Jisung çıkardığı fotokopileri masasındaki dosyaya yerleştirip arkasındaki dolaba koymuştu. Sonunda işinin bitmesi onu mutlu ediyordu. Ceketini ve çantasını alarak şirketten çıktı ve minho'nun eve gelip gelmediğini düşünmeye başladı.
Sonunda taksi çağırıp eve vardığında evdeki tüm ışıkların kapalı olduğunu gördü ve minho'nun gelmediğini anladı. Minho gelene kadar yemek yapabilirdi sanırım.
Telefonunu çıkarıp ne zaman geleceğine dair minho'ya mesaj attıktan sonra dolaptaki sebzeleri ve makarnayı çıkarıp tezgaha koydu. Telefonundan moduna göre bir şarkı seçerek işine başladı
(Şarkı yukarda açmanız şiddetle tavsiye edilir)***
Tüm yemekleri hazırlamıştı ve masaya oturup telefonunu kontrol etti. Ancak hala minho'dan mesaj yoktu. Merak etmeden edemiyordu, kafasında oluşan onlarca senaryo onu korkutsa da daha önce de işten çok geç çıktığını ve telefonuna bakmaya vakit bulamadığını hatırlayarak kendisini sakinleştirmeye çalıştı.
Minho'yu üç kez aramayı denemişti ancak telefonu çalmıyordu.
Yaklaşık 15 dakikanın sonunda kapı açılmıştı ve jisung heyecanla kapıya koşmuştu. Sevgilisinin boynuna sarılarak gülümsedi.
"Neden telefonuna bakmıyorsun?"
"Üzgünüm gece şarja takmayı unutmuşum... Merak mı ettin beni?"
"Minho bir saat geciktin."
"Üzgünüm" jisung'un yanağını öperek sarılmıştı ancak jisung ondan ayrılıp mutfağa gelmesini söylemişti.
Minho arkasından giderek yaptığı yemekleri görünce gülümsedi."Aç mısın, Yemek yedin mi?"
Minho kafasını salladı.
"Yemek yememiştim ama bugün planım başkaydı."
"Ne planı?"
Minho jisung'un kulağına eğildi fısıldar ses tonu ile jisung'un boynuna iniyordu.
"Bugün tamamen seninle geçirmek istiyordum."