadar aldığım alamadığım bütün nefesleri unutturabilirdi. Ardı arkası kesilmeyen çocuk, kadın erkek çığlıkları o kadar yüksekti ki kulaklarımı patlatabileceğini düşüyordum. kulaklarımdaki bu işkence gibi seslerle savaşırken gözlerim ucu gözükmeyen ,sanki sonsuzluğu simgeleyen karanlıkla mücadele ediyor.                                                                                                                                                                      

Gözlerimi açmak bu karanlıktan kurtulmak için ne kadar uğraşsamada başaramıyordum. Kendimi karanlığın kucağından kurtaramazken çığlık seslerinin kesildiğini duydum, çığlık seslerinden kurtulduktan sonra kendi sesimi duydum. Kendi sesim benle konuştu.                                                            

  Evet deliriyordum delirdim fakat bu sesin benim sesim olduğuna o kadar emindim ki o bana 'Unutmalısın kalan, unutmalısın isimsiz ,unutmak zorundasın unutulan.' dedi ve yine bir sessizlik. neyi unutmalıydım, neyi unutacaktım. Aklımda sadece karanlık, sessizlik, çığlıklar ve ben ben olamayan ben varken neyi unutmayı istiyordum, kendim kendime neyi unutmak için yalvarıyordum.                                                                                                                                                                               

  Unutmuştum belki de unuttuğumu düşünüyordum, delirdiğimi hissediyorum. düşündükçe dahada da dibe iniyorum o yüzden düşünmemeliyim, hiç bir şey düşünmemeliyim, düşünmeyi unutmalıyım. Belki de az önce konuşan ben düşünmeyi unutmamı istiyordu, düşündükçe hatırlamamamı istiyordu.                                                                                                      Tam bu düşüncelerin içindeyken yine konuştum, konuştu ve bana 'Unuttun'dedi sanki rahatlamış gibi derin nefes vererek. Devam etti 'Sen ismini dahi unuttun kalan' bana yine kalan dedi, bana sen ismini dahi unuttun dedi buda ne demekti, öncede isimsiz dedi ben bana isimsiz dedim neden isimsizim. ben bana kalan, unutulan, isimsiz diyordum bunu kendime neden yapıyordum?
     

  Sanki hemen yanımdaymış gibi yakından gelen sesle devam etti cümlesine 'Uyanmalısın unutlan' dedi emir verir gibi. Ne kadar komik bir şey yaşıyorum kendi sesim benle konuşuyor ve emir veriyor bana. Bana yine unutulan dedi, ben kimin unuttuğuyum. Kimin beni unuttuğunu bile hatırlamazken kalbime öyle bir acı oturdu ki patlayacağını hissettim.                                                                                                                                                                                                                                                        Karanlık gittikçe dahada korkutucu hal almaya başlamıştı. bulunduğum yerin o boşluk hissini beynimde de hissediyordum. Boşluk sadece boşluk. Bu boşluğun neden oluştuğunu, neler unuttuğumu bilmemek ne kadar berbat bir şey.                                                                                                         

  Belki de unutmak bana iyi gelecekti yada kötü. Neleri unuttuğumu, yasadığım iyi kötü bütün anlıları unutmak beni sonsuzluğa sürükleyecekti. Peki ya ismim neydi? unutulan? kalan? isimsiz? bunlarıydı benim adım yada bir ismim var mıydı? Elbette  bir ismim vardı, bunlar benim bana kattığım  acımasız lakaplarım. Her lakabımın bir acısı olduğuna o kadar emimim ki yoksa neden bu kadar acımasız olsunlar.

    Karanlığı bölen benden uzakta olan bir ışık gördüm sanki, geldi ve gitti. O kadar kısa surdu ki göz yanılması sandım önce. Sonra ilerden bana doğru gelen bir beyazlık gördüm umudu simgeliyor gibiydi. Bana doğru geliyordu, gittikçe bana yaklaşıyordu. Tam karsımda durdu ışık, kaldı orda. Her yer kapkaranlık ama tam karsımda umudumun simgesi beyaz  bir yer. Korkmalı mıydım, ne yapmam gerekiyordu?. beynimin çalışmayı bıraktığını hissetim, düşünmeyi bıraktım sadece karsımdaki beyaz noktaya bakıyordum. Oraya baktıkça gözlerim oraya sabitlendi, sadece oraya bakıyordum gözlerimi başka yere kaydırmak imkansız gibiydi. Bir şey beni oraya çekiyordu, oraya odaklanmamı istiyor ve başarıyordu da...

Vücudum kitlenmiş sadece beyaz noktaya bakarken bakmak için bakıyordum, bomboş gözlerle asla anlam veremeyerek bakıyordum sadece bakıyordum. Ven bir anda hiç ummadığım bir anda bir ses bana bağırdı sesi beyaz noktadan geliyordu. ' sen unutulan; geçmişimiz hayatımızın en derin yeridir. oraya düştüğün an çıkmak imkansızdır sadece geleceğin elin tutarsa çıkarsın.' sustu. devam etsin istedim susmasın konuşsun, konuşsun ki bir şeylere anlam verebileyim. Konuşmak istedim ona cevap vermek istediğim an konuşmasına devam etti .' Ve bunu senin için biz yapacağız, geçmişinin elinden ben tutacağım, çıkaracağız seni oradan' sanki devamının benim için iyi olmayacağını düşünüyormuş gibi sustu.                                                                                                Cümlesine devam etti 'bana güven geçmişinden kurtulman senin için en iyisi, tekrar  ayağa kalman için. Uyandığın zaman bunları bile hatırlamayacaksın ve bu ne senin nede bizim sucumuz uyuyan çirkin. Uyanmalısın. Hayata dönmelisin kalan, korkma yasamaktan, yaşa hayatını, yeniden doğmuş gibi yaşa.'                                                                                                                                   Ne cevap vermem gerekiyordu? ona güvenmeli miyim? söyledikleri doğru muydu? geçmişim bana zarar verecek kadar kötü müydü? yeniden doğmuş gibi yaşa dedi yaşayacak mıyım? ya geçmişimi hatırlayıp tekrar unutmak istersem?

Düşündüm ne kadar zaman geçti anlamadım. Sadece durduğunu hissettiğim beynimi zorlayarak algılamaya çalıştım, çalıştıkça  o bataklığa düştüm, battım. Kaç dakika,saat geçti bilmiyordum ama boş boş baktığım beyaz noktanın büyüdüğünü hissettiğim an sanki kafamdaki  çarklar birden çalışmaya başladı.  Kendi kendime'o nokta büyüyerek bana doğru mu geliyor yoksa ben çok fazla mı oraya baktım da hayal mi  görüyorum' diye sordum onlarca kez.
Cevabını; noktanın iyice hızlanıp büyümesini ve olduğum ortamın yarısını sardığı zaman almış oldum.  Beyaz ışığın etrafı sararken ortamı aydınlatmasını bekledim ama karanlıkla aynı işlevi veriyordu.  Olduğum yerle hiç bir fikrim yoktu.

Işık heryeri kapladığı anda çok değişik hisler kapladı vücudumu. Vücudum titredi, nefesim iyice kesinleşti. Oradaki son saniyelerimin  olduğu hissi kalbimi sardı. Buradaki son nefes alışımdi  hissettim Ve sonra...
  
                       Bölüm sonu☺️

Hikâye devamı diğer bölümde

Bölüm şarkısı-
              Sezen aksu- unuttun mu beni
 

KALAN KADININ MEKTUBUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin