Sabahın erken saatinde prensinin yanına gitmek için hazırlanmıştı Seokjin. Artık derslere gerçekten asılmaları gerekiyordu.
Gülümsediğini fark etmeden yürüyordu öylece.
Birkaç saniyenin sonunda sert bi çarpışmayla durmak zorunda kaldı."Ah!"
Kafasını tutarak geri çekildi kim olduğunu görmek için.
4. Prens Wook?"Ahh.. Çok özür dilerim!"
"Dikkat etsene ahmak! Ne aylak aylak geziyorsun ortalıkta?"
"Gerçekten sizi fark edemedim. Çok özür dilerim, affedin."
"Sen cidden.. Hep böyle aptalsın, Seokjin."
Mutluluğu söndü Seokjin'in. Wook'ı görmek bile eziyetti onun için. Sadece karşısında eğilmiş özrünü kabul etmesini bekliyordu.
Hiçbir şey söylemeyince biraz daha bekleyip karşısındaki adama baktı. Wook karşıya kilitlenmiş öylece duruyordu. Seokjin ürkek bakışlarını çevirdi arkasına, 2. Prensi görmeyi beklemiyordu.
"Prensim?"
Taehyung, Wook ile olan göz bağını koparmıyor resmen gözleriyle konuşuyordu. Seokjin ilk defa bu kadar sert baktığını görmüştü. Kendisine hiç böyle bakmadığını fark etti.
"Hyung?"
"Wook?"
"Hyung."
"Özür dile, Wook."
"Yapmayacağım."
"O halde kaybol gözümün önünden."
Hiçbir şey demeden çıkıp gitti 4. Prens. Seokjin sesini çıkaramadığı için suçlu hissediyordu şimdi de.
"Prensim, ne yapıyorsunuz?"
"Öyle dolaşıyorum. Sen ne yapıyorsun?"
"Özür dilemesi gereken bendim. Diledim de. Neden böyle yaptınız ki?"
"Özür dilemesi gereken o."
"Cidden.."
"Sana çarptı bilerek."
"Yine de ben özür dilemeliyim."
"Seokjin.. Wook ile aranızda ne geçti?"
"Bizim aramızda ne geçebilir ki prensim?"
"Ne diye böyle davranıyor? Anlatmazsan gider ona sorarım."
"Olmaz! Öldürür beni."
"Ben varken kimse bir şey yapamaz sana. Anlat."
"Efendim cidden önemsiz bir konu."
"Seokjin."
"Peki peki. Ah, bu nasıl söylenir ki?!"
"Direkt söyle. Arkadaş değil miyiz?"
Seokjin Taehyung ile arkadaş olduğunu göz önünde bulundurarak biraz tereddütle söyleyiverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Luna-TaeJin
FanfictionPrens Taehyung ve hizmetkarı Seokjin. "Küçük prensim." "Güzelliğine şiirler okudum, ay çocuk."