ch-13

3K 435 139
                                    

jeongin gözüne doğrudan gelen ışık ve ardından duyduğu sesler sebebiyle gözlerini araladığında gözüne giren ışık anında kesilmişti. yatakta doğrulup ışığın hemen ardından karanlığa bürünen odanın içinde yongbok'u aradı bir süre. "yongbok?" diye seslendi sonra.

banyo kapısının hemen önünde olduğunu fark edebilmişti sonunda jeongin. "uyandırdım mı, çok özür dilerim gerçekten," dedi hızlı hızlı yongbok. sesinin oldukça kötü geliyor oluşuyla iyice dikleşti jeongin.

"iyi misin sen?" dedi bacaklarını yatağın kenarına doğru sarkıtarak. "ışığı açsana artık, uyandım zaten."

yongbok ışığı açtıktan sonra yatağına doğru yürüdü. jeongin ayaklanarak yanına giderek yongbok'un uzandığı yatağın hemen yanına oturdu. kızarmış yüzüne dağılan çillerini net bir şekilde görebiliyordu şimdi. "bir şey yok," dedi yongbok iyice kısılan sesiyle. "bugün çok fazla şey yedik, üstüne bir şeyler içince rahatsız etti sanırım..."

"karnın mı ağrıdı?" jeongin'in sorusuna kaşlarını kaldırdı felix.

"kustum biraz, iyiyim şimdi ama üşüyorum çok. sweatinle uyusam olur mu?"

jeongin odadaki koltuğun üzerinde duran sweati alıp yongbok'a verdi. "uyuyabilirsin, sorun yok." ışıkları kapattıktan sonra yatağına yattı. "kötü hissedersen uyandır hemen, tamam mı?"

yongbok onaylayan sesler çıkardıktan sonra tekrar yorganını üstüne çekti jeongin. yongbok bir şey söylemek ister gibi derince nefes aldığında ona doğru döndü. "jeongin..." dedi yongbok sessizce. "birlikte uyuyabilir miyiz?"

jeongin bir sey demeden yorganını kaldırdığında yataktan kalkıp birkaç adım atarak jeongin'in yanına kıvrıldı yongbok. evdeki yataklarından daha dar olan yatağa sığabilmek için boş vererek kolunu jeongin'in beline sardı. jeongin'in eli de yongbok'un sırtına dolandığında ikisi de heyecanlı hissediyordu. jeongin tekrar aldığı şampuan kokusuyla küçükçe gülümserken gözlerini kapattı.

ne kadar süre uyuduğunu bilmiyordu jeongin ama yongbok'un onu hafifçe dürtmesiyle uyandı bu kez. "çilli..." dedi ayılamamış bir sesle. "bir şey mi oldu?"

"ben iyi değilim," diyen yongbok'un hem sesinden hem de burnunu çekişinden anlamıştı ağladığını. hızlıca yataktan kalkarken banyonun açık ışığından dolayı loş duran odada yongbok'un yüzüne baktı.

"neyin var?" jeongin'in telaşlı sorusuna cevap veremeden ağlamaya devam eden yongbok jeongin'in daha da telaşlanmasına sebep oldu. "hasta mısın? bir yerin mi acıyor?" yongbok kafasını aşağı yukarı salladı.

"ortancayı aradım ama açmıyor." burnunu çekti yine yongbok. gördüğü kabustan sonra ağlamasını durduramamış, zaten hafif hasta olduğu için ağrıyan yerleri ağladığı için daha da ağrımaya başlamıştı. gördüğü kabustan çok etkilendiği için ortancayı istiyordu sadece, hep o olmuştu yanında şimdiye kadar. jeongin elinin tersini yongbok'un alnına ve boynuna değdirdikten sonra derin bir nefes aldı. "ortanca gelsin, çok ağrıyor, o geçirir."

"ağlama, ağlama ki daha çok ağrımasın." yongbok kafasını salladığında gülümsedi jeongin. "seungmin'i aradın mı?"

"yok, ortancayı da şimdi aradım ki zaten." yongbok telefonunun kilidini açarken bu sefer seungmin'i aradı.

jeongin yongbok'un hafifçe titreyen ellerinin arasında tuttuğu telefonu alarak kulağına götürdü. neredeyse kapanmaya yakın seungmin'in uykulu sesini duydu jeongin. "hyunjin'i uyandırıp bizim odaya gelsenize," dedi lafı dolandırmadan. "yongbok hastalanmış sanırım, ağlıyor bayağı. ortancayı istedi, bilemedim ne yapacağımı."

seungmin uykusunun hızlıca açıldığını hissederken diğer yatakta uyuyan hyunjin'i uyandırdı hızlıca. henüz yarısı uyanamamış beyniyle yarım yamalak hyunjin'e bir şeyler anlatmış, hyunjin de hızlıca odadan çıkarak ikizinin olduğu odaya gelmişti.

sessiz koridorda birkaç oda yana yürüdükten sonra küçükçe tıkladığı kapıyı açan jeongin'i geçerek odanın içine ilerledi hyunjin. kardeşinin ağladığını görmesiyle hızlıca yanına gidip sarıldığında bu kadar sıcak olmasına kaşlarını çattı hyunjin. sırtına koyduğu eli ve hissettiği nemle direkt olarak yongbok'un üstündeki sweati çıkardı. neredeyse terden ıslanmış tişörtünü de çıkardığında çıplak kalmış vücudundan bir titreme geçti yongbok'un.

çıkardığı tişörtle sırtındaki terleri iyice sildikten sonra jeongin'e döndü hyunjin. arabaya binmeden önce bana verdiğin nerede?" jeongin bir şey söylemeden koltuğa bıraktığı sweati uzattı hyunjin'e. hyunjin kendi tişörtünü çıkararak yongbok'a giydirdikten sonra jeongin'in verdiğini kendi üstüne geçirdi. yongbok'un alnına dudaklarını değdirdi. hala gözlerinden süzülen yaşları sildi. "ağlama bebeğim, abimi uyandırayım mı? çok mu kötü hissediyorsun?" hiçbir şey söylemeden boynuna sarılan kardeşini kucakladı, kucağında kardeşiyle birlikte yatağa oturdu. "başka bir şey mi oldu, niye ağlıyor bu kadar?" gözlerinin hedefinde jeongin vardı şimdi.

omuz silkti jeongin. "uyandığımda ağlıyordu, seni istedi sadece. abimi arayayım mı, hastaneye gidelim?"

"iyi olur..." dedi hyunjin. seungmin de yatağa oturduğunda bir şey yapmadan jeongin'in chan'la konuşmasını beklediler. birkaç dakika sonra diğer ikili de odaya geldiğinde herkes uykulu olduğu kadar şaşkındı da. ikizine sarılan yongbok'un ağlaması dursa da ateşi hala çok yüksekti.

"ne oldu ki birden?" minho, ortancanın kucağındaki kardeşinin alnına elini koydu. ortancayı bırakmaya hiç niyeti olmayan yongbok kardeşine sıkıca sarılmaya devam ettiğinde kucağında yongbok'la ayağa kalktı hyunjin. seungmin minho tarafından durdurulurken, jeongin de abisi tarafından durduruldu.

seungmin ve jeongin hariç hepsi odadan çıkıp hastanenin yolunu tuttuğunda bir süre hiç konuşmadan birbirine bakan seungmin ve jeongin yine hiç konuşmadan karşılıklı duran iki yatağa yattı. ortamdaki sessizlik bir süre sonra yarım kalan uykuları sebebiyle gözlerinin kapanmasına sebep olurken ikisi de endişeliydi.

ertesi gün hastaneden dönen yongbok'un daha iyi olması herkesi sevindirse de kahvaltı esnasında gece o kadar ağladığı için şakaların hedefi oldu yongbok. hala garip bir şekilde hassas olan yongbok en büyük suratsızlığıyla yarım yamalak kahvaltı etti. her ne kadar şakalara sinirlense de gece gördüğü o kabusun üstüne hepsiyle birlikte olmak yongbok'a ilaç gibi gelmişti.

gün içinde ufak bir gezi planları olsa da kahvaltıdan sonra bozulan hava, sağanak yağışla birlikte planlarını suya düşürdü. hastalığı yeni atlatmış iki kişi ve dün gece hastanelik olan yongbok sebebiyle başka bir gün yapabileceklerini söyleyerek otelden çıkış yaptılar. dönüş yolunda herkes arabayla dönmeyi seçtiği için arka taraf yine biraz sıkışsa da kardeşini kucağına alan hyunjin de dahil herkes rahat görünüyordu.

jeongin bu sefer yongbok'un ona gelmemesi için geriye doğru uzattığı bacağını tutarak kendi bacağının üstüne koydu. yongbok'un hafifçe pembeleşen yanakları jeongini gülümsetti. kafasını iyice ikizinin boynuna gömen yongbok ise uykusuz geçirdiği geceden sonra tüm yolu uyuyarak geçirdi.

________________________________________________

dunyanin en bos beles bolumu ama supermis gibi davranicaz anlastik mi??

kiyamis yongboka inanin sadece kabus gorcekti ama bu kadar usumenin ve serseriligin bir bedeli olmaliydi

sinir ⭐101, diger bolumde gorusuruzzz 💕💕💕

rúa | jeonglix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin