3

48 4 0
                                    

Soğuk bir Aralık gecesiydi. Havin ve Elis'in ikinci yıl dönümüydü. Öyle bir tesadüftür ki aynı günün sabahı ilk çocuklarını kucaklamışlardı. Gayet sağlıklı doğduğundan hastanede sadece iki saat kontrol altında kalmaları yeterli olmuştu. Ölümsüz insanların da hastaneye ihtiyaçları vardı çünkü gerçekten birbirlerine zarar vermek istediklerinde bunu başarabiliyorlardı. Havin her zaman bir kızı olsun istemişti. Kendisi ilerleyen yıllarda ülkelerinin kralı olmayı hedefliyordu, bunun için her şeyi yapmayı göze alabilirdi. Şayet bir oğlu olursa ülkedeki çoğu erkek çocuğu gibi kral olma hayaline vurulabilir, babasının tüm hayallerini suya düşürebilirdi. Bu yüzden bir kızı olması onun işine gelirdi.

Onun istediği gibi bir kızları oldu bu güzel çiftimizin. İsmine Elis'in gördüğü rüya üzerine Alisa koydular. Koyu kahve saçları, saçlarıyla aynı renge sahip hareleri ve kardan beyaz teniyle masum bir kız çocuğu...

Bu masum kız büyüdü ve büyürken çevresindeki "Kadınlar çalışmasın, evde dursun çocuklara baksın. İşi ne?" anlayışı ile gerek komşuları, gerek akrabaları, gerekse yabancılar tarafından sürekli susturuldu. Etrafındakilere göre kadınlar âdeta birer köleydi. Tek yapmaları gereken evlenmek, doğurmak, ev işlerini yapıp 'bey'lerinin sözlerini dinlemekti. Ölümsüz oldukları için övünen bu topluluğun bizlerden farklı düşünememeleri ne acıydı. İşte kadınları bu şekilde çürüten bir toplumdaki erkeklerin, annelerinin de kadın olduğu gerçeğini yok sayıp kendilerine bir hayat arkadaşı değil de hizmetçi bulma arayışında olduğu bir toplumda büyüdü Alisa.

Tam da bu sebeple ülkeyi yönetmek istiyordu. Kadınların da bir şeyler başarabileceğini, köle olmadıklarını göstermek istiyordu herkese. Bu zekâ geriliğini yok etmek istiyordu. Bu konuyu önce ailesiyle, özellikle babasıyla konuşmaya karar verdi.

Akşam yemeğinde gül ve menekşe karışımını andıran bir kokuyla masayı aydınlatan bir mum, çatal ve bıçağın yavaşça önlerindeki somonu kesmeye çalışırkenki tabağı hafifçe çizişinin sesiyle dolan oda aslında Alisa için gerginlikle dolu bir sükûnetti. Konuşmaya nasıl başlasa bilemiyordu. Sanki bir şeyler söyleyeceğini anne ve babasına duyurmak istiyormuşçasına kısa bir öksürükle boğazını temizledi. "Sevgili anneciğim ve babacığım, sizinle konuşmak istediğim ciddi bir konu var. Sizin beni destekleyeceğinize olan inancım tam. Açıkçası bu kararı vermeden önce çok düşündüm. Ben... Ben toplumumuzdaki kadınlar üzerinde bulunan bu baskıyı yok etmek için çaba göstermek istiyorum. Bu yüzden de reşit olduğum anda direkt bir dilekçeyle kurula başvurarak vârislik yetkisi isteyeceğim." dedi ve gerginlikle ailesinin tepkisini bekledi.

Havin duydukları karşısında üzerindeki şok dalgasının etkisi sonucu sakinleşmek için ağızındaki lokmayı bir kaplumbağayı bile şaşırtacak bir yavaşlıkta çiğneyip yuttu. Sonra gözlerini kızının üzerinde gezdirdi, yeterince sakince çıktığını düşündüğü sesi ile kısaca "Hayır." demeyi tercih etti. Konuyu kapattığından emin oldu ve tekrar somonunu kesmeye başladı.

Alisa bu konuda büyük bir hayal kırıklığıyla baş başaydı. Babasının onun arkasında olacağından o kadar emindi ki... Tam itiraz etmeye yeltenmişti ki babası hemen sesini yükselterek "Defol odana! Unut bu fikri! Eğer senden bir daha böyle bir şey duyarsam reddederim seni!" dediği anda Alisa göz yaşlarına hakim olamayarak bir hışımla odasına gitti. Kapıyı kapatıp sırtını kapıya yasladı. Yavaşça yere çökerek hıçkırıklarını susturmaya, gözyaşlarını içine akıtmaya çalıştı. Aklındaki bu hayalden asla vazgeçmeyeceği üzerine kendine yemin etti

O Geceden Tam 10 Yıl Sonra

Alisa ona yardım eden arkadaşlarıyla birlikte kuruldan gelecek belgeyi bekliyordu. Sonunda kapının zili tüm odadaki heyecanı artırarak içeriye girdi. İçlerinden sarı saçlı, mavi gözlü bir genç kapıyı açtı; postacıdan zarfı alarak diğerlerinin yanına döndü. Alisa heyecanla ona bakıyordu ve en sonunda dayanamayıp tatlı bir isyanla sarışına seslendi. "Hadi Adin!" dedi. Adin, kahve gözlü olanın ona bakıp tatlı tatlı dile getirdiği talebini hemen yerine getirdi ve belgedeki yazılanları okumaya başladı.

"Sayın Alisa Rodriguez, girdiğiniz sınavda gösterdiğiniz üstün başarı sonucu kurul olarak kararımız tahtın bir sonraki vârisi olmanız yönündedir. Görevinizin iki haftalık bir süreç sonrasında başlaması durumu nedeniyle iki gün içerisinde saraya taşınmanız gerektiği sonucuna varılmıştır. Eşyalarınızı alması için konakladığınız bölgeye bir takım çalışan gönderilmiş olup yarın sabah yanınıza varması hedeflenmiştir. Vazifenizde başarılar dileriz."

Alisa mutluluk gözyaşlarının akmasını engellemeyerek arkadaşlarıyla mutluluğunu paylaştı. Ardından odasına gidip eşyalarını belli başlı bir şekilde ayırmaya başladı. 27 yaşındaydı ve iki hafta sonra küçücük bir çocukken evden kovulmasına sebebiyet veren bu hayalini gerçekleştiriyordu. Evet, babasıyla yaşadıkları o olaydan sonra tekrar aynı konuyu onlarla konuşmayı denemiş ve babası ise onu değersiz bir çöpmüş gibi kapı dışarı etmişti. Zavallı annesi ise bunu sadece gözyaşları eşliğinde izleyebilmişti, köle olarak görüldüğü bir yerde ne yapabilirdi ki kızını bu durumdan kurtaracak? Alisa bu olayı yakın arkadaşı Adin'e anlatınca birlikte yaşamaya başladılar. Adin, ona yardım edecekti çünkü o da dışlanıyordu. Yok sayılıyordu. Zira o bir kadın gibi yaşıyor ve eşcinsel olduğu gerekçesiyle zorbalığa uğruyordu. Her gün duyduğu binlerce hakaret sonucu kendinin canavar olduğunu düşündüğü noktada canına kıyma derecesine gelmişti. Fakat Alisa ise diğerlerinden farklıydı. Ona çok fazla destek olmuştu, onu hayata döndüren kişiydi Alisa... Bu yüzden de her zaman birbirlerine yardım ediyorlardı. Şu anki kadar fazla kişi tarafından desteklenmesinin arkasında da yine birbirlerini korumaları olmuştu. Bunu gören kadınlar, zorbalık gören gençler toplanmıştı ve onlara yardım etmişti. Şimdi ise sayıları 500'ü geçmişti.

Beklenen gün gelip çattı. Bugün Alisa'nın taç giyme töreni olacaktı. Giydiği mor ve deniz mavisi karışımı elbisesi iki parçadan oluşuyordu. Üst kısmı göğsüne kadar inen bir V yakaya sahipti. Kollarındaki siyahımsı tüller pazı kısmında bileklik benzeri bir süsle tutturulmuştu. Eteği ise kasıklarının biraz üzerinden başlıyor, dizlerinin üzerinde bitiyor ve geri kalanı ise kollarındaki tüllerden meydana gelen uzun bir parçadan oluşuyordu. Altın kaplamayla beraberinde incilerden meydana gelen tacını kendi isteği üzerine zarif ve otoriter bir görüntüye sahip olarak yaptırmıştı. Koruması olan Koral kapıyı tıklattı "Efendim herkes sizi bekliyor, hazırsanız çıkalım." dedi. Alisa saçlarını tekrar düzelttikten sonra kapıyı açtı. "Gidelim." anlamında eliyle koridoru işaret eden Koral'a bakarak gülümsedi ve heyecanını bastırmaya çalışarak törenin yapılacağı arka bahçeye ilerledi. Kürsüye çıktığında ona tacı giydirecek olan kişinin babası olduğunu görünce şoka girdi. İşte bunu hiç beklemiyodu. Havin elindeki kırmızı kadife yastığın üzerindeki taç ve yüzükle kızına sinirli bakışlarla bakıyordu. Ama bakışlarındaki zafer, algılanamaması imkansız derecedeydi.

Kurul Başkanı konuşmasından sonra kürsüyü Alisa'ya devrettiğinde Havin onun arkasına geçmişti. Alisa konuşmasına başlayacakken midesinde hissettiği krampla elini karnına götürdü ve eline baktığında gördüğü kırmızılığa anlam veremedi. Ayakta duramıyordu. Bacakları ona ihanet ediyor gibiydi ama ona ihanet eden bacakları değil babasıydı.

Kızı böyle bir şeyi başarmışken, onun yapamadığını yapmışken kıskançlığı sebebiyle kızını arkasından bıçaklamıştı. Elindeki tacı yere fırlattığı gibi kaçmaya başladı. Bahçeden bir hışımla çıkarken arkasındaki Kraliyet Askerlerinin ona yetişmemesini umuyordu. İlk gördüğü yoldan ormana girdi. Ormanda arkasına bakmadan koşuyordu ama askerlerin ayak seslerinden yaklaştıklarını anladı. Bir sonraki adımında gördüğü mavi ışığı takip etmeye başladı ve bir kapıya ulaştı. Ne olduğunu bilmediği hâlde arkasına baktı ve askerlerin çok daha yakında olduğunu fark edip içgüdüsel olarak kapıdan içeriye girdi. İçeriye girmesiyle mavi ışık karardı, Havin kendisini bir geçitte buldu. Gözlerindeki baskıya dayanamayarak uyku arzusunun esiri oldu.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Evett hikayenin asıl olayının başladığı yere geldikk

Bölümü nasıl buldunuz? Şu anlık favori karakteriniz var mı? Eğer varsa kim?

Bir sonraki bölümde görüşürüzzz

for who stabbed in the back...

ᎶᏋÇİᏖHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin