Önden merdivenlerden inen Minho'nun arkasından ilerlerken söylenip duruyordu Jeongin. Ona ne kadar çabuk güvenmişti Jisung. Buna hâlâ inanamıyordu belli ki.
Sahi yeni tanıştıkları bu doktora güvenmek, ne kadar doğruydu?
Kolundan tuttuğu Jisung'u kendine doğru çekip kulağına yaklaştı ve "Bence ona rehin alınmış gibi davranmalıyız," diye fikrini belirtti fısıldarcasına.
Jisung kolunu kendine doğru çekti ve elindeki silahı işaret etti gözünün ucuyla. Pekte güveniyormuş gibi değildi doktora.
"Ne konuşuyorsunuz?" Minho kaşlarını çatarak onlara doğru döndüğünde Jeongin gergin bir gülümseme ile gözlerini ondan kaçırmış, Jisung ise elindeki silahı daha sıkı tutarak gözlerini onun gözleri ile buluşturmuştu.
"Sana güvenip güvenmememiz hakkında birkaç şey."
"Kimseye güvenmemelisiniz," diyerek kendi fikrini belirtti Minho omuz silkerken. Gözleri kendisine bakmayı reddeden Jeongin'i buldu. "Burada çalışırken bunu sana öğretmediler mi?"
"Hastalara bakma konusundan başka bir şey öğretilmedi bana."
"Oysa günlük doktor ve hemşire değiştirmelerinin sebeplerinden biriydi bu."
Gözleri kısıldı Jeongin'in. En başından beri reddetti şeyi yaparak gözlerini Minho'ya dikti. "Onlara ne yaptılar?"
Önüne döndü Minho. "Birçoğu bu hastalık adına çalışan doktorlardı. Kendilerini hastanede çalışan sıradan doktorlar gibi gösteriyor, kimsesiz olan hastaları alarak kendi çalışma alanına geri dönüyorlardı."
"Bu yüzden baktığım çoğu hastaya durduk yere öldü diyerek beni başka hastalara gönderdiler." Jeongin şokla konuştu. Çalıştığı hastanenin bu kadar berbat olduğunu düşünmemişti.
"Peki ya sen," dedi Jisung sorarcasına. "Sen nasıl bir doktorsun?"
Ona cevap vermedi Minho. Jeongin'in daha önce gelmediği hastanenin batı kanadındaki asansörün düğmesine bastı, asansör gelene kadar zaman geçirmek amacıyla ıslık çaldı.
Önünde duran doktordan bir cevap almamanın verdiği sitemle göz devirdi Jisung fakat sorusunu tekrarlamadı. Güvenmediği bu doktor, her an bir şey yapabilirdi ve hastaneyi çok iyi bilen doktordan kaçmaya çalışmak veya onu yakalamaya çalışmak oldukça zor olurdu.
Asansör bulundukları kata geldi, kapısı yavaşça açılırken "Bunun geri dönüşü olmayabilir," diye mırıldandı Minho ve asansöre doğru adımını attı.
Kendisine bakan Jeongin'i umursamadan asansöre bindi Jisung. "Eve dön. Devam etmene gerek yok."
Gerici bir ortamda olmasaydı alayla gülebilirdi Minho fakat onun yerine yüzüne alaycı bir sırıtış yerleştirmiş ve "Eve dönmek yerine kaç," diye korkutucu bir ifade ile konuşmuştu. "Aileni, arkadaşlarını uyar ve kaç git."
Sertçe yutkundu Jeongin. Doktor konuştukça daha çok geriliyordu ve onların yanından ayrılırsa başına kötü bir şey gelecekmiş gibi hissediyordu. Ya hastaneden çıkarken hastalıklı birisi karşısına çıkarsa? Gerçi etrafta hiç görmemişti onları.
Herhangi bir düğmeye bastı Minho ve gözlerini tekrardan Jeongin'in üzerinde gezdirdi. Aptal askerin ne diye peşine sıradan birisini taktığını düşünmeden edemedi, Jeongin ile bakışması boyunca.
Asansörün kapısı aynı yavaşlıkla kapanmaya başladığında "Bekle," diye bağırdı Jeongin ve hiç düşünmeden kolunu içeriye doğru uzatıp asansörün kapısının geri açılmasını sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jeonju/ MinSung
Teen FictionVe Jeonju'da meydana gelen olağanüstü olayları incelemesi için gönderilmişti ajan Han Jisung.