7-Duygusal çiçeğim

217 30 20
                                    

Aradan 2 ay geçip gitti.
Bu süre Taehyung ve Seokjin için pek de az değildi. Arada bir kavga da etseler birbirlerini tanımaya, gerçek arkadaşlar olmaya yetmişti bu süre.

Şimdi de eğitimi bitmiş tören için konuşma yapacaktı halka.
Taehyung artık gerçek bir prensti.

"2. Prens Taehyung... Bu törenin anlamı benim içim de halkımız için de çok büyük. Ben, veliaht prens ve sonrasında sen.. Kim Taehyung, halkın üzerine yemin et."

Seokjin'in kendisine verdiği kağıdı açmış açık ve net bir şekilde okumaya başlamıştı yeminini. Halkın saygın kişileri Taehyung'un gelmemesinden yana olduğunu dile getirirken Seokjin bunları duymak zorunda kalıyordu. Neyse ki Prensine güveni tamdı.

2. Prens kralın kendisine verdiği kılıcı halkına dönerek kaldırdı. Kılıcın yansımasıyla halka bir göz gezdirdi.
Bakışlarındaki keskinliği iliklerine kadar hissettirmişti nefretle bakan halkına...

"Beni kabullendiğiniz için teşekkürler!"

Ona bakınca gözlerindeki hırsı görüp korksa da gurur duyuyordu, Seokjin. Diğer prenslerinde de olduğu gibi ama içinde daha farklı duygular vardı. Başarmış gibi hissediyordu ilk defa.

Taehyung kılıcı tek eline alıp çekilmişti önlerinden. Dağılıyordu herkes, memnuniyetsizce. En çok da Kraliçe ve Wook...

"Kralım. Bir yere uğrayıp gelebilir miyim?"

"Yemek yiyecektik Taehyung."

"Görmem gereken biri var.."

"Pekala. Akşam yemeğinde sarayda ol."

Taehyung hızla yürüyüp kasabaya gitti. Seokjin'i göremedikçe kötü hissediyordu kendisini.

Kasabada herkesin evinde olması işine gelmişti. Rahatça Seokjin'in evine gelip kapıyı çaldı.

"Oh, Prensim?"

"Seni özledim."

Kapının açık kalan kısmından içeriye sızmış kokusunu özlediği yatağa yerleşmişti iyice. Sabahtan beri üzerindeki gerginliği ve yorgunluğu anca atabiliyordu.

"İyi misiniz?"

"Seni gördüm daha iyi oldum."

"Yorulduğunuzu sanıyordum."

"Ahh, nasıl yorgunum bilemezsin."

"Neden dinlenmediniz?"

"Dinleniyorum ya işte."

"Sizinle gurur duydum bugün."

Seokjin Taehyung'u rahatsız etmedi. Sandalyesine oturup karşılıklı konuşmaya başladılar.

"Gerçekten mi?"

"Evet."

"Senin öğrencin olarak ben de gururluydum."

"Kılıcı öyle önünüzde tutup insanlara bakmanızı ben söylememiştim. Keşke söyleseymişim diyorum şimdi.."

"O an aklıma geldiği gibi yaptım. Bazı insanlar bana iğrenir gibi bakıyordu."

"Onların düşünceleri de değişir elbet."

"Seokjin-shi."

"Evet?"

"Kılıçla bakarken göz göze geldik. Korku vardı gözlerinde..."

"Ah, sadece sizin için heyecanlı ve endişeliydim o kadar."

"Emin misin? Bak bir sıkıntın veya sorunun var ise bana söyle."

"Çok teşekkür ederim. Sorunum yok, emin olun."

Luna-TaeJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin